Abdülmetin Balkanlıoğlu, İsmailağa camiasının önemli isimlerinden biri. Günümüzde artık ürkütücü boyutlara varmış olan cemaat taassubunun dışında kalıp gönül kapısını herkese açabilecek kadar müminlerin dertleriyle hemhal olmuş birisi o. Kendi ifadesiyle, Türkiye’nin her tarafına sohbetlere gitmiş, gitmeye de devam eden bir dava adamı.
Abdülmetin Balkanlıoğlu, 16 Ekim 2015 Cuma gecesi Birlik Vakfı Bursa Şubesi’nin Cuma Meclisi’ne “Şimdi ve Her Zaman Kardeşiz” konulu sohbetiyle konuk oldu. Abdülmetin Balkanlıoğlu Hocanın konuşması boyunca dikkat çektiği ve bizim de içten içe “gerçekten de öyle” dediğimiz husus, bizlerin birbirlerine karşı sabırsız ve öfkeli, başkalarına karşı ise daha fazla anlayışlı ve hoşgörülü olduğumuz vurgusuydu. Bu, gerçekten de can yakan bir gerçek olarak karşımızda duran bir sorun.
İslam coğrafyası çalkalanıyor
Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca sözlerine, özelde İslam coğrafyasının, genelde ise dünya coğrafyasının çalkantı içinde olduğunu, görünüşte bunun bizim aleyhimize gibi olduğunu ama sonunun hayırla biteceğine inandığını söyleyerek başladı. Ama bunun hayırla bitmesinin de Müslümanların kardeşçe yaşamasıyla ilişkili olduğunu söyleyip sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz müminler artık sabırsızız. Kardeş dediğimiz insanlar bir hata yaptıklarında veya bizi bir sebepten üzdüklerinde, büyük bir öfke ile ve beddua niyetiyle onları ‘Allah’a havale’ ediyoruz. Oysa müminler karanlığa değil aydınlığa, bedduaya değil hayır duaya, zulmete değil nura yakın olmalıdır. Biz bunu başarabilirsek, Allah da bize yardım eder çünkü yardıma layık oluruz.”
Yürekte iki şey olmalı
Ahİretin peşinde olduğunu iddia eden insanların sözlerinden çok eylemlerine bakmak gerektiğini söyleyen Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca, insanın iki şeye odaklanması gerektiğini söyledi ve konuyu şöyle açtı: “İnsan yüreği birbirini tamamlayan iki ana konuyla meşgul olmalıdır. Bunlardan birincisi her zaman Allah’ı hatırlayıp ona yakın olmaya çalışmaktır. Bu, insanın en başta gelen sorumluluğudur. Diğeri de ‘Allah’ın yarattığı tüm mahlûkata nasıl daha çok yararlı olabilirim.’ düşüncesidir. Mümin dediğinin kalbinde bunlar olmalı ve mümin bunları gerçekleştirmek için çalışmalıdır.”
Allah Türkiye’ye yardım edecek
Sözü son zamanlarda ülkemizde çıkarılmak istenen kargaşaya getiren Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca, Allah’ın Türkiye’ye yardım edeceği konusunda içinin rahat olduğunu söyledikten sonra kendisini bu rahatlığa iten sebepleri şöyle açıkladı: “Benim yüreğim Allah’ın Türkiye’ye yardım edeceği konusunda rahat. Nasıl rahat olmasın ki, bu ülkede ölümden kaçan 2.5 milyon Suriyeli muhacir yaşıyor ve Türkiye onlara kucak açmış durumda. İnsan hakları havarisi kesilen Batı ise, kıyıya vuran çocuk trajedisinden sonra göstermelik olarak ağladı ama iş başa düştüğünde yine o muhacirlere karşı zalimce tavrını sergiledi. Türkiye burada iki şey yapmış oluyor aslında. Birincisi, zulümden kaçan insanlara kapısını açtı. Gelenler arasında Hıristiyan da, Ezidi de var çünkü. İkincisi de, gelenlerin çoğu Müslüman. İnsanları ağırlamak önemlidir ama Müslümanları ağırlamak daha da önemlidir. Bu, İslam’ın ilk yıllarında inançları yüzünden eziyet gören Müslümanlara yardım etmeye benzer. Müminin mümini sahiplenmesidir. İşte bu kardeşliği gösteren Türkiye’ye Allah’ın yardım edeceği konusunda içim çok rahat.”
