Uzun zamandır tuhafıma giden ancak bugünlerde iyice kafamı kurcalayan bir mesele var. Hepimizin malumu olduğu gibi şehr-i İstanbul’un manevi sultanı Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari hazretleridir. Hal böyle iken neden “Eyüp Sultan” denir anlamış değilim. Geçenlerde etrafımdaki insanlara “Hz. Halid’in Türbesi nerededir?” diye sordum. Cevapların hemen hepsi “Bilmiyorum.” oldu. Şöyle bir Osmanlı kaynaklarını taradığımız vakit, karşımıza “Hazret-i Halid bin Zeyd” veya “Hz.Halid” isminden başkası çıkmıyor. Dolayısıyla Eyüp Sultan Camii de “Hz. Halid Cami-i Şerifi” diye yad edilmiş ve kayıt altına alınmış. Öyleyse neden Eyüp Sultan denildi, bunu anlamak güç. “Ebu Eyyub”un “Ebu”su yok sayılmış, geriye kalan“Eyyüb” zamanla “Eyüb”e, son olarak da “Eyüp”e dönüşüvermiş. Kısacası böyle olsa gerek. Bunlar önemli ayrıntılar. Düşünsenize “Eyüp Sultan” diyorsunuz. Mübarek sahabe efendimizin ismi yerine oğlunun ismini yad ediyorsunuz. İlginç!

Gerçi Allah’ın veli kulları böyle mevzular üzerinde durmazlar ama doğrusu varken neden yanlış ve eksik söylensin.

İsimler zamanla tahrip oluyor

Her nedense memleketimizde bu tür isim değiştirme, yakıştırma ve lakap takma bolca mevcut. Mesela bizim oralarda (Ordu-Ünye) “Şeyh Yunus Emre” mezarı vardır, bu zamanla “Şeyhnus”a dönüşmüş. Yine Samsun yakınlarında bir köyde medfun bulunan “Cüneyd-i Bağdadi” adındaki Allah dostunun ismi zamanla “Cini Bağdat” oluvermiş. İşte kulaktan dolma ve uydurma bilgilendirmelerin neticesinde hayret verici isimler ve menkıbeler zuhur ediyor. Ne diyelim, madem İstanbul bizim, öyle ise sahiplerini iyi tanımak ve tanıtmak lazım. Son olarak İstanbul’umuzun manevi sultanının tam ismini hatırlayalım ve tahlil edelim. Ne dersiniz?

“Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nimet-i Bâri

Rasul-u Ekrem’in yâri Ebû Eyyûb el-Ensârî

Onun gerçek ismi Halid 

Hz. Halid bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari El-Hazreci (Radıyallahu anh: Allah ondan razı olsun)

Halid: İsmi

Zeyd: Babasının ismi

Ebu Eyyub: Eyyub’un babası

El-Ensari: Medineli Ensarlardan olduğu için.

El-Hazreci: Hazrec kabilesinin önemli kollarından olan Neccaroğulları’nın ileri gelenlerinden olduğu için.

Doğan Pur dikkat çekti