Hashim Cabrera, 1954 Sevilla doğumlu bir ressam. 1972 yılından beri sanatın içinde olan bir isim. Halen Kurtuba’ya bağlı bir kasabada yaşayan Hashim Cabrera; resim, plastik sanatlar, edebi ve şiirsel teorik önermeler gibi farklı alanlarda çalışmalar yürüten bir sanatçı. Sanat ile kültürel etkileşimleri buluşturan eserleri var Hashim Cabrera’nın.
Sanatsal olguları, felsefi bağlamlarla ilişkilendiren Cabrera çeşitli seminerler, konferanslar, kurslar vererek sanatsal faaliyetlerine devam ediyor. Hece Yayınları arasından çıkan ve İspanyolcadan çevirisini İbrahim Ayberk’in yaptığı “İslam ve Çağdaş Sanat” adlı kitap Hashim Cabrera’yı yakından tanımamızı sağlamasının yanında sanat ve İslam kavramlarına derinlemesine bir bakış atmamızı da sağlıyor.
Plastik sanatlar karşısında İslami tutumlar
Plastik sanatlar konusunda uzman bir isim Hashim Cabrera. Kitapta bu konuya özel parantez açıyor. Bir ayetle konuya açıklık getiriyor yazar: “Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? Ondan başka bir ilah yoktur.”
Soyut sanatın işlevselliği ile ütopik yaklaşımların sanata kattığı değer göz önüne alındığında bu bir zenginlik olarak görülse de, Müslüman duyarlılığı terk edilmeden yapılmalı sanat. Cabrera’nın dikkat çekmek istediği nokta ve yaklaşımı bu düşünceyi merkeze alıyor. Sanata Kur’an ve Peygamber penceresinden bakmak: “Genellikle İslam sanatında soyut ifade yollarına olan eğilimin, Kur’an-ı Kerim’in hayvan ya da insanı resmetmeyle ilgili yasaklamalarının bir neticesi olduğu iddia edilir. Bu iddia doğru değildir, çünkü Kur’an’ın muhteviyatında böyle bir bölüm yoktur. İslam sanatının birçok örneğinde figüratif tasvirler var olsa da –İran sanatını ya da İspanya’da bulunan Madinatü’z- Zehra saray kentinin fildişi oymalarını hatırlayacak olursak- kural sayılmazlar.”
Sanat ve tevhid konusuna dikkat çekmek istiyor Cabrera. Kişi sanat yapsa da kulluğunun bilincinden uzaklaşmamalı. Sanat eserini oluştururken özellikle plastik sanatlarda yanlış bir algıya kapılmamalı sanatçı. Yaratıcı’nın tezahürünü sanatına yansıtabilir ama bilincini daima diri tutarak. Nedir peki bu bilinç: “Müslüman Allah’ı tek yaratıcı olarak nitelendirir. Öyleyse O’nunla yarışmanın hiçbir manası yoktur. Bu nedenle, İslam sanatında bireysel özerkliği vurgulama manasında örneğin modern Avrupa’da Rönesans’tan beri görüldüğü gibi bir özgünlük uğraşı yoktur.”
Sanatçı, yaratılmışı yeniden yaratmaya çalışmaz
Sanat ancak sınırları belirlenirse kâinatın aynası olabilir. Bütün sanatlar için geçerlidir bu kıstas. Tevhid inancına dikkat çektiği kadar şirke de dikkat çekiyor Cabrera. Yaratıcı’yı incitecek her türlü fırça darbesinden uzak durmalı sanatçı. Sanat ve şirk kavramlarını açıklarken Gazali’yi kaynak gösteriyor Cabrera: “Onlar (Müslümanlar) kalplerine önceden onda olmayan hiçbir şey koymazlar, sadece uykudaki hislerin meşalesini tutuştururlar.”
Sanatçı olmayanın değil olanın kalbine düşen ilhamını sanatında yansıtmalı. Bu konuya şöyle bir açıklık getiriliyor kitapta: “Bir Müslümanın sahip olduğu tek yaratıcının Allah olduğu bilinci, onu canlıları tasvir etmekten uzaklaştırır. Buna rağmen fazlaca tasarımcı bir süreçten bahsedilmeyen somut bir çaba var olabilir. Bu sürecin açıklaması vahiyde, Kur’an-ı Kerim’de mevcuttur. Gazali’nin dediği gibi: ‘Allah’ın (c.c.) zıttı olmadığı için onu kavrayamayız.’ Elimizde sadece yaratılışın içinde yer alan ayetler vardır ve hakikati kavramaya yaklaşmamızı sadece onlar sağlayabilir.”
Endülüs İslam sanatını tanıyalım
Cabrera, sanat-toplum-din ilişkisini kitapta tarihi süreç içerisinde ele alıyor. Yaşanan değişimler, sanatı etkileyen akımlar örneklerle yer alıyor kitapta. Cabrera’nın üzerinde durduğu diğer bir nokta; Endülüs İslam sanatı. Endülüs dönemi ve özellikle Endülüs sanatı üzerine de çalışmalarda bulunan Cabrera, tevrik ve tastir üzerine de özel bir bölüm ayırmış kitapta.
Tevrik; kabartma tezyinat sanatı. Taşlar üzerine kabartma tekniği ile desenlerin yapıldığı bu sanatın tarihi süreci ve önemli örnekleri anlatılıyor yazıda: “Tevrik’in en güzel örneklerinden biri III. Abdurrahman tarafından Kurtuba dağının eteklerinde, Cebel Arus’da yaptırılan Medinetü’z-Zehra saray şehrinin kabartma süslemelerinde görülür.”
Tastir; istifleme. İstifleme (tastir), kelime manası olarak; aynı satırda toplama, hizalama, düz çizgiler geometrisi, doğaüstü bir fikir aracı ve aşkın bir yaşamın dili, hakikat ya da gerçekliğin sözsel ifadesi olarak salt süsleme karakterinden fazlasıdır.
Tevrik ve tastiri bu şekilde açıkladıktan sonra bu iki sanatı İslam bakış açısıyla karşılaştırıyor: “Eğer tevriki her şeyden önce bir yayılma ve büyümeye benzetecek olursak istifleme ise bir daralma ve geri dönüştür. Tevrik yaradılıştan bahsederken istifleme Yaratıcı’nın vasıflarına değinir. Birisi bize görüneni gösterirken diğeri bizi gizemliye yönlendirir.”
Sanatı İslam’la bağdaştırarak sanata İslam’ın gözüyle bakmak imanın bir gereğidir. Hashim Cabrera, Müslüman hassasiyetiyle sanata değer katan ender sanatçılardan olarak çalışmalarına devam ediyor. İslam ve Çağdaş Sanat kitabı, dünya sanat tarihinde özgün duruşuyla kabul görmüş bir çalışma. Hece Yayınları da bu özel çalışmaya gereken değeri vermiş; kuşe bir baskı ile kitabı hazırlayıp görsel ögelerle desteklemiş.
Mustafa Uçurum