Frankfurt Kitap Fuarı Ulusal Yürütme Komitesi Üyesi - Münir Üstün
![]() |
Münir Üstün |
Bu sene Çin’in durumuna baktığımızda, geçen sene kendimizle yarıştığımız hissine kapıldık. Çin hem Agora’da hem de fuarın diğer alanlarında çok başarısız. Bu durum kendini ziyaretçi sayılarında da belli ediyor. Çin’in 45 yazar, 300 yayıncı, 2000 bürokrat gibi düşük bir katılımla fuarda olması da bunu gösteriyor. Çin’in onur konuğu ülke etkinliklerine önem vermediği görülüyor. Alman hükümetinin bazı Çinli yazarlara vize vermemesinin bu sönüklükte etkisi var.
Türk yayıncıların son beş yılda çok büyük aşama kaydettiklerine inanıyorum. Tabii bu bir süreç. Akşamdan sabaha olacak bir şey değil. 2005 yılında TEDA projesinin başlamasından beri, beş yıldır uluslararası arenada daha yoğun bir şekilde görünüyoruz. Türk yayıncıların kurumsal olarak fuarlara, etkinliklere katılması da, yayıncılığımıza yurt dışında ivme kazandırıyor. Onur konuğu olduğumuz geçen yıl fuarda yapılan Türkiye etkinliklerinin elde ettiği başarı dünyaya açılım noktasında yayıncılara cesaret verdi.
Özellikle vurgulamak istediğim bir şey de Yunus Emre Kültür Enstitüleri projesi ve bu kapsamda kurulan kütüphaneler. Almanların Goethe, İspanyolların Cervantes Enstitüleri gibi merkezler kurulacak. Bu projenin dünyanın önemli kentlerinde uygulamaya konmasıyla birlikte kültür, sanat, edebiyat ve dilimizin dünyaya yeni bir heyecan getireceğinden hiç kuşkumuz yok.
Kaknüs Yayınları - Muhammed Çiftçi
![]() |
Muhammed Çiftçi |
Buradaki fuar organizasyonu heyecanından bir şey kaybetmemiş ama buranın havasını büyük ölçüde Anglo-Sakson yayıncılar belirliyor. Amerikalı yayıncılarda krizden dolayı ciddi bir durgunluk var. 8. Salon ölü bir salon haline gelmiş. Eski yıllarda borsa gibiydi, bu sene matem evini andırıyor. Bunun tabii olumlu bir tarafı da oldu. Yabancı yayıncılardan randevu almak kolaylaştı. Daha uzun görüşmeler yapmak mümkün oldu. Geçen yıl Amerika’ya sattığımız bir kitap var mesela, baskı tarihi ötelenip duruyor kriz dolayısıyla. Görüştüğümüz Amerikalı yayıncıların söylediği kadarıyla, kitap siparişlerinde de % 50 oranında azalma söz konusuymuş.
Konuk ülke Çin olmasına rağmen, heyecan verici bir etkinlik olmadı. Ortalıkta bolca Çinli ziyaretçi görüyoruz, o kadar. Zaten Frankfurt fuar organizasyonu da bunu biliyordu. Çin siyasi açıdan da sorunlu bir ülke. Dünyada karalanmış bir tarafı var. Siyasi sorunlar, yasaklar yüzünden Çin’in fuara katılımına da gölge düşüyor. Uygur Türklerinin önemli bir ismi, Amerika’da yaşayan Rabia Kadir Hanım da fuarı ve Türkiye standını ziyaret etti, bu da önemli bir gelişmeydi. Oysa geçen sene Türkiye uzun yıllardan beri en çok etkinlik yapan ülke olmuştu. Dahası bu etkinlikler Alman basınında da ciddi yer bulmuştu. Bu sene Türkiye’nin fuar stant yapısı da oturdu, hem içi içe, hem ayrı; pratik bir oturumu var.
