Ferhat Aslan: Çocuk eğitimi, duygu eğitimidir

Ferhat Aslan, 16 Nisan Salı akşamı Bursa Ensar Vakfı’ndaydı. Sohbetinin konusunu “Çocuk Eğitiminde Hataların Telafisi” olarak belirleyen Ferhat Aslan, kalabalık bir dinleyici kitlesine konuyla ilgili bildiklerini aktardı. Ahmet Serin’in etkinlik haberi.

Ferhat Aslan: Çocuk eğitimi, duygu eğitimidir

Toplumun yapıtaşı olan aile, çoktan beri bir çözülme içinde bilindiği gibi. Ailenin çözülmesinin, milletin çözülmesi anlamına geldiği de herkesin malumudur.

Şu anda bu, geleceğimizi tehdit eden en büyük tehlike olarak kabul ediliyor. Aslında, bu durumu hepimiz görüyoruz, hepimiz bundan şikayetçiyiz. Hepimiz bu durum karşısında “Bir şeyler yapmak gerek.” diyoruz.

İşte bütün mesele, ne yapmak gerektiği konusunda düğümleniyor.

Bu konuya kafa yorup elinden geldiğince şefkatli dokunuşlarla insanımıza dokunmaya, onlara hal yolu göstermeye çalışanlar da var.

Evlilik ve Aile Danışmanı sıfatı bulunan Ferhat Aslan, toplumdaki bu çözülmeye İslam’ın perspektifinden bakan biri. Ferhat Aslan, bilgi ve deneyimleri toplumla paylaşma noktasında cömert biri. Daha önce birkaç kez Ensar Vakfı Bursa Şubesinde konferans veren Ferhat Aslan, 16 Nisan Salı akşamı yine Bursa Ensar Vakfı’ndaydı. Sohbetinin konusunu “Çocuk Eğitiminde Hataların Telafisi” olarak belirleyen Ferhat Aslan, kalabalık bir dinleyici kitlesine konuyla ilgili bildiklerini aktardı.

Her şeyin başında mutlaka insan unsurunun olduğunu belirterek sözlerine başlayan Ferhat Aslan, ailenin mutluluğun kişinin mutluluğuna bağlı olduğunu “Mutlu bir aile olabilmenin yollarına değinmek istiyorum. Bunu etkileyen birçok faktör vardır: Bir tanesi bizim bireysel hayatımızdır. Bu, bizim kendi iç dünyamızda kendimizle ne kadar barışık olup olmadığımızla ilgilidir çünkü biz, ailenin bir parçasıyız. Ben ne kadar iyi ve pozitifsem çevremdekilere de bu hali o kadar yansıtabilirim. Yani duygu tüketicisi değil, üreticisi olmalıyız. O yüzden, bireysel mutluluk çok önemlidir. Kısacası, kendi mutluluğunu sağlayamayan, başkasını mutlu edemez.” sözleriyle anlattı.

Çocuk eğitimi, duygu eğitimidir

Kişinin mutlu olmasının da içinde büyüdüğü aileye bağlı olduğunu söyleyen Ferhat Aslan, çocuk eğitiminde en önemli konunun duygu eğitimi olduğunu şu sözlerle anlattı: “Diğer bir konu da eşler arası iletişimdir. Mutlu bir çiftin yanındaki çocuklar mutlu olabilir. Sorun üreten değil sorun çözen kişi olmalıyız. Sorun çözen kişilerin olduğu bir aile, sorunlarını çözer ve mutlu olur. Bir evde anne, toprak gibidir. Çocuk, belli bir yaşa kadar ona tutunur. Çocuk duygularıyla anneye tutunur. Çocuk eğitimi demek, duygu eğitimi demektir aslında. Zihin gelişimi farklı bir şeydir ve bizim zihinleri değil, duyguları eğitmemiz gerekir. Hitler, duyguları eğitilmemiş biridir. Buna rağmen zihni gelişmiş ve ortaya kötü bir insan çıkmıştır. Bizler çocuğun akademik başarısına odaklanıyor ama duygusal zekâsını ihmal ederek ona zarar veriyoruz. Akademik başarı, zekâ gelişimi gibi unsurların tümü, duygusal zekânın gelişmesine bağlıdır. Duygusal zekâsı hırpalanan biri, diğer alanlarda da başarılı olamaz. Böyle insanların sağlıklı bir aile hayatı da olamaz. Burada anneye düşen en temel görev, çocuğuna karşı sonsuz bir şefkat duygusu içinde olmasıdır. Çocuğun tutunduğu anne sert olursa çocuk sorunlu olur; anne yumuşak ve yapıcıysa çocuk sağlıklı olur.”

