Eyüp Sultan Hazretleri'nin şehadetinin sene-i devriyesinde helva dağıtmak, Rahmetli Mehmet Akif Ersoy üstadın vefat yıl dönümünde Eyüpsultan’dan Edirnekapı’daki kabrine sevgi yürüyüşü yapmak, yine “Dedelerinizin mezar taşlarını okumak ister misiniz?” isminde Osmanlıca/mezar taşlarını okuma kursları, onun düzenlemiş olduğu özgün etkinliklerden yalnızca bir kaçı. Dikkatlerden kaçan önemli detaylarla ilgileniyor Dr. Mehmed Emin Hoca.

İşte bu etkinliklere bir başka örnek, Çocuk ve Genç İftarı… Bu yıl beşincisi düzenlenen bu Halil İbrahim sofrası Ramazan ayının son gününe denk getiriliyor. Adından da anlaşılacağı üzere çocuklar ve gençler için düzenleniyor. İftara oruç tutan tutmayan bütün çocuklar ve gençler aileleri ile birlikte katılabiliyor. Maksat onları Eyüpsultan’ın uhrevi atmosferinde bu güzel ibadete alıştırmak ve sevdirmek. Kardeş olmanın bilincini, paylaşmanın erdemini erken yaşlarda kuşanmak ise bu etkinliğin diğer yansımaları elbette…

İki kişinin yiyeceği üç kişiye de yeter…

İlim Yayma Cemiyeti Eyüpsultan Şubesi tarafından tarihi Cülus Yolu üzerindeki sıbyan mektebi bahçesinde düzenlenen çocuk ve genç iftarı yaklaşık 150 kişilikti. Mekân Eyüpsultan olunca tabiatıyla sayıların, hesaplamaların pek ehemmiyeti olmuyor. Yoldan geçen ziyaretçiler hatta turistler dahi bereketten nasibini alıyor. Zira mübarek yer her daim dolup dolup boşalıyor. Bu sebeple tam olarak kaç kişi ağırlandı bunu hesap edemedik. Çok fazla hesap yapmaya da aslında gerek yok. Ölçümüz:“İki kişinin yiyeceği üç kişiye de yeter. Üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” Hadis-i şerifi değil midir?. Bu minvalde “LCV” (Lütfen cevap veriniz), “Davetiye iki kişiliktir.” gibi uygulamaları da fazla ciddiye almamak gerekir diye düşünüyorum.

Dr. Mehmed Emin Bey'in kısa selamlama konuşmasının ardından Somali, Etiyopya, Uganda ve Gana gibi Afrika ülkelerinden gelip burada eğitim gören öğrencilerin temsilcileri de davetten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Asım Yekeler’in gençlere-çocuklara yönelik sohbeti ve Âşık Kurbani’nin deyişleri iftar programını daha da bir renklendirdi. Günün anısına misafirlere çeşitli hediyeler de dağıtıldı. Çocukların yüzündeki heyecanı ve ailelerinin mutluluğunu görmeliydiniz. Eyüpsultan Belediyesi başta olmak üzere birkaç belediye tarafından benzer uygulamalar başlatıldı. Karagöz-Hacivat oyunlu, meddahlı bu programlar sevildi ve halk tarafından büyük kabul gördü. Belediyeler yavaş yavaş inceliklerin farkına varmaya başlıyor. Bu gelecek adına umut verici bir durum. 

Körler sağırlar, birbirini ağırlar…

Kurtuba Dergisi'nin mütevazı iftarını saymazsak bu yıl Ramazan ayında dört iftara katıldım. Katıldığım iftar sofralarındaki bir menü ile sanırım 5-6 çocuk menüsü yapılabilirdi. Bu iftar sofralarının “körler sağırlar birbirini ağırlar” cinsinden olduğunu anlatmaya bile gerek yok aslında. Maalesef yalnızca dostlarımızı ağırlıyoruz sofralarımızda. Bunların arasında gerçek fakir bulmak bir hayli zor… “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” misali istikbal vaad edebilecek konuklar arıyoruz masamıza. Aslında hepimiz durumun farkındayız, fakat çark aynen işlemeye devam ediyor. Hatta bu zengin sofraların kurulduğu ortamlarda bile pişkin pişkin mazlum halklardan, mültecilerden, Afrika’da açlıktan ölen insanlardan bahsedebiliyoruz.

Bu sebeple çocuk iftarlarını önemsiyorum. Zira faydalı işler yapma noktasında zihnimizi zorlamıyor, fazla gayret göstermiyoruz. Sadaka taşları, zimem defterleri, diş kirası gibi bir birinden özel ve güzel uygulamaları insanlığa kazandıran dedelerin torunları aynı yerde saymamalı. Farklı hayır hizmetleri çoğaltılarak insanlığın hizmetine sokulmalı diye düşünüyor ve bunun için de dua ediyorum.

Nidayi Sevim oradaydı