“İslamcılık”ı anlamak için “modernlik”i tanımak gerekli
Moderatör Cevat Özkaya’nın, ‘İslamcılık ile ilgili konuşmak için öncelikle Modernliği tanımlamak gerekir.’ girişiyle başlayan seminerde Abdurrahman Arslan; modernliğin tek boyuta indirgenmeden bütün boyutları ile tanımlanmasının yararlı olacağını vurguladı. Ve tanımlamada mutlaka bu çok boyutluluğu gözetmek gerektiğini ifade etti.
Modernlik: Akla karşı akıl
Modernizmden önce bilginin kaynağının kitaba dayalı akıl olduğunu ifade eden Abdurrahman Arslan, modernliğin bu aklın yerine tabiatta dayalı bir akıl koyduğunu ve modernliğin temel noktasını bu aklın teşkil ettiğini ifade etti. Bu sürecin kitabî olan mutlak aklın yerine bireysel aklı yerleştirdiğini, İslam’daki akıl ile Modern aklın birbirinden çok farklı olduğunu, İslami aklın bir akıl inşa etme ve akletme sürecine dayandığını, kalbi olduğunu -Gazali’nin tanımlaması ile- ve temelinde vahiy olduğunu dile getirdi.
Modern aklın, her ne kadar özünde Hristiyanlık’a dayalı gibi görünse de, gelinen son noktada Hristiyanlık ve Musevilik’i de etkisi altına aldığını, kontrol edilemez bir sürece doğru insanı sürüklediğini ve gelinen noktada bu krizin de ret etmeyi ve belirsizliği yani postmodernizmi doğurduğunu ifade etti. Postmodernizmin belirsizliğe, muğlak bir doğruya yönelirken özgürlüğü bireysel özgünlüğe dayandıran, evrensel doğrunun yerine herkesin kendi doğrusunu yerleştiren bir süreç olduğunu sözlerine ekledi. Bu süreçte temasın mümkün olmadığını, birlikte fakat birbirine temas etmeden yaşamanın bu sürecin öngürdüğü yaşantı biçimi olduğunu dile getirdi. Cevat Özkaya, bu durumda iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın da bu algıyla özgürlüğe müdahale olarak algılandığını ekledi.
İslamcılık: Moderne karşı nefsi müdafaa
Modern kavramını tanımladıktan sonra İslamcılığı, modern saldırıya karşı nefsi müdafaa etme faaliyeti olarak tanımlayan Abdurrahman Arslan, kavram olarak İslamcılığın doğru ya da yanlışlığının kendisini ilgilendirmediğini, önemli olanın bu müdafaa hali olduğunu ve kendisini de İslamcı diye tanımladığını dile getirdi.
İslamcılığın ilk dönemlerindeki müdafaa eğiliminin bugün yerini farklı eylemlere bıraktığını çünkü modernliğin artık tanındığını ve dolayısı ile yeni sürecin modern kodları deşifre etme biçiminde geliştiğini vurguladı. Yani İslamcılık müdafaanın ötesinde şuan için, moderni deşifre etmek ve etkisizleştirmektir.
Taşları yerine koymak; kavramlar ve kargaşa
Abdurrahman Arslan, İslamcılığın başarılı bir eylem biçimi olabilmesi için kavramların da anlam karışıklığına düşmeden tanımlanması gerektiğini dile getirdi. Bu kavramlardan yeniliği: “mevcut olandan farklı olan” olarak tanımlarsak yanlışa düşeceğimizi ki bu tanımın modernizmin tüketimi teşvik edici yenilik tanımı olduğunu; ilerlemeciliği -modern anlamda-kabul etmenin bizi ilkele götüreceğini çünkü bizim için önemli olanın fıtrat olduğunu ifade etti.
Tarih algısının, bilim ve fen algısının, sanatın yeniden sorgulanıp bu sorgulama sonucunda varılan sonuçlarla, modernizmin etkisiz kılınmasının şuan için İslamcılığın temel görevi olduğunu vurguladı.
Masum görünen sorunlu kavramlar
İnsan hakları, insanlığın ortak değerleri; gibi kavramların her ne kadar kulağa hoş gelse de masum olmadıklarını, insan haklarının insanı devlete köle ettiğini, insanın devletten hak dilenir duruma düştüğünü; insan ürünü ortak değerlerin ise mümkün olmadığı, bunun yerine peygamberlere dayanan ortak yaşantı ve ilke ortaklıklarının olabileceğini ifade etti.
Özün özü
Abdurrahman Arslan, tanımlamalardan ve sorgulanacak noktaları işaret ettikten sonra bizim bilgimizi kendi gelenek ve usullerimizle üretmemiz gerektiğini, bu noktada modern bilginin yerine İslami bilgiyi, üniversite yerine medreseyi ve entellektüelin yerine de âlimi koymamız gerektiğini vurguladı. Belirleyeceğimiz bilgi üretme usulünün teknik bilgiyi öncelemeden beşeri bilgiye odaklanması gerektiğini, teknik bilgi üretmekten ziyade bilgiyi üretecek aklı eğitmesi gerektiğini dile getirdi. Bu aklın ahlaklı, itaatkâr ve adil olması gerektiğine değindi. Tekniğin, İslami bilgi üretim sürecinin başarıya ulaşması halinde dönüşeceğini ve bize uygun bir hal alacağını -şimdilik ütopya olsa bile- sözlerine ekledi.
Serdar Arslan notlar aldı