Mustafa Asım Köksal, ismini kiminle anarız acep? Benim ve bu ismi şimdi okuyan sizlerin aklına güzeller güzeli Efendimiz Hazretleri gelir değil mi? Kütüphanemizin mühim kitapları arasında Asım Köksal’ın o meşhur ve kadim kitabı da yer alıyordur değil mi? "Yok bende" diyenler de tez evvelden temin etsin diyelim de Salat u Selam denizinde bir adım daha atmış olalım.
Çünkü ismi Güzelleri Güzeli anılan birinin derdini anlamak boynumuzun borcu olsa gerek.
Bu gönlü güzel insan bir dert ile yola çıkar. Tarihimiz müsteşriklerin iftiralarıyla dolu. Bu iftiralar ne ilk ne de son. “Hazret-i Muhammed ve İslamiyet” adlı eseri niçin yazdığını şöyle açıklıyor:
“Reddiyeyi yazmama, İtalyan müsteşriklerinden Kaetani'nin İslam Tarihi; İslam Tarihi'ni yazmama da Reddiye sebep oldu. Leone Kaetani'nin bu eserini; 1924 yılında İslam Tarihi adıyla Hüseyin Cahit (Yalçın) dilimize çevirmiştir.
Kaetani'nin dinimiz, Peygamberimiz, Kitabımız hakkındaki telakkilerinde de maalesef tarafsızlıkla bağdaşacak bir cihet bulunmamaktadır. Kaetani'ye göre Peygamberimiz; haşa dünyayı ele geçirmek hırsıyla ortaya atılmış bir maceraperest. İslamiyet; bu iş için siyasi bir alet. Kur'an-ı Kerim de; Onun (Peygamberimizin) Allah'a isnat etmek istediği kendi sözlerinden ibarettir.
"Sen bu işe manen memursun evladım!"
Olanca gücümü zorlayarak ve kaynak bulmadaki güçlükleri de yenmeye çalışarak Reddiye'yi yazmaya altı ay kadar devam ettim. Ne iştahım kaldı ne uykum. Bunun üzerine; çalışmayı bırakmak zorunda kaldığımı hocam İskilipli İbrahim Edhem Gerçekoğlu'na bildirdim. O da 'Sen bu işe manen memursun evladım. Sakın bırakayım deme' diyerek beni çalışmaya teşvik etti. Çaresiz kaldıkça manen desteklendiğim ve şükür secdesine kapandığım oldu. Beş yıl gibi bir süre içinde, geceyi gündüze katarak bu görevi yerine getirdim.
Kaetani'nin yazmış olduğu İslam Tarihi'ni yıllarca inceleyip yalan ve yanlışlarını ortaya koydum. Peygamberimiz (s.a.s.)'in hayatına ve dinimize ait bilgileri Kur'an-ı Kerim ve hadis gibi doğrudan doğruya ana kaynaklardan derleyip yazmaya çalıştım.
(...) Sadece kaynakları konuşturmak istedim. Şahsi görüş ve düşüncelerimle araya girmekten, olayların arı-duru havasını bulandırmaktan son derece kaçındım.”
Ne güzel bir dert. İsminin yanına sonsuzluğu, Sonsuzluk Peygamberin adıyla eklemek ne güzel.
Aldığımız bir davetiye beni bu düşüncelere itti. Arşivin tozlu aralıklarından bir bir düşünceler zuhura geldi. Vazife taksim edildi. Baş boyun eğdik. Hüzünlendik ama sevindik.
Modernizmin bütün illetli baskısına rağmen birileri sessizce güzel işler yapıyorlar. Bu güzel işler de ehli bir şekilde haberdar oluyor.
17 Aralık 2009 Perşembe günü 19:00'da, Ali Emiri Kütüphanesinde gerçekleştirilecek
![]() |
|
Prof.Dr. Tahsin GÖRGÜN | Prof.Dr. Ramazan AYVALLI |
![]() | |
Necmettin NURSAÇAN | Ömer DÖNGELOĞLU |
Mustafa Asım Köksal bir vefadır yaşamak programının içeriği şöyle:
Sunucu: Selahaddin KOCAASLAN
Kuran-ı Kerim Tilaveti: Esat ŞAHİN (Fatih Camii İmam Hatipi)
Prof.Dr. Tahsin GÖRGÜN
Prof.Dr. Ramazan AYVALLI
Necmettin NURSAÇAN (Diyanet işleri Eski Bşk. Yrd.)
Ömer DÖNGELOĞLU (İlahiyatçı –Yazar)
Ali Ramazan DİNÇ Hocaefendi
Dr. Şeref EREN Efendi
![]() |
|
Ali Ramazan DİNÇ | Mustafa DEMİRCİ |
Şiirleriyle:
Dursun Ali ERZİNCANLI
Mustafa DEMİRCİ
İstanbullu dostların bu vefaya eşlik etmesi gerekir, diye düşünüyorum.
Arda Şeker, gurbeti gönlünde duya duya haber verdi