Ankara'daki Edebi Mahfiller Konuşuldu

Bahtiyar Aslan ve Özcan Ünlü, geçtiğimiz günlerde Ankara'daki edebi mahfiller üzerine konuştu. Şakir Kurtulmuş etkinlikten notlarını aktarıyor.

Ankara'daki Edebi Mahfiller Konuşuldu

Edebiyat dünyasının merkezi, kalbi diyebileceğimiz ilginç mekânlar vardır. Edebiyat tarihimizin geçmişine uzandığımızda, her dönemin kendine has mekânları, merkezleri, büroları, kahvehaneleri, tekkeleri, zaviyeleri, dergahları, dergileri ya da önemli şahsiyetleri olmuş ve onun etrafında toplanmış şairler, yazarlar… Bu mekanlarda atmış edebiyatın nabzı. Şiirler yazılıp okunmuş, dergiler yayınlanmış, çeşitli etkinlikler düzenlenmiş. Buralarda düzenlenen etkinlikler, sohbetler, çıkarılan dergilerle anılır olmuş mekanlar.

Türk Edebiyatı Vakfı’nda düzenlenen seminerlerde Bahtiyar Aslan ve Özcan Ünlü bu mekanları ve kişilikleri konuştukları etkinlikler düzenliyor bir süredir. İBB Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü’nün katkılarıyla düzenlenen ‘Türk Edebiyatında Edebi Mahfiller’ başlıklı seminerlerde bugüne kadar Büyük Doğu, Dergah, Hareket, Mavera gibi dergiler ve Mahmut Kemal, Namık Kemal, Necip Fazıl gibi şahsiyetler de konuşuldu. 23 Nisan’da düzenlenen etkinliğin konusu ise Ankara’daki edebiyat mahfilleri idi.

Ankara’da ilk bakışta sanki edebi mahfillerin çok az olduğu şeklinde bir duyguya kapılırsınız. Kültürel faaliyetlerin azlığı da sizi böyle düşünmeye itebilir. Belki de İstanbul’un bir dönem medeniyetin merkezi oluşundan kaynaklandığını da söyleyebileceğimiz İstanbul’da edebi mahfillerinin çok oluşu, edebiyatın, kültürün yıllardır merkezi konumu sizi böyle düşündürebilir.

Bahtiyar Aslan da uzaktan Ankara’nın böyle göründüğüne vurgu yaparak başladı konuşmasına. Ankara’nın tarihine bakmak gerektiğini ifade ederek, geçmişe bir yolculuk yapmak gerektiğini söyledi. Patronaj usulü değil, güvenlik esasıyla mukim yerler, tekkeler, medreseler, zaviyeler, dergâhların oluştuğunu ve buraların Ankara’nın edebi mahfilleri olarak iz bıraktığını söyleyen Aslan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ankara’ya bakarken Hacı Bayram Veli’den başlamak gerekiyor. Orta Asya’dan beri Türk devletlerinde devlet adamları edebiyat adamlarını çağırır, şiirler okunurdu. Bu bir gelenek halinde yıllardır sürmüştür. Bu geleneğin 12. yüzyılda Selçuklular zamanında başladığı bilinir.” Türk devletlerinde yöneticilerin öncülük ettiği bu geleneğin daha sonraları tekke, tarikat ve zaviyelerde sürdüğünü belirten Doç. Dr. Bahtiyar Aslan, günümüzde ise halen Tacettin Dergahı’nda sürdüğünü söyledi.

Kendisi de bir edip olan Hacı Bayram Veli de dergahında dersler verir ve burada çeşitli şair ve ediplerin yetiştiği bilinir. Kaynaklara bakıldığında Ankara’da bu dergahtan yetişen 16 şairin adının zikredildiği görülür.

Paşa konakları da bir dönem Ankara’nın edebi mahfilleri arasında önemli bir yer tutar. Osmanlı’nın son dönemlerinde bile bu gelenek uzun süre devam eder, paşa konaklarına şairler, edipler davet edilir, orada şiir okurlar, sohbet edilirdi.

