https://www.ktpkitabevi.com/urun/erlik
Metin Savaş bugüne kadar hep, dile mükemmel hâkimiyeti, mütevazı hayatı, hatta öyle ki çevresindekilerin bile yazarlığının farkında olmaması/bilmemesi, gazetecilerin onunla ilgili haber yapacakları zaman internette bir resmini bulamadıklarından ötürü ta Balıkesir’e foto muhabir göndermeleri gibi özellikleriyle anlatılır oldu. Çünkü Metin Savaş hiç bir imza gününe katılmadığı, adına imza günü vs. düzenlenmediği gibi herhangi bir televizyon programında da bulunmadı.
Metin Savaş’ın Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’ne hak kazandığı Zemheri Kuyusu gibi, Melengicin Gölgesinde isimli kitabı da çok konuşuldu. Zaman, mekân örgüsü, hikâyenin sağlamlığı, karakterler... Ne açıdan ele alırsanız alın, sizi ilk önce şaşırtan, sonra sarıp sarmalayan bu iki sağlam roman, Metin Savaş’ın kişiliği gibi sessiz sedasız iyi romandan anlayan okurunu buldu. Önceleri büfesinde satış yapıp, bir yandan kitap okuyan/yazan yazar, şimdi hatırı sayılır takipçileriyle adından özellikle edebiyat çevrelerde söz ettirmeye başladı.
Yazarı bu kadar geliştiren, kendini okumaya adamış olması
Metin Savaş kitaplarını okuduktan sonra beni en fazla hayrete sürükleyen, eğitim durumu oldu. Çünkü Savaş, lise mezunu bile değil. Halbuki özellikle başta bahsettiğim iki kitap o kadar sağlam kitaplar ki, böyle bir dil ve üslubu günümüz yazarlarının çoğunun yakalayamadığını düşünüyorum. Okurken arada bir Peyami Safa okuyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz bile. Psikoloji, felsefe, tarih, edebiyat bu kadar çok şeyi nereden, nasıl biliyor?
Hayatını esnaflıkla kazanan yazarı bu kadar geliştiren, kendini okumaya adamış olması. Doğu ve Batı kaynaklarını, ayırt etmeden ve aslında yazar olmayı hedeflemeyerek okumuş hep. Edebiyata bu kadar vakıf olunca, diğer dallarda da bilgi sahibi olmuş dolayısıyla. Şimdi tüm yeni çıkan tüm kitapları takip edemediğinden yakındığını okudum bir yerden, “yılda 700 kitap yayınlanıyor, hepsini okumaya ne zamanım var, ne imkânım” diyor. Yani hâlâ okuyor…
Romanı okurken Balıkesir'i de dolaşmış kadar olduk
Yazarın son kitabı Erlik, Ötüken Yayınları’ndan çıktı. Yeraltı âleminin efendisi, Altay mitolojisinde Kötülük Tanrısı gibi anlamları taşıyan Erlik, kötü bir cin ya da kötü cinlerin efendisi. Kitabın, bu varlığın insanları ele geçirip, dünyada hâkimiyetini kurmaya çalışması üzerine kurulu olduğu görülse/düşünülse de aslında hiç öyle değil. Siz, Körmeslerle Arkarlar arasında sıkı bir mücadelenin başlamasını beklerken, karışık bir aşk macerasının içinde buluyorsunuz kendinizi.
Şunu peşinen söylemek gerek ki yazarın diğer eserlerinde görülen mükemmel dil hâkimiyeti ve sağlam olay örgüsü bu kitabında geçerli değil. Sürekli aynı tekrarlar… Hele kitabın sonu, tüm kitaba alternatif. ‘Bütün hikâye aslında sadece hikâyeymiş…’ diyesiniz geliyor içinizden. Ama Metin Savaş yaparsa bunda da vardır bir hayır, diyerek mecburen beğeniyoruz.
Tüm bunlara rağmen kitabın ilgi çekici yönleri de mevcut. Bir kere Balıkesirlilerin kesinlikle okuması gerek. Çünkü kitaptaki tüm mekânlar Balıkesir’den seçilmiş. Balkes Pastanesi, Paşa Cami, Balıkesir Hanı, Kanaat Lokantası, Saat Kulesi, Tivoli Kitapçısı… Bu anlatışlar sizi o kadar çok sarıyor ki, bir Balıkesir turu hayal etmeye başlıyorsunuz. Mekân dışında karakter seçimi de gerçeğe paralelmiş. Metin Savaş bir röportajında isimleri doğru olmasa da kitaptaki tüm karakterlerin çevresindeki insanlar olduğunu söylemiş. Yazarın burada neyi amaçladığını bilemiyoruz ama Balıkesir’e bundan daha büyük bir armağan olamaz herhalde…
Zehra Sena Güray okudu