Kemal Edip Kürkçüoğlu'nun Bal Tadında Nesri: 'Dilimin Döndüğü Kadar'

İLEM'in düzenlediği İDP Konuşmaları’nın ilkinde Türk Dil Kurumu (TDK) başkanı Mustafa Kaçalin, yayına hazırladığı Kemal Edip Kürkçüoğlu’nun nesirlerinin derlemesi 'Dilimin Döndüğü Kadar' kitabının serencamını anlattı. Mehmet Erken ve M. Murtaza Özeren etkinlikten notlarını aktarıyorlar.

Kemal Edip Kürkçüoğlu'nun Bal Tadında Nesri: 'Dilimin Döndüğü Kadar'

Türkiye’de İslamcılık meselesi, hakkında çok konuşulan fakat orijinal ürün üretiminin çok sınırlı kaldığı bir alan. 30 sene önce basıldığında, sınıflaması, örnek metinleri ve seçmeleri ile bu alanda ciddi bir çalışma ortaya koyan İsmail Kara’dan sonra geçen sene hayata geçen İslamcı Dergiler Projesinin, bu konuda yapılmış en önemli çalışma olduğunu ısrarla vurgulamamız gerekiyor. Proje, bir seçmeden ziyade dönemin düşünsel zeminini, neredeyse eksiksiz bir şekilde görmeyi sağlıyor. Dolayısıyla bugünden bakıldığında meşhur olan, hala etkisi süren isimlerin yanında, dönemin kendi meşhurlarını ve bugün kimlerin unutulduğunu da… Hakkında bugün çok az yazılı kaynak bulunan YMM dergisinin, dönemin en çok yayınlanan dergisi olması, Ali Himmet Berki’nin dönemin en çok yazı yazan yazarlarından biri olması gibi döneme dair pek çok bilgi, sadece ilk bakışta görülenler…

Kemal Edip Kürkçüoğlu da, bu proje ile hayatıma giren yahut bu proje sonrasında gerçek manada merak ettiğim isimlerden biri. İnternette basit bir arama yaptığınızda ise, bir naatı, Urfa şivesine dair bir kitabı karşınıza çıkabiliyor. Bir de bazı sitelerde yer alan kısa biyografisi tabi ki.

Kürkçüoğlu adına bu durumu değiştiren ilk hamle, Büyüyenay Yayınları tarafından atıldı ve 2014’ün son demlerinde, Yusuf Turan Günaydın tarafından, Kürkçüoğlu’nun Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde verdiği Tasavvuf Tarihi Ders Notları yayınlandı. Bu ince eser, 50’lerin dünyasından bugüne gönderilmiş bir mektup gibi. Kısa, öz ve yerinde anlatımı ise cabası. Sadece bu eser bile Kürkçüoğlu’na dair bir ilgiyi uyandırabilir belki. Ama bu tadımlık eserin yanına bu sene Kürkçüoğlu’nu etraflıca tanımaya vesile olacak, oldukça hacimli, adeta iğne ile kuyu kazılarak hazırlanmış bir eser katıldı: “Dilimin Döndüğü Kadar: Bal Tadında Nesirler”. Kitap yine Büyüyenay Yayınları tarafından yayınlandı. Hazırlayan ise TDK Başkanı Mustafa Kaçalin.

Kitabın hayran olunacak pek çok yönü var. Kürkçüoğlu’na gelmeden önce, Mustafa Kaçalin’in tatlı dilini ve muazzam çalışkanlığını görüyorsunuz. Dikkat ve muhabbet, kitabın her yanına sinmiş. Kitabın dikkati çeken diğer yönü ise, Kürkçüoğlu’nun latif dili. Her biri bal tadında, kısa-uzun yazılar. Ve tabi edebi zevkin yanında, döneme dair pek çok düşünceye ve bilgiye kapı aralayan detaylar. Zira Kürkçüoğlu bugün, yukarıda zikrettiğimiz gibi mahzun bir durumda olsa da, Ankara İlahiyat Fakültesi ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nün hocalarından, hatta bunlarda idarecilik yapmış, özellikle 50’den sonra pek çok dergide yazıları yayınlanmış bir isim.

Bu edebi zevk nasıl ifade edilebilir çok kestiremiyorum. Bu nedenle kitabın ilk fırsatta alınıp okunacaklar listesine eklenmesini ricadan sonra, Kaçalin’in İlem’de kitap hakkında yaptığı konuşmaya gelebilirim.

5 Kasım 2016 tarihinde İLEM’de gerçekleştirilen İDP Konuşmaları'nın ilkine konuk olan Kaçalin, konuşmasına, kitabı eline alan birisinin ilk merak edeceği soruların cevabını anlatarak başladı; daha doğrusu konuşma, bu iki sorunun cevabı etrafında şekillendi ve 70’lerin Enderun Kitabevinden bugüne kadar uzandı. Kemal Edip Kürkçüoğlu’nu neden bu kadar sevdiniz? Ve neden kitabınız 1996 yılında tamamlandığı halde, 2016 yılında basılabildi?

