Hac, arz-ı endam değil, arz-ı hal yeridir

Hac, bir Müslümanı Müslüman yapan değerleri her adımıyla bize hatırlatan bir ibadet, haccın mekânı da bu değerlerin kaynağını gösteren bir referans mekânı aynı zamanda. Ahmet Serin yazdı.

Hac, arz-ı endam değil, arz-ı hal yeridir

Bursa Ensar Vakfı’nın 23 Ekim Salı geceki sohbetinin konusu “Büyük Buluşma: Hac” başlığını taşıyordu.

Bilindiği gibi hac, farz bir ibadet olmasının yanında hem dünyanın ve hem de ahiretin görevlerini bize hatırlatan, aynı zamanda bu görevleri kimlerle omuz omuza yapacağımızı da söyleyen bir kutlu eylem. Bu anlamıyla hac, sadece bir hicret değil, aynı zamanda yeniden bir ahitleşme anlamını da taşıyor. Hac, bir Müslümanı Müslüman yapan değerleri her adımıyla bize hatırlatan bir ibadet, haccın mekânı da bu değerlerin kaynağını gösteren bir referans mekânı aynı zamanda.

İşte bu güzel yolculuğu, Bursa Müftüsü İzani Turan, çeşitli yönleriyle anlattı dinleyicilere.

Hac, tekamüle yapılan bir yolculuktur

Sohbetine, artık unuttuğumuz ama unutmamamız gereken, bizi diri tutan, bizi dinç tutan; bize kim olduğumuzu hatırlatan hamdele ve salveleyle başlayan Bursa Müftüsü İzani Turan, “Hac değişimdir, dönüşümdür, gelişimdir ve kişiliği tekamüle doğru yolculuğa çıkaran bir ibadettir. Bugüne kadar birçok kez hacca gittim ama bunların hepsi, başkalarının sorumluluğunu üstlenmeme yol açan resmî bir görevdi. Bu görevden ötürü, gittiğim o hacların beni dönüştürüp değiştirdiğini söyleyemem. Bu sefer de görevle gittim ama bu diğerlerinden daha farklı, daha hafif, beni daha çok kendime bırakan bir görevdi. Başkası bana karışmıyor, ben başkasına karışmıyordum. İlk kez haccın farkına vardım, diyebilirim.” sözleriyle sürdürdü sohbetini. 

İzani Turan, yaşadığı değişimi “Hacca bu gidişimde ilk defa olarak bir gelişimi, bir dönüşümü yaşadığımı söyleyebilirim. O kadar ki Kâbe’nin varlığını ilk defa hissettim. Mescid-i Nebi’de ibadeti ilk defa doya doya yaşadım. Mekke sokaklarının neler anlattığını, havasının nasıl olduğunu belki ilk kez yaşama imkânı buldum. Bu ruh hali acaba sadece bende mi, diye düşünüp diğer arkadaşlarıma hallerini sordum. Hepsinin de ruh hali aynıydı.” sözleriyle aktardıktan sonra haccın anlamı üzerine düşüncelerini anlatmaya devam etti.

Haccın farkı ne

Esas itibariyle hac, diğer ibadetler gibi bir ibadettir. Bir emirdir, bir hükümdür, bir farzdır. Ancak şunu söyleyebilirim ki Hz. Peygamber haccın üzerinde sanki biraz daha fazla durmuş, sanki ona biraz daha fazla önem vermiş. Mesela ‘Kim ki hac ibadetinin hakkını verirse; kötü söz söylemezse, kavga etmezse, bağırıp çağırmazsa, kimseye kötülüğü dokunmazsa; dedikodu, fitne, gıybetten uzak durursa o anasından doğduğu gibi tertemiz olur’ hadisinde karşımıza çıkan bu beyan, başka ibadetlerde yoktur. Yine ‘Hac, Arafat’tır’ diyor Peygamberimiz. Bu da haccın içinde son derece önem arz eden bir noktadır. Yani bir an, bir mekân, bir zaman var ki o an ve o mekân, bu ibadetin özünü oluşturur.’” sözleriyle haccın diğer ibadetlerden ayrılan yönünü vurguladı İzani Turan.

