Bilenler bilir ki Ebubekir Kurban, Şubat ayında kışa inat çiçeklenip baharda da meyvesini veren bir erik ağacıdır. Minnetsizdir, bağımsızdır. Dost, illa dost diyendir. Hayat üzerine karmaşık tezleri yoktur. Vatanı ve dünyayı kurtarmak için karmakarışık laf yığınlarına başvurmaz, bir cümleyle vatanı kurtarıverir: “Türkiye sevgisi imandandır.” der mesela. “Gesi Bağları’nı sevmeyen Allah’ı sevmeyi bilemez.” der mesela.

Bu sözleri ilk kez işiten biri, bunları tuhaf ve hatta anlamsız bulabilir. Ama ilk anda bulabilir. Üzerine biraz düşünüp kafa yorulduğunda bu sözlerin, hiç de yabana atılmaması gerektiğini anlar. Yani, eğer Türkiyeliyse ve Türkiye’yi seviyorsa anlar!

BURFAŞ ve TYB Bursa Şubesi’nin organize ettikleri Emir Buhari Kültür Merkezi Sohbetleri’ne konuktu 2 Mart Cumartesi gecesi Ebubekir Kurban. Bir anda Türkiye sevgisi hakkında konuşası geldi ve konuştu. Renkli adam Ebubekir Kurban vesselam.

Türkiye’yi neden sevmeli?

Ebubekir Kurban, seyahatin bereketine inanan bir insan. Zatında biraz Evliya Çelebilik olduğu kesin de, ötesini bilenler bilir artık. Yaşadığı şehir olan Ankara’dan ara sıra uzaklaşmanın kendisine iyi geldiğini, bu sayede kendisine ve Ankara’ya dışarıdan bakabildiğini söyleyerek başladı sözlerine. Gündem konusunu o anda belirledi: “Türkiye sevgisi.” Şunları söyledi Kurban: “Gittiğim her yerde hep aynı şeyi anlatıyorum. Türkiye sevgisi imandandır, diyorum. Bunu neden diyorum? Çünkü son zamanlarda insanların Türkiye’yi küçümsediklerini, Türkiye sevgisine dudak büktüklerini gördüm. Bu insanlara karşılık ben de bunu söylüyorum. Bazıları yaşadığı yerin türküsünü sevmiyor. Böyle bir insanın anne babasını sevdiği söylenemez. Çünkü o türküleri yakan, o insanın ana babasıdır. Ana babasının dediğini dinlemeyen, sevmeyen bir insan, ana babasını sevmez. Ana babasını sevmeyen vatanını sevemez, Allah’ı sevemez.”Ebubekir Kurban

Doğduğumuz yer Allah’ın tercihi

Ebubekir Kurban, nerede doğduğumuzun bizim seçimimiz olmadığı için önemsenmeyeceği, ona anlam atfedilmeyeceği düşüncesini de reddediyor şu sözlerle: “İnsanların nerede doğdukları bence önemli. Bu önem, bizim üstün olmamızdan kaynaklanmıyor. Allah’ın bizim için orasını murad etmesinden kaynaklanıyor. Yani Allah bizim için orasını tercih ettiği için orası önemli. Bu bakımdan Türkiye’de doğmak önemlidir ve Türkiye önemli bir ülke olduğu için de insana sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluk ve Allah’ın bu seçimi yüzünden Türkiye sevgisi imandandır diyorum.”