Çocuğun büyüdüğü yer olan ailenin sağlıklı olmasının birçok önemli şarta bağlı olduğunu söyleyen Ferhat Aslan, bu önemli şartlardan birkaçını ve bu iklimde kişilere düşenleri “Ailenin yaşadığı mekân da önemlidir. Çünkü mekân yayılmayı ve dolaşmayı sağlar. Mekân ne kadar geniş, güzel ve ferahsa ortam da o kadar huzur verir. İklim ise gelişmeyi sağlar. Bir evdeki iklim nasılsa çocuk da o şekilde gelişir. Evdeki iklim soğuk, sertse çocuk da soğuk ve sert olur. Evde çatışmacı bir iklim varsa o çocuk da çatışmacı olur. Çocuğunuza maddi imkânlarınızla özel öğretmen tutmanız vb. de sonucu değiştirmez. Önemli olan ailenin yaşadığı iklimdir. İklimin yapısı da anne babaya bağlıdır ve anne babanın iklimi de bireysel hayatındaki kişisel beceri ve hayata bakış açısına bağlıdır. Kendimizi doğru tanıyıp doğru kabullenmemiz önemlidir. Böyle yaparsak karşımızdakilerle de sağlıklı ilişkiler kurarız. Kendimizi yanış tanıyıp yanlış bildiğimizde, bu yanlışla yola çıkarak karşımızdakini de yanlış tanır, doğruları yanlış, yanlışları doğru görür ve durumu içinden çıkılmaz bir hale getiririz. O yüzden, çevremizdeki birkaç insan bizi bir konuda uyarıyorsa bunu ciddiye alarak kendimizi gözden geçirip kendimizi onaralım.” sözleriyle kayda geçirdi.

Kendimizi bilmeli, yeteneklerimizi geliştirmeliyiz

İnsanın Allah tarafından mükemmel şekilde yaratıldığını söyleyen Ferhat Aslan, insana düşenin de kendisinde bulunan bu gizli cevherleri ortaya çıkararak kendini olgunlaştırmak olduğu söyledi. Ferhat Aslan, bu konuyu “Yaşadığımız sorunların, streslerin kaynağı ne olabilir? Buna yoğunlaşıp buna cevap vermemiz gerekebilir. Bence bunun sebebi, Allah’ın bize verdiği melekelerin, yeteneklerin açılmaması, geliştirilmemesi ve kullanılmamasıdır. Bir küçücük çekirdek nasıl içinde bir ağacı saklıyorsa bizim de içimizde ağaç saklayan böyle binlerce çekirdek vardır. Allah bize dünya hayatında kullanalım diye bunları vermiştir ama biz dünya telaşına düşüp ev araba almanın peşinde koşarak bu yetenekleri köreltiriz. Böylelikle hep bir şeylerin peşinde koşar ve peşinde koştuğumuz şey bizde olmadığı için de mutsuz oluruz. Bir kayısı çekirdeği, kendini açıp meyve verdiği zaman mutlu olur. İnsan da böyledir. Bizim halimiz, kayısı çekirdeğinin kendini açmayıp “Benim yanımda altın var. Elma çekirdeği var. Onlar ne güzel.” demesi gibidir. Biz de kendi melekelerimizi kullanıp huzurlu ve mutlu olmak yerine “Evim var ama arabam yok.” deyip mutsuz ediyoruz kendimizi. Peki, içimizdeki çekirdekleri açmanın yolu nedir? Bunun yolu, “İkra!” emrindedir. Okumalıyız. Okudukça Allah’ın bize verdiği o yeteneklerin açıldığını göreceğiz. Okuyup kendimizi geliştirdiğimiz zaman hem kendimize hem de etrafımıza yararlı olduğumuzu görerek bundan farklı bir haz da alacağız. Okuyup kendimizi geliştirdikçe diğer insanlarla, ailemizle de sağlıklı iletişim kurabileceğiz. Şimdi çocuklarımızla veya arkadaşlarımızla iletişim kurma sıkıntısı yaşadığımızı söylüyoruz. Bunun sebeplerinden biri de kendimizi geliştirmemek. Okuyup kendimizi geliştirdiğimiz zaman başkalarıyla iletişimimizin de geliştiğini göreceğiz. Kendini geliştiremeyen kişi strese girer, mutsuz olur ve bunu çevresine taşır. Bundan kurtulmak için de çeşitli yollara başvurur. Bu yollardan biri de uyuşturucudur. Maç hastalığı, dizi seyretme hastalığı, sosyal medyasız duramama hastalığı da birer uyuşturucudur aslında. Kişi bunlara odaklanarak kendini başka her şeye kapatır. Bu da sınırlı uyuşturma gibi bir şeydir. İşte tüm bunlardan kurtulup kendini eğiterek geliştirebilir. İnsan, kendini eğitip geliştirebilecek tek varlıktır.” cümleleriyle aktardı konuklara.

