Mehmet Akif Ersoy, bu topraklar üzerinde yaşayan hemen herkesin üzerinde söz söylediği, kalem oynattığı değerlerimizden biri.
Bu durum bir yönüyle iyiyken diğer yönüyle de bir tehlikeyi bünyesinde barındırıyor. İyi tarafı, herkesin onu ortak bir değer olarak benimsemiş olması. Kötüsü ise, hakkında bu kadar konuşulan birinin gerçeklikten uzaklaşıp zamanla bir mite dönüşmesi, gerçeküstü dünyaya ait bir varlık halini alması.
Kabul etmeli ki bu risk –hele bizim gibi duyguların galebe çaldığı Doğu toplumlarında- fazlasıyla var. O yüzden Akif’i sadece kahramanlıklarıyla değil, bir insan olarak da tanımak gerek. Hem zaten bir kahramanı ortaya çıkaran şey, onun taşıdığı insani özelliklerin toplamı değil mi?
Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Yurtsever, Akif’i tüm yönleriyle tanıyıp bilen bir akademisyen. Yurtsever Hoca, tanıyıp bildiği bu Akif’i, kültür sanat faaliyetlerini tüm halk katmanına yaymak gibi zor bir işe soyunan Bursa- Mustafakemalpaşa Belediyesi'nin Akif’i anma etkinliğinde anlattı. Etkinliğin organizasyonunu sağlayan ve bu etkinlikleri başlatan belediye kültür müdürü Murat Güçyılmaz’ın adını anmamak, kadirbilmezlik olur.
Akif bilge biriydi
Bir Akif sevdalısı olan ilçe belediye başkanı Sadi Kurtulan’ın Akif’ten alıntılarla dolu takdiminden sonra, kalabalık bir dinleyici kitlesine Akif’i anlatmak üzere Yurtsever Hoca kürsüye geldi. “Akif bilge biriydi. Bu sıfatı artık herkese layık görüyorlar ama Akif gerçekten de bu sıfatı hakkıyla taşıyan biriydi.” cümleleriyle söze başlayan Yrd. Doç. Dr. Murat Yurtsever, Akif’in neden bilge biri olduğunu şu sözlerle açıkladı: “Kur’an, ‘Biz Lokman’a hikmeti verdik.’ der. Hikmet, hakîm olmadır. Yani günümüzdeki karşılığıyla, bilge. Bilge ise, her şeyden anlayan, sezgisi, basireti, feraseti olan kişidir. Bilge kişiler, hem bilen hem de sezen kişilerdir. Sadece bilmek insanı bilge yapmaya yetmez. Sadece sezmek de yetmez. Hem bilmek ve hem de sezmek gerekir. İşte Lokman, böyle biriydi. Hekimlik, onun hakîm yönünden sadece birini gösterir. Akif de, kelimenin bu anlamıyla bilge biriydi.”
Akif’in bilgeliğine bu şekilde dikkat çeken Yurtsever Hoca, işin detayına inmeye başladı sonra. Akif bilgeydi, tamam ama hangi vasıflar onu bilge yapıyordu? Konuşmasının bu bölümünde de, Akif’in vasıflarını sıralamaya başladı Yurtsever Hoca. Onu dinledikçe bizler de, bir insanın hayatına bu kadar çok şeyi nasıl sığdırabildiğine şaşıyorduk.
Bir bilge insan portresini şu sözlerle çizmeye başladı Yurtsever Hoca: “Öncelikle Akif, toplumun içinden biridir, bizden biridir. Onu biz hep dürüst ve maskesiz görürüz. Bunun dışında Akif, sağlam karakterli biridir. Bu karakter onu değerli yapar. Ama Akif sadece sağlam karakterden ibaret biri de değildir. O, meslek sahibidir ve mesleğinde çok ama çok iyidir. Zaten mesleğinde iyi olmayan, hiçbir şeyde iyi olamaz. Akif, Osmanlı coğrafyasının her tarafında mesleğini hakkıyla yapmış ve en son müsteşarlık makamına kadar yükselmiştir. Yani Akif, bir köşede oturup derin hayallere daldıktan sonra şiirler yazan biri değildir. Hayatın içindedir, mesleğinde uzmandır. Karakteri o kadar belirgin ve bilinen bir şeydi ki, onun yanında sulu konuşmalar yapılamaz, argo konuşulamazdı.”
