Başakşehir Belediyesi’nin düzenlediği Ramazan Etkinlikleri –Ramazan festivali değil- “İz Bırakanlar” programı önce Abdurrahman Dilipak’ın Ömer Muhtar söyleşisiyle başlamıştı. O söyleşiden hatırda kalanlardan biri, çocuklarımızın odalarının duvarlarında Amerikan şarkıcıların değil rol model büyüklerin posterlerinin olması temennisiydi. Her söyleşi sonu bilip tanımaya sebep kılsın diye dağıtılan posterlere dün bir yenisi eklendi.
Müslümanın ye’se düştüğünde, dünyaya değil kendine sözü kalmadığında yahut temsil kabiliyeti tükendiğinde hatırlaması lazım gelen isimlerden: Malcolm X, nam-ı diğer Mâlik El Şahbâz. Öyle bir temsil ki değil Amerika’da tüm müslüman coğrafyada adını yaşatacak bir inanç timsali, itilmiş halkının ötelenip kısılmış sesinin yankısı, gözü “kukla”da değil “kuklacı”da bir nişancı…
Siyaha biçilmiş rolü oynadı hapse düşünceye kadar: Öfke, suç, isyan… Bu bir oyundu ve birçoğunun olduğu gibi onun da gerçeğe adanmış özgürlüğü parmaklıklar ardında başladı. Yıllarca Amerika’da ırkçılıktan uzak hakiki İslâm’ı savundu. Şehadetini kırk yaşında yine vazifesini ifâ etmek üzereyken verdi.
Tanımak, sevmek ve benzemek niyetiyle dinledik. Velhasıl kelam onu sözün ehline Tarık Tufan’a bırakalım:
Yaşayışı söylediklerinin kefili
Ahlâkı, insanlığı, adanmayı, fedakârlığı öğreten önden gidenlerin isimlerini anmazsak hayatımızda bir şeyler eksik kalacak. Ölümünden kırk altı yıl geçmiş sadece kırk yıl yaşayıp gitmiş Amerikalı bir siyahı konuşma sebebimiz onun vicdan taşımasıydı. Varoluş amacına göre fedakârlıklar sergileyip hayatı söylediklerine kefil bir adam olmasıydı. Malcolm X konuştuğu gibi yaşayan bir insandı. Sadece köle olarak çalıştırılmak için topraklarından koparılan atalarının bilinmezliğine işaret etmek için X soyadını aldı.
Çok küçük yaşlarda dönemin ırkçıları tarafından sadece derilerinin rengi yüzünden yakılmış evinin ateşini çok yıllar sonra dahi hissedebilen, hayatı sokaklarda ve cezaevinde öğrenen bir suçlu; beyazlara tepki olarak gelişen siyah bir Müslümanlık algısı.
Ve Hac…
O ana kadar “beyazla siyahı yalnızca kahvemde bir araya getiririm” diyen adam, beyaz kardeşiyle ilk defa aynı safta namaza durur. Hayatı boyunca siyahla özdeş tuttuğu Müslümanlık hacca gittiği ilk anda bambaşka bir şeye dönüşür. Artık siyah Müslümanlığı savunan bir adam değil; ümmeti, ümmetin birliğini savunan, yeryüzünün kurgulanmış en faşist devletinde yapılan insan hakları ihlallerine karşı savaşan, her türlü haksızlıklara karşı cümleler kuran cesur bir adam olmuştur.
Bize düşen
Biz bugün bu vicdana sahip olacaksak hiçbir önyargı, hiçbir aidiyet, tarafgirlik duygusuna kapılmadan sadece insan oluşumuzun bir vebali olarak yaşadığımız dünyada zalim ve adaletsiz gördüğümüz her şeye karşı durmamız gerekir. Müsebbiplerinin bize benzemesine, güçlü olmasına aldırmadan haksızsa haksız dememiz; haksızlığı elimizle, dilimizle, kalbimizle düzeltmemiz lazım. Malcolm X gibi güzel adamları anıyorsak üzerimize düşen budur. Biraz daha vicdan sahibi olarak kalkabilmektir.
Ceylan Ergin haber verdi
Sadece köle olarak çalıştırılmak için topraklarından koparılan atalarının bilinmezliğine işaret etmek için X soyadını aldı. bu çok iyi.