İmam Gazzali, yaşadığı dönemde ve kendinden sonraki dönemlerde hiçbir zaman tesiri kaybetmemiş bir rehber ve yol göstericidir. İhya da bu yolda en önemli rehberlerdendir. İmam Gazzali üzerinden memleketimizde yürüyen tartışmalar çoğu zaman döner dolaşır, Gazzali’nin İslâm düşüncesini gerilettiği, inkıtaya uğrattığıdır. Tartışmalar, ilim meclislerine çoğu kez irtifa kaybettirse de olan İmam Gazzali’ye değil ilim namına malumatfürûşluk yapanlara oluyor diyebiliriz. ‘Gazzali bugüne dair ne söyler’ diye soran olmağı gibi, Gazzali’nin eserlerini yeniden yorumlama zahmetinde bulunanlar da maalesef bir elin parmakları adedincedir.
Böylesine çetrefilli ve girilmesi cesaret isteyen alana, kendisini daha önce yine zor bir ismin peşinde muhalled bir eserle yaptığı yolculukta rastladığımız İslâm dünyasının önemli bir sûfî düşünürü olan Beyrut Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Suâd el-Hakim’in girdiğini görüyoruz. Türkçe’ye kazandırılan bu eser Hz. Şeyhi Ekber’i tanıma ve anlama klavuzu diyebileceğimiz İbn Arabi Sözlüğü idi. Şimdi ise yine bir baş ucu kitabı Yirmi Birinci Yüzyılda İhyâü Ulûmi’d – Dîn (Çev. Yonis İnanç, Nefes yayınları,2015, 666 s.) eseri ile karşımızda…
Eser İhya’yı yeniden ele alan, bugünün ihtiyaçlarına bir reçete olarak yeniden yorumlayan, günümüz problemlerine çözümler sunan bir ansiklopedi hüviyetinde. Esere takriz yazan Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç öncelikle yazarın bu asrın meydan okumalarına karşı ihya ile karşılık verdiğini bu bağlamda İslam’ı tanıtmak düşüncesiyle İhya’yı yeniden bir okumaya tabi tuttuğunu ifade etmiştir. Kılıç’ın son cümlesi ise yayınevinin bu eseri yayınlamakla nasıl isabetli bir iş yaptığını ortaya koyuyor: “Memleketimizde tam bir keşmekeş haline gelen dini ilimlerdeki hiyerarşinin yeniden tesisi yolunda mütevazı bir katkı olmasını ümit ediyorum.”
Gazzali, İslami ilimlerin tamamına içeriden baktı
Hem akademisyen, hem derviş hem de altı torun sahibi olduğunu öğrendiğimiz Suat el-Hakim hanımefendi, mukaddime yazısında gerek Müslüman, gerekse gayr-i müslimler tarafından İslam’ın yeniden ele alındığını ve hepimizin üç aşağı beş yukarı bildiği kadın hakları, modernleşme, kalkınma, diyalog, çok kültürlülük gibi zaviyelerden konuların konuşulduğunu söylüyor. Bu başlıkların bizi nereye götüreceği net değil. Çünkü İslam diye çoğu kerede İslamın yerine ikame edilen bu kavramlar bizi ne kadar sahil-i selamete ulaştıracak?
İşte tam da bu noktada Suat el- Hakim’e göre İhya elzem bir kitap… Yazarın ifadesi ile İhya’nın üzerinden dokuz asır geçmiş, üzerinden yeni çalışmalar yapılmış, ancak bu kitap, İslami ilimlerin neredeyse tamamını dışarıdan değil, içeriden bir bakış açısıyla ele alan eşsiz bir eser olarak durmaktadır. Gazzali’nin islamî ilimlerin tamamına bütüncül yaklaşımı onu ayrıcalıklı kılan en önemli unsur olarak atıf yapar yazar. Ayrıca şu cümleleri de ekler: “Gazzali, tıpkı İslâmi bilgi alanlarında paramparça olmuş kişiliğini topladığı gibi yüksek ilmi maharetle de fakihlerin, sufilerin, kelamcıların, hadisçilerin ve felsefecilerin ilimlerini tek bir kitapta toplamayı başarmıştır. O yüce insan kendisini kurtardıktan sonra başkalarına yönelmiş ve sözleriyle, hiç paslanmayan ve asla şaşmayan türlü türlü anahtarlar dağıtmıştır.”