Âşıklar gecesi de Ankara’da süregelen bir gelenektir. Bir bakıma Urfa’daki sıra gecelerine benzeyen, her seferinde farklı bir mekânda düzenlenen sazlı sözlü gecelerde şairler şiirlerini okuyor, birbirlerine gösteriyorlar. Gayrimüslimler de seymenlerin düzenledikleri bu etkinliklere katılır, şiir okur, şarkı, türkü söylerlerdi.

Ankara’dan geçen edebiyatçılar

Bahtiyar Aslan’a göre dönem dönem çeşitli oteller, kahvehaneler, çay ocakları da edebi mahfiller olarak kullanılmış, pek çok yazar ve şair buraları mesken edinmiştir. Bu mekânları uğrak yeri olarak gören şahsiyetler arasında Halide Edip, Yakup Kadri, Necip Fazıl, Hamdullah Suphi, Rıza Nur, Yunus Nadi, Ahmet Emin Yalman, Nazım Hikmet, Vala Nurettin, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi pek çok isim sayılabilir. Aslan, bu yazarların Ankara’ya gelip kaldıkları otelde çeşitli etkinliklere katıldıklarını belirterek, aynı zamanda milli edebiyatın oluşmasına katkıda bulunan, milli mücadeleyi savunan yazılar yazan bir ekip olarak görüldüklerini söyledi.

Ankara’da yaşayan şair ve yazarların yazdıklarıyla çoğaldığını söyleyen Bahtiyar Aslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Yakup Kadri, Halide Edip gibi yazarlar, meşhur bağ evlerinde kalmış ve bunu romanlarında işlemişlerdir. Milli Mücadele yıllarında bir grup aydın gelip buralarda kalıyor. En önemli mahfil Tacettin Dergahı’ydı. Yakın zamanlarda ise Kurtuba Kahve, Kuğulu Kahve, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin merkezi, Hece dergisinin idarehanesi, Akçağ kitabevi ve çeşitli lokantalarda süren etkinlikler de bu mekanları edebi mahfiller olarak tarihe not düşmemizi sağlamıştır.’’

Dergiler çıkarılırdı bu mahfillerde

Özcan Ünlü ise Ankara’nın İstanbul’a göre daha geride bir yerde görünmesine rağmen, sivil edebiyat mahfilleri ile daha çok öne çıktığını vurguladı. Edebiyat ortamlarının bu anlamda daha çok dergiler ve yayınevleri çevresinde geliştiğini söyleyen Ünlü, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle 70’li yıllardan sonra dergiler, yayınevleri ve kitapevleri çevresinde sivil edebiyat mahfillerin geliştiğini görüyoruz. Edebiyat, Mavera, Aylık dergi gibi dergi merkezleri, Akçağ ve Akabe kitapevlerinin Ankara’daki edebi mahfiller arasında önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Günümüzde ise Kurtuba kahve, Ülkü Kitabevi, Hece Dergisi idarehanesi bu etkinliklerin sürdüğü önemli mekânlardır.”

Bir süre Ankara’da ikamet etmiş olan Cengizhan Orakçı da “Ankara’daki edebi mahfiller arasına Sakarya Çay Ocağı’nı da katmalıyız” diyerek şunları söyledi: “Çeşitli illerde görüleceği gibi hemen her kesimden sanat edebiyat kültür adamının devam ettiği kahveler vardır. Oraya şairler, yazarlar, gazeteciler, bürokratlar, gelir sohbet ederler, hatta dergiler bile buralarda hazırlanır. Sakarya Çay Ocağı da böyle önemli bir edebi mahfil olarak sayılabilir. Divan, Doğuş dergileri de Ankara’da çıkmıştır. Bu dergiler etrafında da edebi mahfiller oluşmuştur. 1978 yılında ilk kez Ankara’da kurulan Türkiye Yazarlar Birliği ve Vadi Yayınları da önemli edebi mahfiller olarak anılmalıdır.”

Genç şairlerin, yazarların yetişmesinde de önemli katkıları olan edebi mahallerin çoğalması, kültürel etkinliklerin artması ve buralardan yararlanacak gençlerimizin artmasının yine kültür adamlarının çabalarıyla sağlanacağı unutulmamalıdır.

 

Şakir Kurtulmuş

YORUM EKLE

banner36