Ben İstanbul'un en kalabalık ve en hareketli semtlerinden biri olan Taksim'de ikamet etmiş ve şimdi Kütahya'nın bir ilçesi olan Şaphane'de, Şaphane Meslek Yüksek Okulunda Yerel Yönetimler bölümünü okuyan 19 yaşlarında bir gencim...
Öncelikle size Şaphane'yi kısaca tanıtayım. Şaphane 3500 nüfuslu, nüfusunun %90'ını ihtiyar eğlence alanında neredeyse hiçbir aktivitesi olmayan ve tek geçim kaynağı 1000 kadar öğrencisi olan ufak bir ilçe...
Hayaller ve acı gerçekler...
Ben Şaphane'ye kayda geldiğimde aklımdaki düşünceler şuydu: "Çok güzel ders çalışabileceğim, bol bol kitap okuyabileceğim ve İstanbul'un kalabalığından ve stresinden beni uzak tutacak ufak bir yer ve devamında tam da istediğim bir yer." diyerek düşüncemi sonlandırdım.
Şimdi gelelim asıl mevzuya. Bir zamanlar üniversiteler ilim, bilim ve insanların kendilerini kişisel olarak geliştirebileceği eğitim merkezleri iken, şu aralar sanki birer eğlence araçlarına dönüşmüş gibi. Buraya gelen çoğu öğrencinin burasıyla alakalı düşünceleri şu yönde oldu: "Köy gibi bir yer, buraya üniversite mi olur!” Ve en can alıcı serzenişleri ise bir barın, gazinonun ve kızlı erkekli partiler yapacakları bir mekanın ve ortamın olmayışı oldu. Tabi bu istekler ve beklentiler beni şu düşünceye itti. Acaba şimdiki gençlerin üniversite hayallerini süsleyen ve kafalarındaki üniversite tasvirleri, üniversiteleri bir ilim merkezi olarak mı görüyorlar yoksa bir eğlence merkezi olarak mı görüyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla bazı istisnalar haricinde ikinci şık daha ağırlıklı basıyor. İşin önemli kısmı şu sorun eğlencede değil, sorun eğlence kavramlarının çok ama çok geniş olmasında. Bunun da ayrıntılarına girmeme gerek yok sanırım. Bir anne baba kızını veya oğlunu üniversiteye gönderirken ilim tahsil etmesi için mi gönderir yoksa barda, gazinoda veya partilerde kol gezmesi için mi gönderir? Tabi ki ilim tahsil etmesi için. Fakat kız veya erkek, üniversitede bunları yapması gerektiğini kendi bilinç altına yerleştirmiş ve yapmadığı takdirde kendisinde bir eziklik de hissediyor.
Belki problemi üniversite yönetimlerinde de arayabiliriz. Kendilerince düzenledikleri bazı partilerde eğlence programlarında buna zemin hazırlayıp teşvik de etmiyor değiller. Bu da bu tarz olayları olağan yapıyor diyebilirim...
Hadis dersleri yapalım!
Bu durumda ben yine de ne yapmalıyım diye düşünüyorum. Ben de bulunduğum ilçede önce camiye gideceğim. Orada Hadis dersleri yapmayı planlıyorum. İki üç arkadaş ile haftada bir hadis okuyacağım. Ben herhangi bir cemaate bağlı değilim. Yanıma birilerini bulmak biraz zor olacağa benziyor; çünkü A cemaatinin hocasının, üstadının kitabını okumayacağız. Onların öğrenci evinde, yurdunda okumayacağız. Sadece hadis halkası ile yetinmeyi düşünmüyorum. Okulda bir namaz kardeşim olsun istiyorum. Ne yapıp edip kendime bir namaz kardeşi bulacağım. Bir üçüncü düşüncem ise dergi kardeşi bulmak. Bir dergi takip eden kim var ise tanışacağım onlarla. Dergilerimizi birbirimizle paylaşacağız.
Bizim gibi gençlere dua ediniz. Kültürel aktivitelerin merkezinden kopmak kolay değil ama bu işlerin merkezi İstanbul, dışarda olmaz diye de bakmamak lazım.
Çok güzel şeyler yapmak zorundayız.
Hüseyin Özdemir yazdı
Bir yerlerde Hüseyn'lerin var olduğunu duymak ne iyi ne güzel.Yoluna ışık, zamanına bereket dolsun inşallah!