Bursa Müftüsü İzani Turan, bu yolculukta müminin değişme sürecini de “İnsanın ‘anadan doğmuş gibi tertemiz olması’ için muhtemelen bazı hazırlıklara daha önce başlaması gerekir. Hacda kişi buna evinde başlar, komşularıyla ve kiminle hukuku varsa oradan işe başlar. Bunu mesela namaz ibadetinde fazla yapamayız. Fırsatımız olmaz belki. Ama hac yolculuğuna çıktığımız anda, bizim üzerimizde hakkı olanlarla helalleşiyoruz. Bunun dışında, bir düşünüyoruz ki geçmişte bir sürü hatamız olmuş. Bunları hatırlayıp Rabbimize dönüp tövbe ediyoruz. Sonunda da iki parçalı giysimizi giyiyoruz. Böylelikle, anamızdan doğduğumuz gün gibi, bez parçasına bürünmüş oluyoruz. Böyle yaparak biz aslında beden dilimizle ‘Yarabbi, ben artık farklı bir haldeyim. Şu anda ben, geçmişimle geleceğimi kararlaştırıyorum. Dünyanın kirlettiği bazı durumlarım vardı. Onları kaldırıp attım. Artık bembeyaz bir örtüye bürünüp bambaşka biri oluyorum.’ deyip aslında Cenab-ı Hak ile zımni bir anlaşma yapıyoruz. Sonra da telbiye ile Allah’a teslim oluyor ve bir daha geçmişimizdeki kötülüklere geri dönmeyeceğimize söz veriyoruz. Bu, bizim ancak hac ile bürünebileceğimiz yeni bir ruh halidir. Bu halde de kalmıyoruz. Hac yolculuğumuzda çıkıp Kâbe-i Muazzama’ya gidiyoruz daha sonra.” sözleriyle anlatmaya devam etti.

Kâbe’yi görmenin anlamı nedir?

“Kâbe’yi görünce her şey değişir. Artık Kâbe, yani gerçekte Kâbe’nin sahibi olan Rabbimiz bize ‘İsteğin nedir’ der. Burada Kâbe ile yüzleşiriz. Aslında Kâbe ile yüzleşmek demek, kendimizle yüzleşmek demektir. İlk halimizi bulmaya çabalamak demektir. Allah Hz. İbrahim’e “İnsanları Kabe’yi ziyarete çağır.” dediğinde Hz. İbrahim ‘Ey Rabbim, sana bana inanmayanlar hiç Kabe’ye gelir mi?’ dediğinde Allah ’Onların ruhları bu davete icabet edecektir’ der. Allah ‘Ben evimi temiz tuttum.’ derken Beytullah’a gelecek olan kulları kastediyor. Gelecek olanlar temiz olarak geldiklerinden, Allah da kendi mekanını onlar için temiz tuttuğunu ifade eder. Burada şunu bilmek gerek. Allah “Yere göğe sığmam da mümin kulumun kalbine sığarım” der ve bir de “Kâbe benim evim.” der. Bakın burada ikisi yan yana geldi şimdi. İki saray buluştu. Yolculuk devam eder yine. Ama burada insanları bekleyen kibir/gurur tehlikesi de vardır. Merhum Abdurrahman Gürses Hoca, abartılı bir şekilde kendisinden Kabe’de Kur’an kıraat etmesi istendiğinde “Biz buraya arz-ı endam etmeye değil, arz-ı hal etmeye geldik.” der. Günümüzde sanki kendini göstermeye gelenlerin sayısı artar gibi. Buna da dikkat etmeliyiz. Şimdi bazıları dualarını kayda alarak “Falanca, bak sana dua ettim.” der. Bu, duanın samimiyetine yakışmaz. Bunu yapan da halini arz etmiş olmaz. Çünkü Rabbimiz hem duanın gizli olmasını ister hem de kendisine yalvarılmasını ister.” diyerek Kâbe’yi görmenin mümin için ne ifade ettiğini açıklayan Bursa Müftüsü İzani Turan, haccın diğer aşamalarını anlattı sözlerinin devamında.