Kaçalin, Kemal Edip Kürkçüoğlu’nun nesirlerine lise talebeliği sırasında “vurulmuş”. Fazla kitabı olmayan bu yazarın, dergilerde bulduğu bütün nesir ve nazım eserlerini, elinden geldiği kadar okumuş. Bulamadıklarının peşine düşmüş; İstanbul’un sahaflarından kağıt toplayıcılarına, oradan İzmit kağıt fabrikasına kadar uzanan zorlu bir takip... Kaçalin, bu yolculuktaki refiki, ilkokul arkadaşı Cevat İzgi’nin bir trafik kazasındaki hazin vefatı sonrasında, hem arkadaşının acısını unutmak hem de beraber başladıkları işi tamama erdirmek niyetiyle Kürkçüoğlu’nun eserlerini çok daha ciddi bir şekilde toplamaya karar vermiş ve 1996 yılında, yayını ancak 2016 yılında gerçekleşen bu kitabı hitama erdirmiş.

Yayınlatmak için 20 yıl bekledi

Kaçalin, kendisinin nazarında Kemal Edip’in, “Türk edebiyatının en güzel 3 nesir yazarından birisi” olduğunu söylüyor. Diğer iki isim ise Sinan Paşa ve Elmalılı. Fakat Kaçalin, kendisi için bu kadar önemli olan, yıllarca peşine düştüğü ve bütün yazılarını toparlayarak ikmal ettiği eserinin hiçbir yayıncı tarafından ilgi görmediğini, dolayısıyla 20 yıl beklemek zorunda kaldığını söylüyor. Bu konuda Kaçalin, “ben sandım ki herkes bu yazılardan benim aldığım zevki alır, fakat her yayıncı ‘acaba bu sinekten ne kadar yağ çıkarırız’ mantığı ile bakıyor” diyor. Kitabın ortaya çıkmasına ise iki kişi vesile olmuş: Asım Gültekin ve Mustafa Kirenci. Kirenci, Asım Gültekin ile bir sohbetlerinde bu kitabın bahsinin açıldığını, Gültekin’in de kitabı Büyüyenay Yayınları’nda Mustafa Kirenci’ye ilettiğini, Kirenci’nin de kitabı bastığını söylüyor.

Kaçalin, lise ve üniversite yıllarında düzenli olarak Enderun Kitabevi’ne gittiğini, her gidişinde Kürkçüoğlu’nu sorduğunu fakat maalesef kendisi ile hiç görüşemediğini söylüyor. Ve bir gün, bir arkadaşı koluna girerek almış Kaçalin’i, “bir cenazeye götüreceğini” söylemiş, gittikleri cenaze Kürkçüoğlu’nun cenazesiymiş.

Enderun hatıraları ve Ali İhsan Yurd

Kaçalin’in 20 yıl önce tamama eren çalışmaları arasında, Kükrçüoğlu’nun yayına hazırlanmış diğer kitapları da mevcut olduğundan, konuşmanın bir kısmı da Kürkçüoğlu’nun basıma hazırlanan diğer isimleri üzerine oldu. Dolayısıyla sohbet, “Bal Tadında Nesirler”den okunan parçaların yanında, “Süt Tadında Nazımlar”ın da eşlik etmesi ile oldukça keyifli bir hale büründü. Her birisine eşlik eden Enderun hatıralarının ise, sanıyorum Mustafa Kaçalin’in ağzından bütün detayları ile ayrı bir konuşmada dinlenmesi gerekiyor. Hele de, hakkında çok az bilgi bulabildiğimiz Ali İhsan Yurd’a, bir mahfuz meşhura dair tadımlık aktarımlarının altın kıymetinde olduğunu söyleyebiliriz.

Toparlayacak olursak, Kürkçüoğlu’nun 1920’li yıllarda yazı hayatına başladığını ve vefat ettiği 1978 yılına kadar devam eden yazın hayatından, bugün baskıda olan sadece birkaç kitabın olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Bu üst düzey edebi eserlerin, son yıllarda birer birer yayınlanması (geçtiğimiz yıllarda Kürkçüoğlu’nun bir eseri daha Büyüyenay Yayınları tarafından yayınlanmıştı) önümüzdeki günlere dair ufak da olsa bir ümit vesilesi...

Not: Dünyabizim’in de katkılarıyla devam edecek İDP Konuşmaları’nın bir sonraki konuğu 19 Kasım 2016'da Kamil Eşfak Berki olacak.

 

Mehmet Erken – M. Murtaza Özeren

YORUM EKLE