"Ya param olaydı ya vicdansız olaydım"
Kelimelerle detaylı bir Akif portresi çizen Yurtsever Hoca, “Seyfi Baba” şiirinden bir bölüm okuduktan sonra Akif’in nasıl da yüreği sızım sızım sızlayan biri olduğunu şu sözlerle anlattı: “Dülgerlik yapan ve evladı tarafından da ihmal edilen Seyfi Baba, ziyaretine gelmesi için Akif’e haber yollar. Akif, Seyfi Baba’yı ihmal ettiği için üzülür ve hemen onun evine gider. Seyfi Baba hasta yatmaktadır. Gece boyunca onunla ilgilenen Akif, sabah giderken ona para bırakmak ister ama kesesinde para yoktur. O zaman içi sızlar ve 'Ya param olaydı ya vicdansız olaydım' diyerek çaresizliğini dışa vurur. İşte Akif, böyle vicdan sahibi biridir. Cebindeki son parayı çıkarıp muhtaca verecek kadar cömerttir. Olmayınca da vicdanı kanayan biridir.”
Akif, Hak âşığıdır
Yurtsever Hoca’nın çizdiği Akif portresi yavaş yavaş kafalarda şekillenirken Akif’in yeni bir cephesini daha anlatmaya başladı Yurtsever Hoca: “Akif, bir velidir. Evliyadandır. Kur’an’ın tarifine göre veli, çokça ibadet eden, günahlardan sakınan kişilere denir. Akif’in hayatına baktığımızda, onun tam da bu tarife uygun bir hayat yaşadığını görüyoruz. Bazıları ‘Evliyada keramet olur’ der. Evet, Akif’in kerameti de vardır. İstiklal Marşı’ndan daha büyük keramet mi olur? Bir millet yıllardan beri o marşı ürpererek okuyor da okuyor… Bu bir keramet değil de nedir?!”
Çağının en önemli aydınlarından biriydi
Çağının sorunlarına kafa yoran bir aydın olan Akif’i de şu sözlerle resmetti Yurtsever Hoca: “Akif’in, ülkesinin sorunlarına kafa yoran bir münevver olduğunu hepimiz biliriz. O, en zor zamanlarda bile fikir mücadelesi vermiş bir aydındır. Herkes kaçarken yanında para pul götürür, Akif ise kurşun matbaa harflerini sırtına yüklenip götürmüştür. En yok zamanında bir değil iki gazete çıkarmış, sadece cephede, kürsülerde değil, gazete ve dergi sayfalarında da savaş vermiştir. Üstelik o bunu sadece kendi ülkesi için değil, tüm ümmeti düşünerek yapmıştır. Akif, vatanı için kavgalar vermiş vatansever bir aydındır.”
Sporun birçok alanında da onu görürüz
Tüm bu mücadeleleri veren adamın sağlıklı biri olup sağlam bir vücuda sahip olması gerekir elbette. Akif’in bedenen sağlıklı olduğunu ve birçok spor dalında iddialı olduğunu söyledikten sonra “Akif, bir pehlivandır. Hem de iddialı bir pehlivandır. Yanında taşıdığı kıspetiyle her zaman güreşe hazırdır. İddialı bir pehlivan olduğunu duyduğunda hemen onunla güreşir ve çoğu zaman da galip gelirdi. Sadece güreşle değil, gülle atma ve yüzme sporlarında da iddialı biridir Akif. İşte biz, Akif derken böyle bir insandan bahsediyoruz.” diye sözlerini bitirdi Yrd. Doç. Dr. Murat Yurtsever.
Ahmet Serin izlenimlerini aktardı