‘Dua, ibadetin ta kendisidir’ buyurmuş Peygamber Efendimiz (sas)

Kestel Müftüsü Arif Yeşillioğlu, 26 Şubat Salı gecesi Ensar Vakfı Bursa şubesinde düzenlenen sohbette Peygamber Efendimizin nasıl dua ettiğini anlattı. Ahmet Serin’in etkinlik haberi.

‘Dua, ibadetin ta kendisidir’ buyurmuş Peygamber Efendimiz (sas)

Bir yeryüzü cenneti inşa etmenin yolunun önce güzel bir insan inşa etmekten geçtiğini bilen Peygamberimiz (sas), her davranışı ve her sözünde bu amaca uygun davranmıştır. Peygamberimiz (sas), kendisine danışılan dünyevi işlerde bile, muhatap olduğu her insana, onu cennete götürecek bir öğüt vermenin yolunu bulmuştur. Böyle yaparak da dinin yaşayan bir şey olduğunu insanlara hissettirmiştir.

Belki çoğumuz farkında değiliz ama Allah’a (c.c) nasıl dua etmemiz gerektiği Peygamberimiz (sas) tarafından bize bildirilirken de aynı ruh terbiyesine tabi tutuluyoruz.

Ensar Vakfı Bursa şubesinde 26 Şubat Salı gecesi Kestel Müftüsü Arif Yeşillioğlu tarafından edilen “Peygamberimizin Dualarının Müminin İstikametini İnşası” konulu sohbet, tam da bu inşayı anlatıyordu. Arif Yeşillioğlu, belli ki konuyu efradını cami, ağyarını mani bir şekilde araştırmıştı. Çünkü sohbeti insicamlı, örnekleri yerini bulan örneklerdi.

Sözlerine “Peygamberimizin dualarını farklı şekilde ele almak gerekir. Bizim kişiliğimiz ve karakterimize göre hangi mesajları alabileceğimizi düşünmeliyiz bizler de.” cümleleriyle giriş yapan Arif Yeşillioğlu, dua sözcüğünün anlamıyla ilgili bilgi vererek devam etti sohbetine.

Arif Yeşillioğlu, dua sözcüğünün sözlük ve terim anlamlarıyla ilgili olarak “Dua, Arapçadır ve çağırmak, seslenmek, yardım talep etmek anlamındadır. İslami terminolojide kulun acziyetini itiraf, sevgi ve tazim duygularını ifade, yardım talebidir. Ragıp İsfahanî ‘Duada tazim ve istekte bulunulur’ derken Peygamberimiz (sas) ‘Dua, ibadetin ta kendisidir’ der. Dolayısıyla dua, bir zikirdir öncelikle. Yine duada bir dilek istek vardır. Dua insanın karakterini etkiler, hayatını değiştirir/değiştirmesi gerekir.” sözlerini söyledi.

Dua, Allah’ı anmaktır

Duanın mümin için aynı zamanda bir emir olduğunu da “Ayette ‘İnsanın başına sıkıntı geldiğinde yatarken, otururken ve ayaktayken hep Allah’ı anar. Biz de ondan sıkıntısını alırız. Böylelikle o, hiç sıkıntıya düşmemiş haline döner.’ der. Peygamberimiz de insanın dara düşmeden, her zaman dua etmesini ister.” cümleleriyle açıklayan Arif Yeşillioğlu, duanın kulluk bilinci oluşturmaya katkısını da “Dua varsa kulluk bilinci vardır. Dua, istediğimiz şeyde niyet ve ısrarımızın olduğunu ifade eder. Bu yönüyle dua, insanı yetiştiren bir eylem olarak karşımıza çıkar.” sözleriyle ifade etti.

Allah’ın kulların samimi taleplerine karşılık vereceğine iman ederiz biz. Bu hususta Arif Yeşillioğlu, dua etmenin inceliklerine de şu sözlerle değindi: “Ayette ‘En güzel isimler Allah’ındır.’ denir. O isimlerle Allah’a dua etmeli, dua talep ettiğimiz şeye uygun isme yönelmeliyiz. Allah’ın isimlerini öğrenip o isimlere yönelerek dua ettiğimizde, Allah’ı düşünmüş, onu zikretmiş oluyoruz. Bu isim aynı zamanda bizi eğitmekte, hayatımızda da etkisini göstermektedir. Allah’ın ‘Gafur’ ismine iltica ettiğimizde, bu isim bizi de etkiler ve beklediğimiz merhameti bizler de diğer varlıklara göstermeye başlarız. Keza ‘Settar’ ismine sığınarak ayıplanmasından korktuğumuz şeylerimizi saklamasını Allah’tan talep ederken bizler de diğer kulların ayıplarını örteriz. Başımıza gelen bela ve musibetlerden ‘Sabur’ ve ‘Metin’ isimlerine iltica ederek uzaklaşmak isteriz. Bunu yaparken Allah’ı ve Allah’ın bize karşı lütfunu düşüneceğiz. Bu düşünce bizim karakterimizi olgunlaştıracaktır. Bu olgunlaşma bizi daha iyi insan, daha iyi kul yapacaktır.

