Bir çocuğun, elinden tutup yürüyebileceği, sakalıyla oynayabileceği, namaz kılarken etrafında pervane olabileceği bir dedesinin olması ne kadar büyük bir nimettir. Dede, bizler için ailenin en sağlam direği, ailenin geçmişiyle olan bağını sağlayan en sağlam köprüsü ve evin başköşesinde kurulup oturan evin değişmez bir ferdidir. Elbette zamanla evlerden dedeler uzaklaştı ya da uzaklaştırıldılar. Büyük bir yalnızlığa terk edildiler. Çocuklar dedelerini bayramdan bayrama görmeye başladılar.
Torunlarına masallar anlatan, onlara Kur’an öğreten, onları omzunda gezdiren dedelere pek rastlayamıyoruz. Dedesizlik aslında bizi de kuşatmaya başladı. Fakat bizde dede demek uzak da olsa, her zaman görüşülmese de içimize mutluluk salan bir sevgi olarak yerini korumakta.
Dedeli evler ne güzeldi
Bir evde dedenin olması demek, o evde her şeyin bir disiplin içinde yürümesi demekti. Yemek saatinden tutun da erken kalkmak, işlerin tertipli olması, aile bütçesi, çocukların yetişme tarzı hep dedenin gözünden geçerdi. Şimdi bile çok az olmakla birlikte evde dedesiyle birlikte yaşayan çocukların her hali bir başka oluyor. Birkaç öğrencim var böyle. Oturmasından kalkmasına kadar her halleriyle okulda dikkat çekiyorlar. Çünkü onların evlerinde bir ruh mimarı gibi dedeleri var.
Batılılar hep dedesiz mi?
Batı’nın aile yapısı gibi kavramdan söz etmek çok zor. Bildiğimiz kadarıyla, bırakın dedelerini, anne babalarına bile uzak bir nesil olarak yetişen Batılılar özgürlüklerini ilan edip kendi başlarına yaşamayı tercih eden bir aile düzenine sahipler. Dedelerini ya da başka aile büyüklerini tanımak, saymak, hatırlamak gibi bir lüksü yaşadıklarını düşünmek imkânsız gibi. Elbette bazı istisnalar vardır ama buradan bakınca batı bize böyle görünmekte.
Çizgi filmlerin başkahramanı dedeler
Batının gerçek dünyasında durum böyleyken, son yıllarda yaptıkları çizgi filmlerde başkahramanlardan biri de evin dedesi. Aynı evde yaşayan ya da torununun sık sık ziyaret ettiği bir dedeye rastladığımız çizgi filmlerin sayısı artmaya başladı.
Cedric’in dedesi en meşhur dedelerden. Evin değişmez bir ferdi ve saygı duyulan, sözü geçen bir büyüğü, torununun da en iyi arkadaşı bir dede. Cedric için en büyük sığınak çoğu kez dedesi olmakta.
Son yılların en popüler çizgi kahramanı Caillou (Kayu)’nun da bir dedesi var. Onu sık sık parka götüren, ona oyunlar öğreten, onunla bir çocuk gibi oynayan bir dedeye sahip Caillou, bundan da son derece memnun.
Çocukların izlemesi pek tavsiye edilmeyen Ben Ten’in bile bir dedesi mevcut. Torununun zor zamanlarında imdadına yetişen bir dedeye sahip Ben Ten, böylelikle bütün zorlukların üstesinden gelmekte.
Bizim çizgi film işinde pek de başarılı olduğumuz söylenemez. Son yıllardaki bazı ataklarla izlenme oranı yüksek çizgi karakterlerimiz olmaya başladı. Bugünlerde en meşhur olan Pepe. İlk bölümlerinde tek başına bir yaşam süren, birkaç arkadaşıyla vakit geçiren Pepe’nin de artık bir ailesi var. Dedesiyle tam bir dede torun ilişkisinde olan Pepe, iyi bir örnek olacağa benzer.
Dedelere sımsıkı sarılmalı
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Görünen o ki, dedelerin olduğu her yerde bir düzen ve intizam hakim. Onlar bizi geçmişe bağlayan en büyük dayanağımız. Eğer varsa dedeniz, sımsıkı sarılın ona. Dedelerimiz çizgi film karakteri olmadan, hayattayken onlara sarılalım ve dualarını alalım. Batı bunu geç anladı ve kendini çizgi filmlerle avutuyor. Bizim daha fırsatımız var. Acele edelim, geç olmadan.
Mustafa Uçurum, dedesini hatırlayıp yazdı
Dede/ler/imi görebilseydim de;sevebilseydim, sevilebilseydim, sevinebilseyidim.. Mekanları cennet olsun