Şiire ve mûsikîye ciddi anlamda ilgi gösteren, barış zamanlarında şâirler ve mûsikîşinaslar ile meclisler kuran II. Murad’ın saltanat yıllarında Bursa ve Edirne birçok doğulu mûsikî âlimi için cazibe merkezine dönüşmüştü. Aynı durum Fâtih döneminde İstanbul için de söz konusu oldu. İstanbul’un fethinden sonra ilmî ve edebî sahalarda kendinden söz ettiren şahsiyetler kadar mûsikî ile ilgili birçok kişi de Maveraünnehir, İran, Azerbeycan gibi bölgelerden İstanbul’a geldiler. Timurlu saraylarında dinlenen mûsikî bu vesileyle İstanbul’a taşındı. Rum, Yahudi, Ermeni gibi farklı etnik kökenlere mensup toplulukların güçlü ve etkileyici değilse de mevcut mûsikî faaliyetleriyle birlikte İstanbul, zengin bir müzik kültürünün gelişme sürecini yaşamaya başladı. Hiç şüphesiz bunda gerçek anlamda münevver kişiliğe sahip, sanatkâr ve sanat hâmisi Sultan Fâtih’in yönetim anlayışı en güçlü etkendir. Nitekim mûsikînin dindeki yeriyle ilgili yaşanan tartışmalara rağmen her hangi bir olumsuz müdahale ve yasaklama gündeme gelmedi. Tasavvuf ve fıkıh çevrelerinin birbirlerine karşı eleştirel tutumları mûsikî faaliyetlerinin kesintiye uğraması yönünde bir sonucu doğurmadığı gibi mûsikî, Fâtih’in sarayında ve çevresinde itibarını muhafaza ederek varlığını sürdürdü.
Fâtih, babası II. Murad hayatta iken Gülbahar Hatun, Gülşah Hatun ve Sitti Hatun ile evlilik yaptı. Babasının vefatından sonra Çiçek Hatun’la evlendi. Devrinde şeştar, rebab, çeng, ud, tanbur, barbet, ney, kanun, çöğür, zurna, nefir, daire gibi enstrümanların çalındığı uşşak, neva, şehnaz, muhayyer makamlarının bilindiği Fâtih’in evlilik merasimlerinde mûsikînin yer bulduğu muhakkaktır. Çünkü tarihi kayıtlar düğünlerde şarkı söyleyen cariyelerden, çeng icra eden çengilerden haber vermektedir. Aynı mûsikî faaliyetleri Fâtih’in şehzâdelerinin sünnet ve düğün merasimleri için de geçerlidir. 1457’de Şehzâde Mustafa ve Şehzâde Bayezid için Edirne’de yapılan sünnet düğünlerinde şarkıcılar yer almış ve bu durum tarihî kayıtlara “hôş-hânlar hânendelik ittiler” şeklinde yansımıştır. Fâtih, 1472’de Şehzâde Cem ve Abdullah için, 1480’de Şehinşah, Ahmed, Korkud, Mahmud, Alemşah, Selim (Yavuz) ve Oğuzhan için de şenlikler düzenletti. Şüphesiz bu eğlencelerde, meddahlar, cambazlar, hokkabazlar, maymun oynatıcılar tarafından yapılan gösterilerle birlikte hânendelerce şarkılar söylenmiş, saz üstadlarınca dönemin enstrümanları icra edilmiştir.