Hayatımızın sorunsuz olmadığını ve olmayacağını hepimiz biliyoruz. Sorunların nedenlerinin neler olduğu ve sorunları çözmek için neler yapmak gerektiği konusunda pek bilgimiz olduğu söylenemez. Ferhat Aslan, bu konuyu da değinerek konu hakkında “Eşler arası ilişki, en çok sorun yaşanan alandır. Burada esas mesele, sorun çözmek değil, sorun çıkarmamaktır. Savunmacı, aşırı kırılgan, aşırı stresli, aşırı saldırgan kişiler, sorun çıkaran kişilerdir. İnsana düşen, Allah’ın kendini yarattığı fıtrat üzere olmaktır. Mesela kadın, yumuşak ve nazik olmalıdır. Cesaret ve dövüş becerisi, erkek fıtratına uygundur. Kadının fazla cesaret sergilemesi, dövüşçü olması fıtratına uygun değildir. Öte yandan, böylesi bir yumuşaklık da erkek fıtratına uygun değildir. İşte erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi davranırsa ortada sorun kalmaz. Eşler arasında bu roller karışırsa aile huzursuz ve mutsuz olur. Bu ortamda büyüyen çocuk da sorunlu olur. Kısacası kadına kaba kuvvet yakışmaz, ona letafet ve nezaket yakışır. Fıtrat, her iki cinse de uygun olduğu şekilde verilmiştir. Erkek, dışarda mücadele edeceği biraz daha duyarsız yaratılmıştır ama kadın, evlat büyüteceği için alabildiğine duyarlı bir halde yaratılmıştır. Her şeye rağmen bazen iki cins anlaşamayabilir. Bu durumda kavga dövüş yerine boşanma kapısını açmıştır Allah. Bu da bir çeşit sorun çözme yöntemidir. Kur’an’da da kadının zorluk çıkarması halinde erkeğe onunla oturup konuşması, olmazsa ayrı durması o da olmazsa boşanması önerilir. Kur’an’da erkeğin zorluk çıkarması halinde kadına fıtratını kullanarak ortalığı yumuşatması önerilir. O da olmazsa yine hukuki yollar takip edilir. Sahabenin hayatında, İslam tarihinde bunun örneklerine rastlıyoruz. Mesela Hz. Hanzala’nın eşi, Hanzala’nın şehadetinden sonra evlenir ama yeni eşiyle anlaşamaz ve boşanır. Boşanma, gerektiğinde başvurulabilecek meşru bir çözümdür.” sözlerini söyledi.

Yapmadıklarımızı çocuklarımızdan istemek hakkımız mı?

Her anne babanın üzerine titrediği meyve olan çocuklardan çeşitli beklentilerinin olduğunu ve olması gerektiğini belirten Ferhat Aslan, bu beklentilerin ne kadarının gerçekçi olduğunun ciddi olarak düşünülmesi gerektiğini de “Anne baba olarak güçlü, iyi, çalışkan, cömert ve fedakâr çocuklarımız olmasını isteriz. Ama bakın, siz kendiniz öyle misiniz? Muhtemelen öyle değilsiniz ama onlardan bunları bekliyoruz. Bunun sebebini düşündünüz mü? Bunun sebebi, kendi yapamadıklarımızı onda görmektir. Bu değerleri onlarda görmek isteriz. Ama şunu bilmeliyiz ki değerler, yaşanarak ve yaşatılarak öğretilir. Yani çocuklar bunu bir anda değil, zamanla öğrenir. Eğitim hem anne babanın hem de çocukların zamanla gerçekleştirdiği bir süreçtir. Çocuklarımıza haksızlık yapmamak için onlardan istediklerimizi önce kendimiz yapacağız. Kendi yapamadığımız şeyleri çocuklarımızdan beklemek, onlara haksızlıktır ve bu beklenti ailede huzursuzluğa yol açar. Sabretmeyi bilmeyen bir ebeveynin çocuğundan sabır beklemesi ne kadar doğru olur? Kendisi sürekli yanlış yapmaya devam eden birinin başkasından yanlış yapmamasını beklemek doğru olmaz. Şunu da bilmeliyiz ki yaptığımız yanlışların çoğu, sorunları çözmeye çalışırken yaptığımız hatalardan kaynaklanıyor. Bu da bizim sorunları gördüğümüzü ama sorun çözümünde becerimizin yeterli olmadığını gösterir. Buna kriz yönetimi deriz ve kabul etmeliyiz ki bu konuda çok eksiğimiz var.” sözleriyle anlattı.

Çocuğun sağlıklı gelişmesi ve ailenin huzuru için tüm bireylerin şiddetten uzak durması gerektiği konusundaki deneyimlerini “Şiddetten kaçınmalıyız. Şiddet, duyguları yok eder, insanlığı öldürür. Duyguları yok edilmiş bir insan şiddet de uygular, eşini de öldürür. O yüzden duygulara zarar verecek şeyleri yapmaktan özellikle kaçınmalıyız. Duyguları şiddet yüzünden körelmiş bir insan, her türlü kötülüğü ve her türlü şiddeti yapar ileride. Şiddet uygulayarak duygularını körelttiğimiz bir çocuğun büyüdüğü zaman o şiddeti bize de uygulayacağını bilmeliyiz. Kalp iyi olduğunda insan da iyidir, diyor Peygamberimiz. Kalp denilen şey, duyguların merkezidir ve o merkezin gelişmesini şiddet engeller. İnsan merhamet ve iyilik duygusuyla dolu olmalıdır ama bunu da yaşayarak öğrenebileceği bir ortamda büyümelidir.” cümleleriyle aktaran Ferhat Aslan, bu sözlerle sohbetine son verdi.

Ahmet Serin

YORUM EKLE