Ertuğrul Bayramoğlu, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı’nın parçalanmasıyla temelleri atılan ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda da Filistin topraklarında resmen kurulan siyonist İsrail devletini ele alıyor Yahudilik ve Siyonizm Tarihi isimli kitabında.
Bayramoğlu, peygamberler dönemine de dönerek Yahudilerin kökenini ve Filistin’e yerleşme süreçlerini, antisemitizmin ortaya çıkışını; tarihte Müslümanlar ve Yahudiler, Yahudiler ve Osmanlılar arasındaki ilişkileri, Yahudilerin Avrupa’daki durumlarını, “Halkı olmayan bir ülkeyi, ülkesi olmayan bir halka devredin”, “Vatansız halka, halksız vatan!” sloganlarıyla siyonizmin kuruluşu ve Filistin topraklarına Yahudi göçünün hızlanması sürecini, siyonist terör örgütlerini ve bu örgütlerin Filistin halkına yaptığı katliamları, İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi devleti kurması gerektiğini Balfour Deklarasyonu ile alenen ilan etmesi sonrasında İsrail devletinin resmen kurulması sürecini konu alıyor.
Siyonizmi ikiye ayıran Bayramoğlu, dini siyonizmi, Filistin’den çıkarılan Yahudilerin bir gün geri döneceğine ve Mesih’in ortaya çıkmasından sonra bütün ırkların bir tek ırkın, İsrailoğullarının egemenliğine gireceğine inanan dini bir hareket olarak tanımlıyor. 19. yüzyılı dini siyonizmin politik siyonizme döndüğü dönem olarak belirten Ertuğrul Bayramoğlu, dini siyonizmin siyasi siyonizme evrilmesi sırasında bu dönemin önde gelen iki ismini Yahudah Alkalai ve Zwi Hirsch Kalischer olarak açıklıyor.
Siyasi siyonizm ise; dini kökenlerinden koparılan bir hareket, ırkçılığın bir çeşidi olarak yorumlanıyor.
Tüm insanlığın meselesi
Avrupa’da ve dünyanın hiçbir yerinde istenmeyen; aşağılanan, sürgün edilen Yahudiler aslında dünyaya olan nefretlerini kutsal bir inanç haline getirerek dünyanın başına bela olmuşlar. Dinlerini millileştiren Yahudileri, Avrupa’dan sürmek için Filistin topraklarına göç etmeye zorlayan Avrupa ülkeleri Yahudi göçünü arttırmak için her türlü yola başvurmuşlar.
Aslında Avrupa’dan kovulan Yahudiler, millileştirdikleri-siyasileştirdikleri din algısıyla yıllardır Filistin topraklarını işgal ederek yine bu algıyla Filistin halkını kutsal amaçları için(!) yok ediyor ve bu uğurda her türlü şeyi mubah görüyor.
Ertuğrul Bayramoğlu, siyonistlerin “Arz-ı Mev’ûd” (vaad edilen topraklar) olarak gördükleri Nil’den Fırat’a kadar olan bölgede egemenlik kurma isteklerinin önündeki engelin yalnız Filistin’deki Müslümanların olmadığını, tüm dünya Müslümanlarını bir tehdit olarak algıladıklarını belirterek bu tehdit karşısında siyonizmi geçmişten geleceğe her yönüyle bilmenin ve anlamanın önemine değiniyor.
2006’da Pınar Yayınları’nca okuyucuyla buluşturulan bu çalışma Müslümanların ve aslında tüm insanlığın meselesi olması gereken Filistin meselesini gözler önüne seriyor.
Ayşegül Koca Yıldız yazdı