Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve aynı zamanda Kayseri İl Müftüsü Şahin Güven Hoca, 19 Kasım Pazar günü, Kayseri’de ilmî ve kültürel çalışmalarıyla öne çıkan Mirac Kültür Merkezi’nin başlatmış olduğu Mirac Akademi’nin açılışında bir konuşma yaptı. Bu konuşma, akademinin de ilk programı oluyor. Şahin Güven Hocanın konuşma başlığı “Din ve Sorumluluk” şeklinde oldu.
Her on beş günde bir, alanında ihtisas sahibi olan kişileri akademilerinde ağırlayacaklarını ve kendilerine konferans verdireceklerini ifade eden Mirac Kültür Merkezi ve Mirac Akademi’nin başkanı Furkan Yılmaz Altunöz, ilk konuşmacı olarak Şahin Güven Hocayı misafir etmeyi uygun gördüklerini belirttiği açılış konuşmasının ardından, kürsüyü Sayın Güven’e bıraktı.
Din, insana sorumluluklarını hatırlatır
Şahin Hoca, bazı vakıf ve derneklerin sivil olarak açtıkları akademilerin toplum nezdinde büyük önem arz ettiğini, toplumun kültürel ve sosyal açıdan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olan bu tür çalışmaların devam etmesini arzuladıklarını söyledikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle sorumluluğun üzerinde durarak sosyal hayatımızdan örnekler vermek ve daha sonra da dinin sorumluluk alanı ve dinimizin üzerimize yüklediği sorumluluklara değinmek istiyorum.
Sorumluluklarımız nelerdir? Sorumluluk dendiği zaman aklımıza ne geliyor? Sorumluluk deyince aklımıza hemen görev ifadesi geliyor değil mi? Görevlerimizin bilincinde olmayı bize hatırlatıyor sorumluluk. Bu dünya üzerinde gerçekleştirmemiz gereken görev ve yükümlülüklerdir sorumlu olduklarımız. Yüce Allah, Ahzab Sûresi’nin 72. ayetinde, insanoğlunun bu dünyada görev ve sorumluluklarının olduğunu en açık şekilde ifade ediyor. Söz konusu ayetin meali şöyledir: ‘Biz, emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik; ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan, çok zalim ve çok bilgisizdir.’ Müfessirlerimiz, insanın emanete muhatap olmasını, irade ve mükellefiyet/sorumluluk olarak anlamışlardır. Ayetin sonundaki, ‘Kuşkusuz insan, çok zalim ve çok bilgisizdir’ ifadesinin, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen insanların hakkında söylendiğini bilmeliyiz. Zaten görev ve sorumluluklarını yerine getiren insan, zalim ve bilgisiz/cahil değildir. Bir sonraki ve sûrenin de son ayeti olan 73. ayette de bu durum açığa çıkarılmaktadır. Mü’min erkek ve kadınlar, münafık ve müşrik olan erkek ve kadınlardan ayrıştırılmaktadır. Mü’minler, emanete hakkıyla riayet edenler, sorumluluklarının bilincinde olanlardır. Din, insana, sorumluluklarını hatırlatan bir olgu ve bir unsurdur. Dindar insan, görev ve yükümlülüklerinin farkında olan insandır.”
Sorumluluk, geliştirilebilen bir şeydir
Sorumluluk sahibi olan insanların maalesef toplumumuzda azlığına değinen Güven, konuşmasına şöyle devam etti: “Fakat her birimiz genellikle insanların sorumsuzluklarından yakınır dururuz. Bunun bir çıkış yolunun olması gerekiyor. İnsanlarda sorumluluk bilincini nasıl geliştirebiliriz? Bunu, özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde nasıl gerçekleştirebiliriz?
Birinci olarak, şunu bilmeliyiz ki görev vermediğimiz insanı sorumlu tutamayız. Anne babalar, çocuklarına genelde sorumluluk vermezler. Bu durum, ya onlara güvenmediklerinden ya da kendilerinin onlardan daha iyi yapacaklarını düşündüklerinden ötürü oluşur. İkisinin de yanlış olduğunu söylemeliyim. Sorumluluk bilincine sahip olan gençler yetiştirmediğimiz için, onlar, evlendikleri zaman sorumluluk yüklenmiyorlar, bir başkasının yükünü almak istemiyorlar, yine yanlarında anne babalarının olmasını isteyip her türlü sorumluluğu onların almasını bekliyorlar. Hal böyle olunca da büyük sorunlar baş göstermiş oluyor. Anneler, çocukları daha küçükken onlara, odalarını tertipli ve düzenli tutmaları konusunda sorumluluk verebilirler. Sorumluluk, geliştirilebilen bir şeydir.”