Dua yolculuktur, sohbettir

Duanın insanı nasıl olgunlaştırdığına dair sohbetine devam eden Arif Yeşillioğlu, duanın insan ruhu ve insan psikolojisi üzerindeki etkilerini de “Dua, insanın kendini keşfetme yolculuğudur bir bakıma da. O güzel isimlerle Allah’a iltica ederken kendimizin de Allah karşısında konumlanmasına bakarız. Bu bakış bizi Allah’a ne kadar layık olup olmadığımızı sorgulamaya iter.”

“Dua aynı zamanda dertleşmedir. Biz samimi kalple Allah’a yönelmişken derdimizi bir dosta anlatmış oluruz. Bu da bizi rahatlatır, kendimize getirir. Yurt dışında, dua eden hastalarla dua etmeyen hastalar üzerinde yapılan incelemelerde, duanın iyileşmeye katkıları tespit edilmiştir. Yine başka bir incelemede, dua eden insanların karakterlerinin daha olgun, merhametlerinin daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Dua eden insanların kayıplar karşısında da daha tahammüllü, daha anlayışlı oldukları tespit edilmiştir.” cümleleriyle kayda geçirdi.

Duaların aynı zamanda Rabbimizle aramızda bir sohbet olduğunu ima eden Arif Yeşillioğlu, bu sohbetin insan üzerindeki etkilerine dair de “Dualarda bize mesajlar da vardır. Bu mesajları alarak hayatımıza uyguladığımızda da hayatımız değişir. Olaylara bakışımız, hayat tarzımız bundan etkilenir. ‘Ey Allah’ım, faydasız ilimden sana sığınırım!’ hadisi, bize apaçık bir mesajdır. Bu mesajda bize ilimle uğraşmak emredilirken yarar getirmeyen ilimden uzak durmamız da öğütlenmektedir. Yine Allah korkusunu taşıyan bir kalp olmamızı ister Peygamberimiz. Kalbinde Allah korkusu olan insan, merhametli biridir. Allah korkusu kişiyi yanlış yapmaktan uzaklaştırırken onu iyilik yapmaya yöneltir aynı zamanda. ‘Allah’ım, ben senden her işimde sebat üzere olmayı ister ve dosdoğru yol üzerinde azimle devam etmeyi dilerim.’ duasını edip bize de bu duayı etmemizi öğütleyen Peygamberimiz, bize hayat dersi verirken bizi olgunlaştırır aynı zamanda. Çünkü biz sabırsızız ve her işimizin hemen sonuçlanmasını isteriz. Bir şeyle uğraşırken bazen sorunlar da çıkar. O zaman ne yılgınlığa düşmeli ne de o işten vazgeçmeliyiz. Bize düşen şey büyük bir azimle sebat etmektir. Sebat eden kişilerin her zaman kazandığını unutmamalıyız. Geri dönüp baktığımızda, sebat etmediğimiz için kaybettiğimiz fırsatlar geçer gözümüzün önünden. Bizim hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için yapacağımız en güzel dua, dosdoğru bir yol üzerinde azim ve sebatla yürümek olmalıdır. Fatiha suresinde de bu duayı ediyoruz zaten. ‘Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma Allah’ım.’ diye dua etmemiz gerektiği, Al-i İmran suresinde geçer. Peygamberimizin buna benzer birçok duası vardır.

Kalbiselim bir insan çıkmalı ortaya

Dualar bizi ibadete de götürür. Peygamberimiz, kendisine verdiği nimetler için dua etmeyi Allah’ın kendisine unutturmaması için de dua etmektedir. Nimetlere şükür, insanı iyi bir insan ve iyi bir kul olmaya götürür. Bu, aynı zamanda insanın acziyetini de bilmesini ve tevazu sahibi olmasını sağlayacaktır. Elde ettiklerine şükreden, kaybettiğine de üzülmeyecektir. Böylelikle karakteri sağlam, olgun bir insan çıkacaktır ortaya.” sözlerini söyledi.

Duaların inşa ettiği bir insanın son tahlilde nasıl bir portre olması gerektiğine dair “Kalp imanın da inkârın da merkezidir. Biz küfür ve şirkten uzak; tevhide bağlıyız. Ayette insanın ‘Selîm’ bir kalp ile huzura gelmesi gerektiği ifade edilmektedir. Ahirette Allah’ın insanda bakacağı şey ancak budur. Bunun dışında olanlar insana bir yarar sağlamayacaktır. Sonunda insan için kalbinde ne olduğu önemlidir ve kalpte olanları da ancak Allah bilir. İşte Allah bunun için bizim kendisine ‘Selim’ kalple gitmemizi ister. Peygamberimiz de hadisleri ve ettiği dualarla ‘Selim’ kalbi olan bir insan inşa etmek ister. Burada dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı daha var: Peygamberimiz, neyin bizim için hayırlı neyin hayırsız olacağını bilemeyeceğimiz için Allah’a dua ederken ‘hayırlısını istememizi’ emreder bize. Bu ise çok istediği bir şeyi elde edemeyen insanın, bunu elde edemediği zaman bile isyana sürüklenmeyeceğini ifade eder. Bu ise olgun bir insan portresidir, selim kalp sahibi olmaktır.” sözleriyle ve hayır dualar ederek son verdi sohbetine Arif Yeşillioğlu.

Ahmet Serin

YORUM EKLE