Sayın Necmettin Şahinler’in Ata Nalı Ters Çakmak isimli kitabı 108 sayfalık incecik bir şey!!! Zavallı başım, migreniyle mi uğraşsın, yollanan bu kıymetli bilgileri nereye saklasam diye mi düşünsün bilemedi ama okuduk şükür. Şifa da oldu zaten! Allah, bu ve bunun gibi kıymetli eserleri, ibadet şuuru ile okuyup; okuduklarımızla hallenmeyi nasip etsin. Ata Nalı Ters Çakmak, okuma sırasına koyduğum üç Necmettin Şahinler kitabından ilkiydi ve güzel bir hafta sonu sabahı beklediğim “Oku!” geldi.
Kitabıma başlayabilmek için acele ediyordum; kahvaltı, ardından ufak tefek günlük işler malum… Neyse ki, yine gökten üç elma düştü; çamaşırlar Sinem’e (çamaşır makinem), bulaşıklar Gizem’e (bulaşık makinem) ve kitap Zeynep’e (dünya bineğim)… Teknolojiyi, insan hayatını kolaylaştırmak üzere geliştirenlerin ömrüne bereket; göçmüş olanlara Fatiha olsun inşallah.
Ata nalı ters çakmak ne anlama gelir?
İnsan Yayınları'ndan çıkan Ata Nalı Ters Çakmak isimli kitabın kapağını kaldırır kaldırmaz şu yazıyı okuyorsunuz: “Bana ilk olarak yazma ve araştırma aşkını kazandıran değerli tarihçi Hüseyin Albayrak’a ithaf edilmiştir.”
Ben de Sayın Hüseyin Albayrak’a çok ama çok teşekkür ederek başlamak istiyorum. İyi ki bu aşkı kazandırmışsınız da, hayrınızın ucu bize kadar dokunmuş.
İnsanın sorgulamayan bir yapısı varsa mutlaka ve mutlaka bu kitabı okumalı. Çünkü Ata Nalı Ters Çakmak, insanı silkeliyor ve “bundan böyle sorgula!” diyor. Sorgulayanlara söyleyecek söz yok; onlar çoktan başuçlarına koymuşlardır bile!.. Yazarın önsözde “Fizik/Şehadet Âlemi’nin koşullarına göre yaratılmış bir varlığın Metafizik/Gayb Âlemi’nin sınırlarını aşması mümkün değildir” diye yazmış olması içime su serpti. “Tamam Zeynep” dedim, “rahat rahat oku. Anlamaya niyet et ama anlamana izin verilen miktara/kaderine razı ol.”
Öncelikle benim gibi “ata nalı ters çakmak” ne demek bilmeyenler varsa diye kısaca yazayım. Kitabın 8. ve 11. sayfalarında şöyle anlatıyor yazar: “Bu tabir, birini şaşırtmaktan kinaye olarak kullanılır. Ata ters nal çakmak bir savaş hilesidir. Eskiden gittikleri istikameti düşmanlarına göstermek istemeyenler, onları aldatmak için atlarının nallarını önü arkaya gelecek şekilde çaktırırlarmış. Bu izleri inceleyenler de atların diğer istikamete gittiğini zannederlermiş.”
Bu kitabı en çok da, galeyana gelmeye bu kadar meyilli olmamayı öğrenmek için okumalıyız
Ben her kitabı, dikkatimi çeken satırların altını kurşun kalemle çizerek okurum. Biliyor musunuz, Ata Nalı Ters Çakmak baştan aşağı çizik içinde kaldı. Bazı sayfalarda ise kenarlara çarpı koymak, çizmekten kolay geldi. Çizdiğim satırları tekrar okuyunca anladım ki; çok şey bilmek önemli değil; hoşgörülü ve esnek olmak önemli! Karşımıza dikilen olumsuzluklarla -ki çoğunu biz böyle isimlendirdiğimiz için olumsuz oluyorlar- inancımızdan taviz vermeden ve gülümseyerek baş edebiliriz. Ata Nalı Ters Çakmak bana bunu anlattı. Bu kitabı en çok da, galeyana gelmeye bu kadar meyilli olmamayı öğrenmek için okumalıyız. “Eşya göründüğü gibi olsaydı, bir ‘imtihan’ olmazdı ve bunun sonucunda da bir ayrışmadan söz edilemez, gayba imanın da bir önemi kalmazdı” diyor yazar.
