Tarihin Meçhul Tanıkları kitabının köşesindeki ‘ bu toprağın yitik yıldızları’ cümlesi insanı derinden etkiliyor. Bu yıldızları hakikat yolundan ayrılmadan parlatalım, onlar fazlasını hak ediyorlar.

İbrahim Refik, Tarihin Meçhul Tanıkları’nda tabiri yerindeyse her kesimden duygu ve düşünce adamına yer vermiş. İbrahim Refik’ in bu kitabı yazma arzusu aslında bir dava meselesi aynı zamanda. Anadolu topraklarında yetişmiş, harmanlanmış, yüksek ruhlu insanların kaybedilmesi, belki de bilerek yok edilmeye çalışılmasına bir dur demek için yapılmış nadide çalışmalardan biri. Kitabın içinde adına dahi aşina olmadığımız mutasavvıf isimler yer alıyor. Kitapta yer alanların tümünün ortak noktaları ‘Allah inancı’. Gel gelelim ki şimdiler de ‘Allah inancından’ ne kadar uzak isek o kadar zeki sayılıyoruz. Kitapta hayatlarıyla bizlere birer yol gösterici olacak kişilerin, öncelikle kendi ‘benlikleriyle’ mücadele ettiklerini, şan peşinde koşmadıklarını, hizmetten başka bir iş yapmadıklarını açıkça görüyoruz.Tarihin Meşhul Tanıkları, İbrahim Refik

Nefes aldıkları müddetçe Allah rızası için çalışmış bu kişiler, birçok ilim irfan sahibi insanlar yetiştirmiş. Bu durumda ilerlemenin yolunu bulmak zor değil, aksine kolay görünüyor. Kendi topraklarımızda yaşamış bu güzellikleri görmezden gelirsek, hangi güzellikte buluşacağız? Yine çok şükür ki ne kadar atılmaya, yırtılmaya çalışılsa da hakikat olan gün yüzüne çıkıyor. Kitapta Şeyh Hamdullah, Mirialem Ahmed Ağa, Mihrimah Sultan, Mehmed Efendi, Müştak Baba, Bezmialem Valide Sultan, Kara Ahmed, Edhem Efendi, İsmail Saib Sencer, Hafız Sami Efendi, Neyzen Mehmed Emin Dede, Hasan Basri Çantay, Hafız Eşref Edib, Yesari Asım Arsoy gibi isimler yer alıyor. Tarihin Meçhul Tanıklarından birkaçının hayatına kitaptan baktığımızda ilginç özellikler ve anlar görüyoruz.

Hattın üstadı

Şeyh Hamdullah, hat sanatı üzerine çalışmalar yapmış, bu alanda usta olan Yakut ve Abdullah-ı Sayrafi’ nin eserleriyle hem hal olmuş ve sonucunda bir tasavvur ortaya çıkarmıştır. 2. Beyazıt onun hat öğrencisidir. Beyazıt padişah olduğunda Şeyh Hamdullah ile yolları ayrılır. Bir gün Şeyh Hamdullah sarayın önünde ona bir şey yazar ve kâğıt padişaha ulaştırılır. Beyazıt hattın hocasından geldiğini hemen anlar ve onu saraya getirttirir. Şeyh Hamdullah, Osmanlı hattında yeni bir devri başlatır. Sanat hayatında 47 Kur’an- ı Kerim yazması, En’ am şerif, Kur’ an cüzleri yazması Şeyh Hamdullah’ ın en dikkat çekici özelliklerinden biri. Büyük bir sanatkâr olan bu zat, asla kibre kapılmamış, Eserlerinin altında kendi ismini dahi yazmamıştır. ‘kendi küçük, günahı büyük Hamdullah’ yazacak kadar nefsinden uzaktır. Kabrinin üzerine isminin yazılmamasını vasiyet etmesine karşın, Hattat Şahin Ağa bu vasiyeti yerine getirmez. Bu şahsın da bir hafta sonra vefat ettiği duyulur.Neyzen Emin Dede

Ses, yanık gönle ulaşıyor

Neyzen Emin Dede, kitabın önemli bir noktasını oluşturuyor. İbrahim Refik, Emin Dede’ yi anlatmaya önce ‘ney ve neyzen’in tanımından başlıyor. Neyin asla gayrimeşru şarkılarda kullanılamayacağını belirtiyor. Kitapta, Neyzen Emin Dede’nin hayatı, hassasiyetleri, eğitimi, ahlakı ve onu tanıyanların dilinden bölümler yer alıyor. Emin Dede’yi dinlemeye gelen bir Macar duydukları karşısında çok etkilenir ve kendisiyle görüşmek ister. Macar asıllı adam müzik hakkında kitap yazacağını ve bu notalara kitabında yer vermek isteğini belirtir. Bu musiki değil, adeta bir mucize diyerek hayranlığını dile getirir. Ömrünün bir kısmını gönüllü olarak ney öğretmekle geçirmesi hizmet adamı olduğunun açık bir göstergesi…

Müthiş hafıza: İsmail Saib Sencer

İsmail Saib Sencer’in müthiş hafızası da kitapta yer alıyor. Prof. Oskar Rescher ( Osman Reşer) hocasının karşısına bir kitapla gelir. Kitabın içerisinde eksik yerler vardır. İsmail Saib Hoca bu boşlukları doldurtur. Osman Reşer, başka bir gün Süleymaniye Kütüphanesi’nde bu eserin aslına rastlar. O eserlerle, İsmail Saib Hocanın yazdırdığını karşılaştır ve gördüğü manzara karşısında hayretler içine düşer çünkü iki metinde noktasına, virgülüne kadar aynıdır. İsmail Saib Sencer’ in buna benzer ve daha fazla özelliği kitapta anlatılmıştır.

Osmanlı Tarihinin son dönemi ve Cumhuriyet Dönemini yaşamış olan Hasan Basri Çantay da Tarihin Meçhul Tanıkları’nda isimleri geçenler arasında. Dünya Savaşı’nın sonlarında gazetelerin sansürlendiği zamanlarda Ses gazetesini çıkarmış. Çıkardığı gazete adı gibi çok ses getirmiş. Yapılan haksızlıkları, hataları dile getirmiş fakat gayri müslimlerden bazıları onu şikâyet etmişlerdir. Bunun üzerinde hakkında tutuklama kararı çıkarılmış ama kendisi kaçmıştır. Kendi topraklarında bu kaçak hal onu çok yıpratmıştır. İzmir’in işgalini duyunca arkadaşlarıyla bir araya gelip, milli mücadele için önemli adımlar atmışlardır. Bunun yanında Hasan Basri’nin İstiklâl Marşı’nın yazılması için Mehmet Âkif’i ikna ettiğini de bu kitaptan öğreniyoruz. Aman yanlış anlaşılmasın Mehmet Âkif yarışma ve ödül olduğu için bu teklifi reddediyor. Tabi sonrasında isteği üzerine yarışma şeklinde yazdırılmıyor.

Bu kitabın izini sürmek lazım

Daha niceleri İbrahim Refik’in Tarihin Meçhul Tanıkları kitabında. Kitapta yer alan insanların hayatı okunmaya ve tatbik etmeye fazlasıyla değer nitelikte. Onlarla tanışmakta geç kaldığınıza çok üzülebilirsiniz. Böylesine insanlar yetişmişken bize onların kıymetini bilmek ve sahip çıkmak düşüyor.

Sevde Kaya okudu haber verdi