Psikolojik baskıya direnmeli
Konuyu psikolojik baskıya getirerek psikolojik baskının diğer tüm baskılardan daha önemli olduğunu söyleyen Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca, sözlerine şöyle devam etti: “Mahalle baskısı insana her şeyi yaptırabilir. Bu baskı, diğer her şeyin üstündedir. Kur’an da buna dikkat çekerek 'Kınayanların kınamasından korkmamak' gerektiğini söyler. Bakın, burada bedene verilen acıdan falan söz edilmiyor, doğrudan doğruya psikolojik baskıdan söz ediliyor. Şunu kabul etmeliyiz ki, içimizden birçoğu da bu psikolojik baskıya boğun eğerek istikamet değiştirmeye kadar varan tavır değişikliğine gitti.”
Allah’ı pratikte unutmak
Müminin işinin Allah’ı hatırlayıp onu anmak olduğunu söyleyen Abdülmetin Balkanlıoğlu, şu sözleriyle çok çarpıcı bir konuya dikkat çekti: “Allah unutulmamalıdır. Allah, iki şekilde unutulur. Laikler onu mesela teorik olarak da unutmuşlardır. Ama bir de Müslümanların unutması var ki o çok tehlikelidir. Bu unutma, sözde değil eylemde unutmaktır. Allah’ın her şeye gücü yettiğini, her şeyi ondan istemek gerektiğini söyleyen Müslüman, onun kurallarını ticaretine, alışverişine, hayatına, dostlarıyla ve diğer insanlarıyla ilişkisine yansıtmazsa, bu, Allah’ı unutmak değil de nedir? Bunlar teorik olmasa bile pratik laiklerdir. Bu konuda kendimizi sorgulamalıyız.”
Karamsarlıktan uzak durmalıyız
Günümüz dünyasının kötülüklerle dolu olduğunu söyleyen Abdülmetin Balkanlıoğlu, dost görünüp de kötülüğümüzü isteyenler olduğuna dikkat çekti. Onları sözlerinden değil yaptıklarından tanımamız gerektiğini belirten Abdülmetin Balkanlıoğlu, zaman zaman moral bozucu haberler gelse bile bunları önemsemememiz gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Peygamberimize de kötü ve moral bozucu haberler gelirdi. O zaman Peygamberimiz eliyle sakalını alttan yukarıya doğru avuçlayarak sıvazlar ve her seferinde 'Allah ne güzel vekildir.' der ve asla umutsuzluğa kapılmazdı. Bizler de aynı şeyi yapmalı, umutsuzluğa kapılmamalı ve Allah’ı kendimize vekil kılmayı bilmeliyiz.”
İpleri çektiğimizde ipimizi çekiyorlar
Osmanlının çöküşünden sonra ülkeyi yönetenlerin iplerinin başkalarının eline geçtiğini söyleyen Abdülmetin Balkanlıoğlu, bu konuda şu ilginç sözleri söyledi: “Yazık ki ülkemizin ipleri uzun süredir başkalarının elinde. Biz bunun farkındayız ve ne zaman o ipleri elimize almaya çalışsak birileri de bizim ipimizi çekiyor. Yakın tarihimiz iplere çekilenlerle doludur. Şu son zamanlarda yine ülkemiz kendi iplerini kendi eline almaya çalışıyor ama birileri de ipimizi çekmeye çalışıyor. Fakat biz yılmamalıyız. Bunun için de elimizden geleni yapmalı ve Allah’a bol bol dua etmeliyiz. Bilmeliyiz ki bize yardım etmek için bekleyen görünmez ordular vardır. Bu orduları yardıma çağırmalıyız, duaları eksik etmemeliyiz. Ve bir de birbirimize karşı daha anlayışlı, daha merhametli olmalıyız. Çektiğimiz besmele ‘esirgemek ve bağışlamak’tan bahsetmektedir. Bizler de özellikle mümin kardeşlerimize karşı esirgeyici ve bağışlayıcı olmalıyız. Maalesef bu konuda sorunlarımız var. Birbirimizi daha çok anlamalı ve daha çok bağışlamalıyız. Her mümin, Peygamberine yakışan bir mümin olmak için çabalamalıdır.”
Sözlerini ülkemizin dirliği, düzenliği, selameti ve ülkemizi yönetenlerin başarısı için dualarla bitiren Abdülmetin Balkanlıoğlu’na, gecenin anısına vakfın plaketi sunuldu.
Ahmet Serin bildirdi