Necmettin Şahinler, “Dilediğimizi yapmakta hürüz elbette ama dilediğimizi dilemekte aynı özgürlüğe sahip miyiz acaba?” diye soruyor. Hemen arkasından da “İnsan, şeriat açısından, kendi fiillerinden sorumludur…” diye anlatmaya devam ediyor ki, ilk soruyu duyan nefs; “Yaşasın! Kadere sığınıp kurtuldum” zannetmesin! Kendi büyüğüm de senelerdir bu konuyu sohbetlerinde “Etrafa avukat, kendi nefsinize savcı olacaksınız” diye anlatır.
İncecik kitaba daha neler sığmış neler
Necmettin Şahinler “Herkes korktuğundan kaçar, Allah’tan korkan yine O’na kaçar” diyerek kaçacak başka yer olmadığını ve kaçışlarımızın her birimizin kendi durağımıza uygun olacağını şöyle anlatıyor; “Kimisi suretten sirete; kimisi günahlardan sevaba; kimisi gazaptan rahmete; kimisi celalden cemale; kimisi de sıfattan zata kaçacaktır vesselam.”
Bu incecik kitaba daha neler sığmış neler… Mesela içinde piyano için yazılmış muhteşem bir “tevhid senfonisi” bile var. Sonra, yazar başka bir yerde, Elif, dal ve mim’in, kıyam, rüku ve secdeyi nasıl remz ettiğini anlatılıyor. Ve “küllerinden doğanlar”ı… Ölmeden evvel ölme sırrına erenleri… Mürşid-i Kamil’i… O kadar çok şeyi anlatıyor ki…
Şayet bu kitap herkesin ulaşamayacağı bir fiyatta olsaydı, sayın Necmettin Şahinler’den izin alır ve yazıp yazıp dağıtırdım insanlara… Ama sadece 8 lira! Yanılmıyorsam aşağı yukarı bir paket sigara fiyatı! İnsan sonsuz sınırsız bir hazinenin bedelinin bu olabileceğine inanamıyor ve “rahmeti sonsuz Allah’ım” diye secdelere kapanıyor.
Netice itibariyle bu kitap…
Sonuçta bana, “Bu kitabın ne dediğini çok kısa anlat” derseniz; şunları söylerim. Ata Nalı Ters Çakmak, “bence”;
Görünenin hakikat olmadığını; sadece hakikate dair bir koku taşıdığını;
Maruz kaldıklarımıza razı olmayı; bizden çıkacak fiilleri ise ince eleyip sık dokumamız gerektiğini;
Dünde olanlara “kader” demeyi; yarın içinse, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşama niyetinde olmamız gerektiğini;
Hayatın mahkeme, bizim de hâkim olmadığımızı;
Sükûnetle âlemi seyir halinde olmamızı… Sevmenin gerekliliğini…
Yetmiş iki millete bir göz ile bakabilmeyi; ama yetmiş iki nabza, yetmiş iki ayrı şerbet sunabilme marifetini;
Ve vefayı anlatıyor.
Ben kendi adıma kitaptan bunları anladım. Okumayanlar okusun; okuyanlar bir kere daha okusun inşallah. Sayın Necmettin Şahinler’e ve bizleri, “yüzünden” okumadan, “özünden” okuma seviyesine taşıyan mürşitlerimize teşekkürler. Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Zeynep İnan yazdı