İhya’nın hususiyeti bütün İslâmî ilimlerin özü, özeti olmasından kaynaklanıyor. Ama yazarın da ifade ettiği üzere Gazzali önce kendisi zihninde, düşüncesinde problemi çözmüş, daha sonra çevresini de kuvvetli bir fener ile aydınlatmıştır.
İhya, “ölmemesi için çabalamamız gereken kitaplar” listesinde
Yazar, İhya’yı “ölümsüz kitaplar” listesinde zikrediyor ve de “ölmemesi için çabalamamız gereken kitaplar” listesinde yer alması gerektiğini de sözlerine ekliyor. Neden İhya’da bu kadar israrcı? nın cevabını ilmi anlamda yukarıda vermiş olduk. Ancak bir de dini ve siyasi gerekçeler var. İçinde bulunduğumuz hayat içerisinde yorumlarımızla, yaşantımızla zarar verdiğimiz İslamı doğru kaynaktan öğretmek en birinci maksat. Çünkü yazara göre Gazzali İhyayı yazdığı dönemde İslam, müslümanlara bu derece yabancı değildi. İslâmî temsil sorunu bugün içinden çıkılmaz bir handikapımız. Suat el-Hakim bunu dert edinmiş ve “artık mesele sadece fakihlerin ve mutasavvıfların meselesi değildir” demiştir. Bütün İslam alemini ilgilendiren bu mesele için “herşeye baştan başlama/yeni sayfa açma” gibi popülist yaklaşımları bir kenara koymak ve keşf-i kadime dönmek zamanıdır. Hülasa bu muhalled eserin yeniden ve aşk ile yorumlanması esas itibariyle “gelenekle bir bilgi bağı kurmak ve geleneğin hâlâ yaşayan yönlerinin mükemmelleşmesi için çalışmak”tır.
Hedef kitle hem müslümanlar, hem gayr-i müslimler
Hedef kitlesi müslümanlar –cehaleti kaldırma düşüncesi ile- ve gayrımüslimler –İslam kılıfı giydirilen terörü çökertmek niyeti ile- olan eseri Suat el-Hakîm dört bölüme ayırmış: Birinci kısımda Gazzâlî’nin hayatından, eserlerinden ve özellikle de İhyâü Ulûmi’d-Dîn’den bahsedilmekte. İkinci kısımda Gazzâlî’nin tasavvuf kültüründen, onun sûfî gelenekle irtibatından, sûfîlerden ve tasavvuf kavramlarından söz edilmekte. Üçüncü bölümde İmam Gazzâlî’nin İhyâü Ulûmi’d-Dîn kitabında uygulamalı olarak ele aldığı İslâm ve tasavvuf teşebbüsü açıklanmakta. Dördüncü kısımda ise yazar bugün İhyâüUlûmi’d-Dîn kitabını tekrar ele almaktaki kişisel maksadından söz etmekte. İhya’nın temel metni üzerinde yazar bir takım tasarruflarda bulunmuş. Metinleri hicrî beşinci asırdan seçmiş, Gazzali’nin tertip ettiği bölümlemeyi değiştirmiş önce ibadet, sonra ahlak devam etmiş… Gazzali’nin tenkit edildiği hususları yok etmiş ya da kusurları açıklamış ve üstüne notlar düşmüş. Müslüman toplumda farklılıkları gözetmiş ancak buna rağmen nasların bütün müslümanlara yakın olduğunu hatırlatmış.
Farklı saiklerle eleştirdiğimiz, kimi zaman İslam düşüncesine yaptığı katkıları yok sayıp silmeye çalıştığımız Gazzali’yi neden yeniden okumamız gerektiği bu kitapla daha iyi anlaşılacaktır. Ve kitap okunduğunda yazarın istikbale yönelik ne kadar büyük bir iş yaptığı takdir edilecektir.
Kâmil Büyüker, yeniden İhya’ya çağırdı.