Peygamber Efendimiz sahabesinin her birine önemli sorumluluklar verirdi
Vakıf ve dernekler gibi STK’larda genel ve büyük yükleri, sorumlulukları birkaç insanın üstlenmesinin, diğer insanların ise yalnızca gelip gitmelerinin büyük sorun olduğuna değinen Şahin Hoca, herkese, muhakkak bir sorumluluk verilmesi gerektiğinin üzerinde durduktan sonra şu sözlerini kaydetti: “İkinci olarak, insanlarda görev anlayışının yerleşmesi ve sorumluluk bilincinin artması için, yapılan eylemin ya da üstlenilen işin sonuçları görülmelidir, gösterilmelidir. Yalan söyleyerek o anki sorumluluğundan kaçan bir çocuğa, yapmadığından dolayı başına nelerin geleceğinin gösterilmesi gerekir. Mesela çocuklar için sınıf arkadaşları önemlidir. Çalışmadığı zaman sınıf tekrarı yapacağı, çok sevdiği arkadaşlarından ayrı kalacağı hatırlatıldığında, sorumluluklarına sarılacaktır.
Verilen bir sorumluluğu güzel bir şekilde yerine getiren bir insana daha fazla sorumluluklar yüklenilmelidir. Artan sorumluluklar, içimizden çok iyi insanların yetişmesine vesile olur. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabesinin her birine önemli sorumluluklar verirdi. Her birinin üstlendiği bir yükümlülüğü vardı. Efendimiz, sorumluluk verdiği sahabesini, gerektiği zaman denetliyordu. Bizler de sorumluluk sahibi olacak insanlar yetiştirmek istiyorsak, o insanlara sorumluluk vermeliyiz ve bu sorumlulukların sonuçlarını beklemeliyiz.
Her insan, sorumluluğunun idrakinde olmayabilir, verilen görevi yerine getirmeyebilir. Ama sorumluluk verirsek iki tane sonuç elde ederiz: 1. Sorumluluk verdiğimiz insanın, o işi güzelce yerine getirmesi sonucunda bir insan kazanmış oluruz ve ona daha yeni görevler veririz. 2. Sorumluluk verdiğimiz insan, o işi yerine getirmediyse onu tanımış olur ve daha farklı görevler vermeye çalışırız. Böylece o kişi ve kişilere güvenip güvenemeyeceğimizi de anlamış oluruz.”
Sonuçları bakımından değerlendirildiğinde eylemlerin iki kısma ayrıldığını belirten Güven, bunların “yapılması” ve “yapılmaması” gerekenler olduğunu söyleyip, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlar, bir şeyi yaptıkları zaman onun yapılıp yapılmaması gerektiğini bilip öğrenirler. Eğer yapılması gereken bir eylemin sonucunda iyi bir şey görülürse o şey yapılmaya devam edilir. Yapılmaması gereken bir eylem işlenildiğinde de alınacak kötü sonuç dolayısıyla o işin artık yapılmamasına çalışılır.”
İnsanların, sorumluluk alanları içerisinde dikkat etmeleri gereken hususlardan da bahseden Şahin Güven Hoca, kişilerin, yaptıkları eylemlerin neticesinde kimlerin fayda ve zarar göreceğini düşünmelerini; yine kişilerin, bulundukları ortamlarda ve yaşadıkları toplumlarda ne tür sorumluluklar alabileceklerini bilmeleri gerektiğinin özellikle üzerinde durdu. Daha sonra Yüce Dinimiz İslam’ın biz Müslümanlara yüklediği sorumluluklara değinerek sözlerini tamamladı.
Sahip olduğumuz ya da sahip olmamız gereken sorumlulukların bilincine varmak ve sorumluluk sahibi olarak yaşamanın künhüne vakıf olmak için sadra şifa sözleri konunun ehlinden dinlemek, bizler için bir bahtiyarlık sebebi oldu. Elhamdulillahi rabbil alemîn…
Fatih Pala