Sahabe, iman etmiş olarak efendimiz Muhammed’i (s) görenlere verilen isim. Son dönemlerde gerek toplum bazında gerekse İslami hareket ve yapılar bazında eskiye oranla pek hassasiyet gösterilmeyen bir alan olarak sahabeye yaklaşım bilinci ve sahabe efendilerimizin hayatları ile ilgili sohbetlerin, konferansların, kitap ve video çalışmalarının azaldığını söyleyebiliriz. Bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte en başta gelen sebeplerin başında usulsüzlük ve gündemimizi kendimizin belirlememesi başlıkları gelir. Halbuki olması gereken şekli, sahabeye hürmette kusur edilmemesi ve sürekli sahabe efendilerimizi gündemde tutmaktır.
Sahabe efendilerimizi sohbetlerimizin üçüncü halkasında, sürekli üçüncü sırada tutmalıyız. Birinci sıra Kelam-ı Rahman olan Kur’an/vahiy, ikinci sırada kurtuluş meşalemiz, tevhid öğretmenimiz, göz nurumuz Hz. Muhammed’in (s) sünneti gelir.
Her yaş grubu için örneklik teşkil edecek sahabe efendilerimizin hayatlarının iyi öğrenilmesi ve örnek alınması kişinin sağlam ve güzel, Müslümanca hayat yaşamasına vesile olacaktır. İlk dönem İslam anlayışının en güzel yaşanma şekli sahabe efendilerimizin örnek alınması ile mümkündür. Çocuklar için çocuk sahabeler, gençler için genç sahabeler, ihtiyarlar için ihtiyar sahabeler, kadınlar için kadın sahabeler Müslümanlar için güzel örneklik ve sıhhatli rehberlik makamlarıdır.
Fatıma validemizin hitabet ve belagatinin ne kadar iyi olduğunu anlıyoruz
Mustafa Çelik Hoca’nın, Resulullah’ı (s) görme şerefine nail olmuş bu güzel insanların hayatlarını konu edinen 2 ciltlik Fütüvvet Yayınları’ndan çıkan Fıkhu’s Sahabe adlı eseri sade ve anlaşılır dili ile okunması gereken eserlerden. Sahabeye yaklaşım bilinci ile esere giriş yapan müellif sahabe efendilerimizin genel özellik ve sıfatlarını ayrıntısıyla okuyucu ile paylaşıyor. Akabinde hem çok bilinen hem de az tanınan sahabe efendilerimizin hayatlarını alfabetik sıra ile anlatıyor. Müellifin sahabeye yaklaşımının ehli sünnet bakış açısı olduğunu, sahabe ile ilgili sıkıntılı konulara ehli sünnet penceresinden izahlar getirdiğini ifade etmek gerekiyor. Eserin son bölümünde hanım sahabelerin hayatlarını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor müellif.
Eser ders programı formatında hazırlanmış. 12 ünitede sahabe efendilerimizin hayatları ele alınıyor. Her ünite başında ünite bittikten sonra hangi amaçlara ulaşılmış olduğu başlıklar halinde veriliyor. Her ünite sonunda klasik yazılı soruları şeklinde sorulan sorular okumanın verimini arttırma noktasında iyi hesap edilmiş bir unsur. M. Yusuf Kandehlevi’nin Hayatü’s Sahabe (Huzur yayınları) adlı eseri tartışmasız bu alanda bilinen en meşhur ve en fazla okunan eserdir. Fıkhu’s Sahabe eseri de Hayatü’s Sahabe eserine yakın bir tarz ve dil kullanması ile dikkat çekiyor.
Eserde en fazla dikkatimi çeken husus, Efendimizin (s) vefatından sonra kızı Fatıma’nın bir daha hiç gülmediği ile ilgili rivayetti. Bu bölümü okurken Sibel Eraslan’ın Can Parçası adlı Fatıma validemizi anlatan eseri aklıma geldi. Tam da bir peygamber kızına yakışacak donanımda ve kâmillikte bir kişilik olduğunu insan daha iyi anlıyor. Efendimizin (s) vefatından sonra Mescidi Nebevi’de verdiği hutbe ile ilgili bölümde de Fatıma validemizin ne kadar sosyal bir kişilik olduğunu ve hitabet ve belagatinin ne kadar iyi olduğunu anlıyoruz. Rivayete göre Fatıma validemizin hitabet stili Efendimizin (s) stiline çok benziyor. Hasta yatağında bile gelen ziyaretçilerine hakkı ve sabrı tavsiye eden bir insan Fatıma validemiz.
Cennete gitme yolunun sahabe efendilerimizi örnek almaktan geçtiği hakikatini unutmadan sahabe efendilerimizi tekrar gündemimize alma vesilesi olması amacı ile sahabe efendilerimizin hayatları ile ilgili eserlerin okunmasının gerekliliği üzerinde durmamız gerekiyor. Sosyal, iktisadi ve hukuki konularda hangi olaylara nasıl tepkiler verdiklerini iyi bilmek gerekiyor. Vahyi nasıl anladıkları ve Efendimize (s) nasıl baktıkları bizim için çok önemli noktalardır. İlk ve pak bir nesil olarak sahabe efendilerimizi, hürmette kusur etmeden örnek almalıyız.
Ferhat Özbadem yazdı