Telif hakları satın alırken, internet ve telefonla görüşmek mümkün olmakla beraber yüz yüze görüşmenin her zaman artıları var. Bir kere muhatabınız, sizi ülkenizden kalkıp fuara gelmiş, yenilikleri takip eden ciddi bir kurum olarak görüyor ve ciddiye alıyor. Bire bir görüşme olmadığında, Ortadoğu, Türkiye, problemli bir yer, paramızı ödemezler, diye düşünebiliyorlar. Aslında iş burada stant ve randevularla da bitmiyor. Mesela best-sellerpazarlıkları geceleri kokteyllerde, barlarda ve otellerdeki lobi faaliyetlerinde dönüyor. Bizim yayıncılarımızın çoğu bunlardan haberdar bile değil.
Dergâh Yayınları - Asım Onur Erverdi & Işıl Erverdi
Kriz etkilemiş fuarı. Amerika stantları boş. Son yılların en boş fuarı. Büyük yayıncılarıdan randevu almak kolaylaştı. Ayak üstü randevu eskiden kesinlikle yoktu. Şimdi hepsinin ön masalarında randevu alabiliyorsunuz. Ziyaretçi sayısında da belli bir azalma görülüyor.
![]() |
Asım Onur Erverdi |
Türkiye statndı da geçen seneye oranla doğal olarak daha sönük. Geçen sene konuk üye olmamızın yansımaları bizce görülüyor. Bu ileriki senelerde daha net ortaya çıkacak. Telif görüşmelerimz oldu ama satışımız olmadı.
Telif satışı noktasında, belli tür kitaplarla daha çok ilgileniliyor. Bunların ilki popüler kitaplar ve özgün tasarımlarla dikkat çeken çocuk kitapları. İkinci sırada toplumsal değerlere muhalefet eden kesimlere ilişkin çalışmalar geliyor. Bu hem edebi kitaplar hem de inceleme kitapları açısından geçerli. Kendi bakış açılarına yakın kitapları tercih ediyor yabancı yayıncılar. Üçüncüsü de, çok tabii olarak bunun bir alışveriş olması nedeniyle, dışarıdan telif satın alan yayıncıların telif vermesi daha kolay olabiliyor.
TEDA projesinin de telif satışına olumlu bir katkısı olduğu yadsınamaz. Bakanlığın Yunus Emre Kültür Merkezleri’nin kurulması dışında TEDA’yı da sürekli hale getirmesi ve diğer uluslararası fuarlarda da tanıtması gerekiyor. Aynı zamanda yayınevlerinin diğer fuarlara katılımı da desteklenebilir.
Özellikle edebiyatta, bir yazarın yabancı bir dile çevrilmesini sağlayabilecek en önemli etkenlerden biri de, o yazarın "meraklı"sı tabir edilebilecek kişidir. Örneğin bu kişi yurtdışında çalışan bir Türk akademisyen, yahut yabancı dile vakıf bir öğrenci olabilir. Bu kişi sevdiği yazarı o dile de kazandırmak için şahsi bir çaba gösteriyor. Ve bunun sonuçları genelde olumlu oluyor. Mesela yazarlarımızdan Mustafa Kutlu Farsça ve Almanca’ya bu şekilde tercüme edilip basıldı. Şu anda yine aynı yolla İngilizce’ye de tercüme edilme aşamasında.
Bu senenin onur konuğu Çin’e gelecek olursak, stant ve sloganlarıyla (gelenek ve yenilik) kendilerini çok iyi yansıtmışlar. En önemlisi de, telif satışına sundukları kitapların tamamını İngilizce olarak yüksek baskı kalitesiyle stantlarında hazır bulundurmaları.
İthaki Yayınları - Emrah Cilasun
Pek çok telif görümesi yaptık. Ama telif hakkı satışı yapmadık, daha çok telif hakkı almak için görüşmeler yaptık. Aslında internetten de muhataplara ulaşmak mümkün oluyor. Böyle olunca da buraya gelmenin çok fazla bir anlamı kalmıyor.
