80 civarında eser veren, yazıları-şiirleri ders kitaplarına giren şair-yazar Bestami Yazgan Ağabeyi 2008 yılına kadar kitaplarından ve dergilerden tanıyordum. 2008 yılında bir grup dost ile ESKADER'in kuruluşunda yollarımız birleşti. Kurucusu olduğumuz bu dernekte bir dönem birlikte çalıştık. Haftada neredeyse en az bir gün beraberdik. Ve onlarca programın her aşamasında yine beraber olduk. Dernekteki görevimizin bitmesiyle bu birlikteliğimiz elbette sona ermedi. Sivil toplum örgütlerinin en önemli özelliklerinden biri de hiç şüphesiz buralarda edindiğiniz dostluklar değil mi?
Çağdaş bir Yunus Emre
Edebiyatçı değilim. Şiirden de anlamam. Fakat Bestami Ağabeyin şiirlerinde bin yıllık medeniyetin damıtılmış birikimini, derinliğini ve ruh iklimini iliklerime kadar hissediyorum. Ağabeyimiz, "Ete kemiğe bürünmüş, Bestami Yazgan olarak görünmüş" diyebileceğimiz, zamanımızın Yunus'u... O, bir haksızlık karşısında asla sessiz kalamaz. Neye mal olursa olsun görüşünü haykırır. Eğilip, bükülmez. Duruşundan asla taviz vermez. Bu işin sonu nereye varır? İleride bu tepkimin faturası önüme çıkar mı? Bunları asla düşünmez.
Sanatçının söyledikleri, yazdıkları ve eserleri kadar onların yaşam tarzları da bizi ilgilendiriyor. Sanatçı istese de istemese de toplumun en azından belli bir kısmı tarafından takip ediliyor, örnek alınıyor. Dolayısıyla yaptığı her davranışından dolayı sorumludur. Çünkü o bir modeldir. Yazdıklarıyla, söyledikleriyle ve yaşadıklarıyla... Biz Bestami Hoca'dan mertliği, asaleti, dik duruşu, aynı zamanda derviş gönüllülüğü, dostluğu, kardeşliği, paylaşımı öğrendik. Rabbim sayılarını artırsın…
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin Cumartesi etkinliklerinin bu haftaki konuğu şair-yazar Bestami Yazgan idi. Eyüp Sultan'daki dernek merkezindeki “Gönül Burcunda Şiir” programı, üstadın “Güzele selam” şiiri ile başladı:
Gönlü muhabbete yurt olanlara,
Düşmanına bile mert olanlara,
Fakat öz nefsine sert olanlara,
Tâ cânı gönülden tazele selam,
Sevgiye, dostluğa, güzele selam...
Yazgan, “Dünyevi üstadım rahmetli A. Neşet Dinçer'dir. Manevi yönden de Yunus Emre'yi üstad olarak kabul ediyorum. Fuzuli, Karacaoğlan, Köroğlu, Yahya Kemal, Mehmed Akif, Necip Fazıl ve Arif Nihat Asya sevdiğim şairlerdendir.” dedi. Necip Fazıl Kısakürek üstadın şiirlerini okuduktan sonra bir ara şiir yazmayı bile bırakmayı düşündüğünü fakat daha sonra cesaretini toplayıp tekrar yazmaya karar verdiğini anlattı. Sanata bakış açısını ise şu veciz ifade ile dile getirdi: “Biz şairler, ses tezgâhında dokuduğumuz yürek nakışlı, ceylan bakışlı şiirleri, bin kaygı, bin ümitle dizeriz zaman ipine. Solmayana selam olsun...”
Soylu tohumlar atmak gerek
Bereketli kaleminin yanında davet edildiği pek çok etkinliğe icabet etmesiyle de bilinen şair, bunun hikmetini Mehmed Akif Ersoy’un veciz ifadesi ile açıkladı: "Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!" İlave olarak şunları söyledi: “Biz de diyoruz ki; sahipsiz gençliğin batması haktır, sen sahip çıkarsan bu gençlik batmayacaktır. Bunun yolu da kültürden ve sanattan geçer. Davet edildiğim bütün etkinliklere katılmaya çalışıyorum. Biliyorum ki bizler o müesseselere, eğitim yuvalarına gitmezsek birileri mutlaka gidecek. İyi de ne götürecek? Soylu tohumlar atmak gerek. Bu tohumlar bir gün mutlaka yeşerecek ve boy verecek. Biz buna yürekten inanıyoruz.”
Sanatçının zamanın nabzını iyi tutması gerektiğini anlatan Yazgan, “çocuklarınıza şiir ezberletin. Bayrak şiirini ezberleyen çocuk, bayrak düşmanı olmaz. Yunus Emre şiirini ezberleyen çocuk, insan ve İslam düşmanı olmaz.” dedi. Peki, ne demişti Yunus:
“Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü;
Yaratılanı hoş gördük,
Yaratandan ötürü.”
Az sadaka çok belayı def eder
Teknolojinin ilerlemesiyle dünyanın küçüldüğüne fakat aynı zamanda gönüllerin de daraldığına değinen Yazgan, yanıbaşımızdan, kardeş ülkeden yani Suriye’den gelen kardeşlerimize yaptığımız iyiliğin başa kakılmasını anlamakta zorluk çektiğini anlattı. Bu cümleden olmak üzere Çanakkale izlenimlerini paylaşarak buradaki sinerjinin, olağan üstü gücün ümmet bilinci sayesinde oluştuğunu vurguladı. Bugün bu ruha ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. “Az sadaka çok belayı def eder” düsturundan ilham ile sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak, Libya, Yemen, Afganistan, Doğu Türkistan, Arakan, Myanmar, Filistin ve diğer İslam coğrafyasına dönüp bakalım. Ne demek istediğimi sanırım daha iyi anlarsınız. Kendimize gelmek ve nefis muhasebesi yapmak zorundayız.”
Bestami Yazgan “Dost yüreğin geniş olsun” şiirinden bir dörtlük okuyarak konuşmasına son verdi:
Mazlum öksüz olabilir,
Sevgi yetim kalabilir,
Hak misafir gelebilir,
Dost yüreğin geniş olsun...
Biz de yazımızı Üstadımızın bir dörtlüğü ile noktalayalım:
Tutuşarak için için,
Hiç sormadan neden, niçin,
Sevdiğini Allah için,
Sevenlere selam olsun...
Nidayi Sevim yazdı