Eşrefoğlu Rumî, Bursa’nın İznik ilçesinde doğup büyümüş, orada medfun bir gönül ehli. Bursa’nın ulularından, manevi dinamiklerinden biri. Eşrefoğlu Rumî, gönül ehli bir ulu kişi olmasının yanında, divan sahibi bir şairdir aynı zamanda.
Bursa Osmangazi Belediyesi, şehrin manevi dokusunu şekillendiren Eşrefoğlu Rumî gibi önemli şahsiyetleri bir şekilde gündemde tutmaya çalışıyor. Kimin nereden, nasıl nasipleneceği belli olmaz çünkü. Bursa’ya rengini, dokusunu, ruhunu veren gönül ehli kişiler, sevenlerince ve çeşitli kurumlarca anılıyor. Bu anmalardan biri de “Bursa’nın Yıldızları” seri konserleri... İşte Bursa, yine böyle tasavvufla ve müzikle dolu bir gece yaşadı yine. Bu seri konserlerin üçüncüsüyle Eşrefoğlu Rumî anıldı.
İnsanın görevi Rabbini anmak
Gece, Bursa’nın yaşayan manevi dinamiklerinden Safiyüddin Erhan Bey’in geceye, Eşrefoğlu Rumî’ye ve inanca dair anlattıklarıyla başladı, sonra Eşrefoğlu Rumi’nin eserlerinin seslendirilmesiyle tamama erdirildi. Safiyüddin Erhan Bey, ilgiyle dinlenen konuşmasında insanın görevine, insanın dünya serüvenine değinerek kısaca şunları söyledi:
İnsanın yeryüzüne gönderilmesinin tek bir sebebi vardır: Rabbini anmak. İnsanoğlu Rabbini tanımalı, onu anmalıdır. Rabbini tanıması için de kendisine, Rabbini ve insanın görevinin ne olduğunu anlatan peygamberler gönderilmiştir. Peygamberler insanları uyarmış, onlara görevlerini hatırlatmış ve doğru yolu gösterip bir ahlak inşa etmeye çalışmışlardır. Peygamberlerin asıl görevleri bir ahlak inşâsıdır. Onlar önce insanı, sonra da toplumu inşâ ederler.
Allah’ın bazı kulları Allah’ı diğerlerinden daha fazla sever, ondan daha fazla korkarlar. İşte onlara “Allah’ın veli kulları” denir. Onlar, peygamberlerden aldıkları manevi mirası kuşaktan kuşağa aktaranlardır.
Eşrefoğlu, yabancı bir beldeden gelmiş değil
Eşrefoğlu Rumî, ‘Rumî’ ibaresine bakılarak yabancı beldelerden gelmiş biri sanılıyor. Oysa o, doğma büyüme İzniklidir. Doğduğu yer de, irşad için bulunduğu yer de, medfun olduğu yer de İznik’tir. Akademik kariyer sahibi bilim adamları bile Rumî ibaresine bakarak onun başka yerden İznik’e geldiğini söylüyorlar. Hatta İznik’te yapılan bir sempozyumda, bir bilim adamı herkesin gözünün içine baka baka bu bilgi yanlışını tekrarladı ve işin acı tarafı şudur ki, orada bulunan bir sürü bilim adamı o akademisyenin bu yanlışını düzeltmedi.
Hayatına bakıldığında, Eşrefoğlu Rumî, ilk önce İznik’teki medreselerde eğitim aldı. İznik’te tamamladığı eğitimini Bursa’da devam ettirdi. Bir zaman sonra zahirî ilimler kendisine yetmez oldu ve batınî yola girmek için bir işaret bekledi.
Köfteli çorbanın ve bir insanın pişmesinin öyküsü
Rivayet odur ki, o sırada orada bulunan büyük veli Ebdal Mehmet ondan köfteli çorba ister. Eşrefoğlu Rumî de çorbacıları dolaşır ama köfteli çorba bulamaz. Eli boş dönmemek için de köftesiz çorba alır. Yolda gelirken de bir miktar çamuru köfte gibi yuvarlayıp çorbanın içine atar.
Ebdal Mehmet, kendisine ikram edilen çorbayı karıştırır ama köfteyi bulamaz ve sonra da çorbayı Eşrefoğlu Rumî’ye uzatarak “Ye şunu!” der. Eşrefoğlu Rumî, tereddüt etmeden çorbayı içer. Bakar ki çorbaya attığı çamurlar köfteye dönüşmüş. Bunu kendisine, batıni yola girmek için işaret kabul eder ve Emir Sultan’a mürid olur.
Uzunca bir süre nefsini terbiyeyle meşgul olan Eşrefoğlu Rumî’yi üstadı daha sonra Hacı Bayram Veli’nin yanına gönderir. Hacı Bayram-ı Veli’nin yanında iyice pişen ve ona damat olan Eşrefoğlu Rumî, bir süre sonra irşad göreviyle memleketine gönderilir ama kendisini hâlâ yeterli görmeyen Eşrefoğlu Rumî, bu kez de Suriye’nin Hama şehrinde Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin torunlarından Şeyh Hüseyin Hamevî'nin hizmetine girer.
Burada da kısa sürede manevi eğitimini tamamlayan Eşrefoğlu Rumî, irşad için memleketine gönderilir. İznik’te mütevazı bir hayat sürerken Hama’dan gelen birisi onun büyüklüğünü ve menkıbelerini herkese anlatınca İznikliler onun değerini anlayıp ona mürid olurlar.
Eşrefoğlu Rumî’nin ilahileri seslendirildi
Anma gecesine gelenlerin buraya niçin geldiklerini bilmeleri, gecede anılan zat ile kurulan manevi irtibat ve Safiyüddin Erhan Bey’in anlattıklarını önce kendi şahsında yaşama çabası ve etkileyici üslubu, salonu dolduranları içinde yaşanılan telaşeli dünyadan uzaklaştırıp başka bir dünyaya taşımıştı.
Bu güzel girişten sonra sahneyi, edep ve tevazularıyla öne çıkan Osmangazi Belediyesi Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu aldı. Topluluk, Şef Halil Çay yönetiminde Eşrefoğlu Rumî’nin ilahilerini seslendirdi. Yaklaşık iki saat süren programdan geriye, kalplerde ferah bir tad kaldı.
Ahmet Serin notlarını aktardı