Gavurları sevmem ama…

Kendine özgü üslubuyla sohbetini sürdüren Ebubekir Kurban, önemsediği az sayıda “gavur”dan biri olan Baudrillard’ın, "Hepimiz televizyonların karşısında sanal bir savaş izledik. Savaş bize, televizyonlar üstünden, bütün anlamından soyutlanmış olarak taşınıyordu. Acısı, tozu, dumanı yoktu. İzlenen, eğlencelik bir şeydi Körfez Savaşı." sözünü hatırlatarak, insanın sahici olanın peşinde olması gerektiğini, çünkü yaşadığımız hayatın sahici olduğunu söyledi. Daha sonra Mevlana’nın pergel metaforuyla Türkiye’nin önemini anlattı: “Mevlana’nın pergel metaforu önemlidir. İnsanın bir ayağı yere sağlam basmalıdır ki dünyayı anlayabilsin. Bizim bir ayağımız Bursa’ya, Kırşehir’e, Kayseri’ye basarsa ancak evrenseli yakalayabiliriz. Dünya vatandaşlığı denen şey yurtsuzluk değildir. Evrensel olmak için önce yaşadığımız ülkeli olmalıyız. Evrensellikten yola çıkan birisi Bursa’yı, Mardin’i, Urfa’yı bulamaz ama buralardan yola çıkan biri Bosna Hersek’i, Somali’yi, Suriye’yi bulabilir. Bu yüzden yaşanılan mekân önemlidir. Çünkü orası ayağımızın toprağa bastığı yerdir. Yaşadığımız ülkeyi sevmek bizi Allah’ı sevmeye götürür.”

Her yerde Türkiye konuşuluyor

Türkiye’nin, kâfirlerden kurtarılmış topraklar olmasının önemine değinen Ebubekir Kurban,  her insanın, her toplumun, her devletin kendisine dayanak noktası aradığını, günümüzde birçok toplumun dayanak noktası olarak Türkiye’yi gördüğünü ve bunun da bize ayrıca sorumluluk yüklediğini şu sözlerle aktardı: “Türkiye önemli ve büyük bir ülke. Asya’da, Orta Doğu’da yaşayan insanların bir dayanak noktasına ihtiyacı var. Bu dayanak noktası da Türkiye’dir. Çünkü Türkiye, gavurun tasallutundan kurtarılmıştır ve kendisinden çok şey beklenmektedir. Bizim bu beklentiye cevap vermek gibi bir misyonumuz var. Yurt dışında dost düşman bir sürü ülkeye gidip gezdim. Tüm ülkelerde Türkiye konuşuluyor. Batı dünyası, Türkiye’nin en zayıf halinden bile korkuyor. Sırtını bize dayayanlar için bizim büyümemiz, güçlenmemiz gerekiyor. Batı bunun farkında olduğu için de namlunun ucuna Türkiye’yi yerleştiriyorlar.”

Ebubekir olarak gittim, Ömer olarak döndüm

Türkiye’de yaşayan insanların sahici birer dertleri olduğunu ülkelerin kahvehanelerindeki insanların sohbet konuları üzerinden aktaran Kurban, insanımızın arkadaşının derdiyle hemdert olduğunu, sevilmeye değer olduğunu anlattı. Kanada’da yaşayanların gülümsemeye uzak olduklarını, her şeye hesap-kitap gözüyle baktıklarını gözlemlediğini aktaran Kurban, şunları söyledi: “İnsan her şeyde çıkar aramamalı. Kanada’ya gittim, insanların yüzü gülmüyor. Bu dünyaya eğlenmeye geldik diyorlar ama eğlenmeyi de beceremiyorlar. Her ilişkide bir çıkar arıyorlar ve durmadan birbirlerine yalan söylüyorlar. Kanada’da, insanın biraz da başkalarına öfke duyması gerektiğini fark ettim. O kadar yapay bir hayatları var ki… Tebessüm etmeyi bile bilmiyorlar. Bu yüzden ben Kanada’ya giderken Ebubekir olarak gittim, dönüşte öfkeli bir Ömer’dim.”

Durmadan Türkiye diyorum ama…

Amacın Türkiye sevgisi üzerinden başka bir sevgiye varmak olduğunu şu sözlerle aktardı Kurban: “Durmadan Türkiye diyorum ama aslolanın Türkiye olmadığını biliyorum. Aslolan Allah’ın rızasıdır. Ama Allah’ın rızasını kazanmanın yollarından biri de Türkiye’yi sevip Türkiye’nin büyümesini istemektir.”

Ebubekir Kurban, sohbetinin sonunda kitaplarını imzaladı.

 

Ahmet Serin aktardı