![]() |
Mahmut Toptaş |
Mahmut Toptaş Hoca, Milli Gazete’de “mahalle” ayrımı yapmadan yazdı. Erbakan Hoca’nın ardından yazılanları kastederek “sağlığında neredeydiniz” diye sordu ve Müslümanlara: “Sevdiğiniz kişiye bu muhabbetinizi açıklayın.” Hadis-i şerifini hatırlattı. Ta ki döktüğünüz gözyaşı, timsahınki ile karışmasın. Biz de bu emri esas aldığımız için Erbakan Hoca daha hayattayken “Prof. Dr. Necmeddin Erbakan: Namaz ve Proje Adamı”; “Erbakan Çiçeğinin Aksamı”; “Prof. Dr. Necmeddin Erbakan: Hedefe Kilitlenmiş Adam”; “İkinci Abdülhamit ve 54.Hükümetten Beri Aynı Senaryo”; “Bütün Göller Maya Tutar, Yeter ki Mayalayan Hoca Olsun” yazılarını yazdık. Merhum Erbakan Hocamız da bu yazıları hayattayken okudu. Erbakan Hoca hakkında yazacağımız daha çok yazı var; inşallah onları da yazarız ve yayımlarız. Ama yukarıda adı geçen yazıların önemi ve değeri benim için hep ayrı ve özel olacak.
“Muhterem Başkan!”
Yazıya böyle girişimin özel bir sebebi var. Çünkü aynı hadis-i şerifi esas alan Mehmet Cemal’den (Çiftçigüzeli) ve onun Erbakan Hoca’yı konu alan “Muhterem Başkan” romanından bahsetmek istiyorum. Erbakan Hoca’nın hayat hikayesini, biyografik roman tarzında yazan Mehmet Cemal’in “Muhterem Başkan” eseri, adını yine Erbakan Hoca’nın bir sözünden alıyor. Erbakan Hoca, gerek grubunda gerekse TBMM’de yaptığı konuşmalarında hep bu hitabı kullanırdı. Bu ifade onun sadece hitabetini, nazikliğini değil kendine dönük bir niteliğini de gösterir. Çünkü o gerçekten “muhterem” bir “başkan” idi.
Mehmet Cemal’in eseri roman türünde olsa da yazılanların hiçbiri kurgu değil. Olaylar, şahıslar, konuşmalar ayniyle vaki. Belgesel bir roman dense yeridir Muhterem Başkan’a. Erbakan Ailesine ait bilgilerle girdiğiniz eserde, özel olarak Erbakan Hoca’nın tahsil dönemi, üniversite yılları, Odalar ve Borsalar Birliğindeki mücadelesi, Milli Nizam Partisi’nin kuruluşu, kısa zaman sonra bu partinin kapatılışı ve partisini, düşüncelerini, eylemlerini mahkemede “savunan adam”ın çırpınışlarını gözler önüne seriliyor. MNP’nin amblemindeki parmağı “Tekbir/Allahükber” olarak okuyan mahkeme; daha sonra MSP’nin anahtarında “Besmele” “görecek” ve partiyi kapatacaktır.
Nizamı sağlayacak parti: MNP
MNP, öncelikle adı ile çarpıyor okuyucuyu. Sadece okuyucuyu mu? Siyaset dünyasını, gazetecileri, mahkemeleri ve de partiye gönül verenleri. Milli Nizam… Dikkat edilirse hedef, sonraki yıllarda olduğu gibi İslam’dan türeyen “selamet”; halkın yüzyıldır aradığı “refah” değil bütün sorunların kaynağı sistem, düzen yani nizamdır. Nizam değişmedikçe selamet de mümkün değildir refah da fazilet de.
Anlatırlar ki Milli Nizam Partisi kurulunca, Üstad Necip Fazıl’a partinin programı için gitmişler, o da “Programa ne gerek var, İdeololacya Örgüsü’nü dilekçeye ekleyin, verin” demiş. Bunu tevsik edemedim ama Cumhuriyet dönemi İslamcılığının sembol ismi Mehmet Âkif’le aynı mücadeleyi veren Eşref Edip, MNP’nin kuruluşunda vardı. Başka kimler mi varmış kurucular arasında? Muhterem Başkan bunu şöyle açıklıyor: “Asıl kurucularımız Sultan Fatih hazretleri, Akşemseddin hazretleri, Sultan Yıldırım hazretleri, Sultan Murad, Ulubatlı Hasan, Nizamülmülk, Sultan Yavuz, Orhan Gazi, Alparslan, Melikşah, Kılıç Arslan ve Sultan Hamid hazretleridir."
![]() |
Mehmet Cemal |
Daha ne olsun?
Mehmet Cemal, dönemle ilgili olarak bilmediğimiz birçok detayı da alıyor belgesel romanına. Birinci baskısı 1975’te yapılan romanı Sırdaş Yayınları basmış. Edebîliği tartışılabilir. Çünkü bir vefanın, bir kadirbilirliğin romanı Muhterem Başkan. Üstelik eksik bir roman. Ama önemli olan bunlar değil. Önemli olan kıymeti öldükten sonra bilinen bir adamın hayatta iken de kıymetini bilenlerin olması ve Erbakan Hoca’nın bunu hayattayken görmesi.
Erbakan Hoca’yı da Refik Halit Karay gibi daha hayattayken, öldükten sonra hakkında yazılanları okumuş nadir kişilerden sayabilir miyiz bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Biz Müslümanlar olumsuzlukların üstüne atlarız da müspet bir şey varsa onu takdir etmek için harekete geçmeyiz, sevdiğimizi göstermeyiz, göstermek istemeyiz. Tıpkı Behçet Necatigil’in Sevgilerde şiirinde olduğu gibi:
![]() |
Erbakan Hoca'nın Teknik Üniversite albümündeki resmi |
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
Bundan böyle yaşadıklarımızdan ders alır mıyız bilmiyorum!
Derim ki duygularımızı ifade etmek için değerlerimizin ölmesini beklemeyelim. Müftü Efendi’nin dediği gibi olmasın. Öyle demiş Müftü Efendi, cemaate. “Beni nasıl bilirsiniz?”
“İyi, ahlaklı, takva ehli, merhametli, yardımsever biliriz.” demiş cemaat. Behey adamlar demiş Müftü, bunları duymam için benim musalla taşına mı çıkmam lazım?
Cihan Aktaş’ın “Teşekkürü Hak Ettiniz Bay Yargıç” adında bir hikayesi vardır bilirsiniz. Ben de Mehmet Cemal’e söylüyorum aynı şeyi: “Erbakan Hoca’nın kıymetini hayatta iken bildiğiniz, takdir ettiğiniz ve bunu yazmaktan çekinmediğiniz için teşekkür ederiz Sayın Mehmet Cemal! Teşekkürü hak ettiniz.”
Kâmil Yeşil hatırlattı