Zemzemden neden kana kana içmeliyiz?

İzani Turan, tavafla ilgili düşüncelerini de Sonra tavaf başlar. Orada Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail’i yad edip zemzemden kana kana içmelidir. Kişi zemzemi hangi niyetle içerse Allah da kişinin o dileğini tahakkuk ettirir. O anda açsanız açlığınız, susuzsanız susuzluğunuz giderilir. Hatta o anda bir rahatsızlığınız varsa rahatsızlığınızın iyi olduğunu hissedersiniz.” şeklinde ifade ettikten sonra sayı anlatmaya başladı.

 “Oradan Safa ve Merve arasında bir yürüyüş gerçekleştirilir. Bu yürüyüşün adı saydır. Say, bir koşudur. Dinimiz bizden bazen koşmamızı ister. Hayırda yarışın, der mesela. Buradaki bu koşunun hikmetlerinden biri de bazen koşmamız gerektiğini anlatmasıdır. Günahtan kaçarken koşmalı, hayır işlerken de koşmalıyız. Buradaki koşunun da boşuna olmadığını bilmeliyiz. Hacer validemiz koşarken bir amacı vardı. O amaç da neslini kurtarmaktı. Demek ki bu koşuda öncelikli amaç nesli kurtarmaktır ve bizler de nesli kurtarmak için koşu halinde olmalıyız.” sözleriyle de haccın diğer bir hikmetine dikkat çekti İzani Turan.

Kâbe, günah temizleme makinası değildir

İzani Turan, haccın kazandırması gereken bilince dair de Görüldüğü gibi hacda hiçbir şey sıradan değildir, amaçsız değildir. Her bir adımın bir amacı vardır, her bir ibadet, bir bilinç hali oluşturmaya taliptir. Bu bilincin oluşması, haccın amaçlarından biridir. Yoksa Kâbe, günah temizleme makinası değildir. Buraya sadece günahlarından kurtulmayı düşünerek gelenler, bu bilinci hesaba katmayarak gelenler, haccı anlamamış demektir. Son olarak da ihramı çıkarırız. İhramı çıkarıp dünya elbisesini giyeriz ama artık biz, eski kişi değiliz. Olmamalıyız. Burada kendimize “Yarabbi, biz senin meleklerinle baş başa kaldık, senin evine misafir olduk. Ama sen diyorsun ki ‘Ey Müslüman, dünyayı imar etmek senin görevin, bu sorumluluk senin omuzlarında. Eğer insanlık alemi, insanlık görecekse, eğer insanlık adalet görecekse bu sizlerden olacaktır.’ O halde ey Allah’ım, ruhaniyet kılıcımı kuşanarak ve bedenimi dünya giysisiyle örterek şimdi tam bir cihat halindeyim, diyoruz.”  sözlerini söyledi.

Haccın bir kongre olduğunu bilmeliyiz

Evet, hac bize ayrı bir bilinç yükler. Bize dünyadaki görevimizi hatırlatır. Bu görevi kimlerle ve nasıl yapacağımızı gösterir. Aynı zamanda hac, bize ahireti hatırlatır. Orası mahşerin provasıdır aynı zamanda. Orada herkes birbiriyle denktir ve herkes bir sırayı beklemektedir. Bu bekleyişte de herkes denktir. İşte Hazreti Peygamber ‘Hac, Arafat’tır.’ derken büyük ölçüde bunu kastetmektedir. Bir de haccın her sene toplanan bir kongre olduğunu bilmeliyiz. Bu kongrede farklı kişilerle birlikte olmalıyız. Yazık ki biz bunu da ihmal ediyoruz: Türkiyeli Türkiyeliyle, Endonezyalı Endonezyalıyla birlikte oluyor. Bu yanlıştır, hac bizden bunu istemez. Ve son olarak sizlere duam odur ki, kısa zamanda hacca gidenlerden ve haccı ikame olanlardan olunuz. Allah bizlere ibadetleri şuurla yapmayı nasip etsin.” sözleriyle de haccın diğer bir anlamına dikkat çeken İzani Turan, hayır dua ile sohbetini bitirdi.

Ahmet Serin

YORUM EKLE