Şair, yazar ve fikir adamlarının en büyük endişelerinden biri, yaşarken ya da öldükten sonra unutulmaktır. Fikir adamları, unutulmamak adına isimlerini kendilerinden sonra yaşatacak kitap, dergi ya da vakıf gibi eserler bırakarak adlarını yaşatmaya devam etmişlerdir.
Kendi semasında çok önemli bir yıldız olan merhum Ahmet Kabaklı Hoca da, verdiği mücadelesi, yayınladığı eserleri, adını kendinden sonra da yaşatmaya devam edecek olan Türk Edebiyatı dergisi ve Vakfı ile adını fikir hayatında önemli bir yere yazdırmıştır.
Merhum Kabaklı Hoca 2001 yılında aramızdan ayrılmış ve darı bekaya intikal etmişti. O’nun vefatının üzerinden 12 yıl geçti ama eserleri, kitapları ve vakfı onu yaşatmaya devam ediyor.
Kabaklı Hoca vefat yıldönümünde doğup büyüdüğü, fakir bir aile çocuğu olarak yetiştiği memleketi Elazığ’da düzenlenen güzel bir programla anıldı ve ruhuna hep birlikte Fatiha okundu.
Necip Fazıl hayattayken hakkında yazılan tek eser Kabaklı’nın kitabıydı
Harput ve Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği (HARPUT-DER) tarafından vefatının 12. yılında Şeyhülmuharririn Ahmet Kabaklı’yı anmak için tertip edilen panelde merhum hocanın birçok bilinmeyen yanı izleyicilere anlatıldı.
Panelin oturum başkanlığını yapan Kabaklı Hoca’nın yeğeni gazeteci yazar Servet Kabaklı, Kabaklı ailesi olarak düzenlenen panel ve anma programı ile Kabaklı Hoca’yı memleketinde anıyor olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını söyledi. Kabaklı Hoca’ya uzun yıllar hizmet eden ve yakınında bulunan Servet Kabaklı, merhum hocanın bilinmeyen yönlerini ve ilginç hatıralarını izleyenler ile paylaştı.
Servet Kabaklı’nın anlattığı merhum Alparslan Türkeş ile ilgili anı ise dikkatimizi çekti. Kendisinin, 70’li yılların şartlarında yazılarından dolayı amcasını gençlik heyecanı ile “Türkeşçi” olarak gördüğünü ve anlattığını, ancak merhum Alparslan Türkeş’ten telefonla iyi bir uyarı aldığını ve Türkeş’in Kabaklı Hoca için “O Türkeşçi değil, biz Kabaklıcıyız” dediğini bize aktardı.
Yine Servet Kabaklı’nın konuşmasından, merhum Kabaklı Hoca’nın üstad Necip Fazıl hayattayken Üstad ile ilgili yazılan tek eserin Kabaklı Hoca’nın Üstad’ı anlattığı Şairler Sultanı Necip Fazıl adlı eser olduğunu, kitabın Üstad tarafından beğenildiğini de öğreniyoruz. Servet Kabaklı, merhum Kabaklı Hoca’nın anlaşılmasının en iyi yolunun onun eserlerini okumak olduğuna da dikkatimizi çekti.
Kabaklı Hoca’nın ilk eseri Müslüman Türkiye idi
Fırat Üniversitesi Türk Dili Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Buran ise bir ilin, bir ülkenin anmaya, hatırlanmaya değer şahsiyetlerinin olmasının mutluluk verdiğini, Kabaklı Hoca’nın da anılmaya ve anlatılmaya layık olduğunu söyledi. Konuşmasında Kabaklı Hoca’nın Türkçeyi doğru kullanmak için verdiği çabaları anlatan Buran, Hocanın “Yaşayan Türkçe Hareketi” adıyla başlattığı dil hareketi ile, dilimize giren ve çok kullanılan kelimelerin artık dilden atılamayacağını, bu kelimelerin halkın dilinde yer ettiğini ve kullanıldığını, ancak “Öztürkçeleştirme” adıyla yapılan çalışmalara ise karşı olduğunu bizlere anlattı. Buran, Kabaklı Hoca’nın çok iyi derecede Fransızca konuştuğunu, “yabancı dil” eğitimine değil ama “yabancı dille eğitime” karşı olduğunu da sözlerine ekledi.
Araştırmacı yazar İsa Kocakaplan ise Kabaklı Hoca’nın çocukluğunda yaşadığı fakirliğin onu çok etkilediğini, 61 yaşında kaleme aldığı “Ejderha Taşı” adlı hikâyede aslında kendisini ve annesini, çocukluğunda yaşadığı fakirliği ve yoksulluğu anlattığına dikkatimizi çekti. Kocakaplan, Kabaklı Hoca’nın zor dönemlerde dik duran bir yapısı olduğunu, başta Tercüman gazetesi olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde 20 bine yaklaşan makale yazdığını, bütün bu makalelerinde savunduğu ilkelerin ilk günden son güne kadar milletin milli ve manevi davalarını savunmak temelinde yer aldığını anlattı. Kocakaplan, Kabaklı Hoca’nın ilk eserinin isminin Müslüman Türkiye olmasının da dikkate değer olduğunu ve yayınlandığı dönemde yapılan tartışmalara cevap olduğunu sözlerine ekledi.
Anma programında son olarak Türk Edebiyatı Vakfı tarafından hazırlatılan ve merhum Kabaklı Hoca’yı anlatan sunum izlettirildi ve izleyenlerden Hoca için Fatiha istendi ve hep birlikte Fatiha okundu.
Gıyasettin Dağ haber verdi