Telif hakları satışıyla ilgili olarak, hakları bizde olan Mehmet Uzun var. Biri İsveç’te, biri Almanya’da iki çevirisi var Uzun’un. Ama Almanya’da Union Verlag tarafından yapılan çevirisi çok eski. Şuan onun yeni baskısı yapılmıyor.
Geçen sene konuk ülke olduğumuz için tabii olarak daha hareketliydi. Bu sene daha hareketsiz. Ama Türkiye’den bağımsız olarak, genel ilgi de azalmış durumda fuara. Geçen sene ilk üç günde 159.000 ziyaretçi gelmişken bu sene 152.000 kişi gelmiş mesela.
Çağrı Yayınları - Şaban Kurt
Her şey çok güzeldi. Düzenleme, karşılama, Bakanlık’taki arkadaşların, komitelerin çalışmaları… İlk defa stantlar, kitabı öne çıkaran bir şekilde kurulmuştu.
Yepyeni bir usulle Arapça olarak hazırladığımız "Kuran-ı Kerim Sözlerini Bulma Kılavuzu" adlı eserimize ilgi çok büyüktü. Daha önce çeşitli dillerde yayımladığımız Kuran mealleri için özellikle İslam ülkelerinden siparişler aldık. Almanca Kuran mealimizin Almanya’da yayımlanması konusunda bir yayıncıyla mutabakata vardık. Bu meali yayına hazırlayan emekli büyükelçi Dr. Murat W. Hoffman’ın Almanca ve Türkçe eserleri de ilgi gördü. Almanya’dan birkaç dağıtımcıya toptan satışlar yaptık. Almanya’daki birkaç yayınevinin basım ve editörlük işlerini takip etmek üzere bağlantılar kurduk. Ama standımızda önemli bir eksik vardı, Türkiye’nin adı Türkçe yazılmamıştı, İngilizlerin söylediği şekilde yazılmıştı. Gönül isterdi ki ülkemizin adı kendi adlandığımız şekilde "Türkiye" biçiminde yazılsın. Başkasına öykünmek bize özgünlük getirmez, bizi kimliksiz kılar.
Damla Yayınevi - Mustafa Doğru
2006 yılından beri Türkiye’nin katılımında ciddi ilerlemeler var; metrekare olarak da büyüdü Türkiye standı bu birkaç yılda. 2007 yılı iyi bir hazırlık yılı oldu. Bunun ardından gelen 2008’de konuk ülke olarak kitaplarımız geniş bir alanda sergilendi. Yabancı yayıncılar da Türkiye’de neler yayımlandığı görme fırsatı buldular.
Tek yanlı katılım bu sene kırıldı. Hem yazarlar hem de yayınevleri açısından Türkiye’deki gerçek yayıncılık yelpazesini gösteren bir katılım oldu. İTO değerli yazarları getirdi, prestijli bir katılım sağladı. Seneye de inşallah bu durum korunur.
Biz çocuk yayıncısı olarak hem 5.1 numaralı asıl salonda hem de 3.0’daki çocuk yayıncıları salonunda sergileme yaptık. Geçen seneye göre az da olsa telif hakları görüşmeleri yaptık. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerine telif hakları satışı gerçekleştireceğimizi umuyoruz. 3 numaralı Çocuk Yayıncıları Salonu’ndanki stantlar biraz küçüktü, bunun sıkıntısı yaşadık, daha geniş olmasını beklerdik.
Yayıncılar Türklerin ücretsiz kitap istemelerinden şikayetçi durumda. Ne hediye edebiliyorlar ne de satış yapabiliyorlar. Türk Kitabevi’ne yönlendiriyoruz ama onlarda da her kitap yok. Bu soruna birçözüm getirilmeli.
Ali Akyurt Frankfurt'tan bildirdi!