Bir sanatı tüm sorumluluğuyla tek başına sırtlanıp, gençlere aktarmak nasıl güç bir iştir! Usulden taviz vermeden, heveslisini küstürmeden, ustasına laf getirmeden sanatını gelecek nesillere aktarmak… Mustafa Düzgünman bu işin hakkını veren ustalarımızdan biriydi. Hezarfen Necmeddin Okyay Efendi’den öğrendiği ebru sanatını, yılmadan ve kadim ebru geleneğine halel getirmeden talebelerine, başta Fuat Başar ve Alpaslan Babaoğlu olmak üzere, öğretti.Mustafa Düzgünman

Ebruya adanan bir ömür

Merhum Ahmed Yüksel Özemre’nin Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı isimli kitabını birçoğumuz okumuşuzdur. İşte o “mektep” dükkânın sahibi iki kardeşten biriydi Mustafa Düzgünman. Bir attar dükkânında en fazla ne yapılabilir ki? Şimdiki attarlar ne cevap verir bilemiyorum, fakat Düzgünman ebru yaptı, cilt yaptı, 19 ilahi ve 1 şarkı besteledi, tespih ve levha biriktirdi, İstanbul ile Bursa camilerinin fotoğraflarını arşivledi, sohbet etti ama en çok da “adam” ve “sanatçı” yetiştirdi.

En büyük sanat adam olma sanatıdır

Mustafa Düzgünman’ın yıllarca dizinin dibinden ayrılmayan Fuat Başar bir sohbetinde hocasının şu sözünü şöylemişti; “Evladım, sanatların çoğu zor. En zor sanat ise adam olma sanatıdır. Onu başarmak lâzım, sonra gerisi gelir.” Mustafa Düzgünman ebru ve cilt sanatçılığının, fotoğrafçılığının ve hatipliğinin yanı sıra “adamlığı”nı da öğretti talebelerine. O küçük attar dükkânında devrin hevesli gençlerine gelenekli sanatlarımızı ve âdabı öğreten Düzgünman, 1953’ten 1979’a kadar tam 26 yıl feyz aldığı Aziz Mahmud Hüdai Efendi’nin türbedarlığını yaptı. “Ey Türbedâr, fakîrâne karaladın hayli laf/ Hiç kıymeti yoktur ammâ aşk söyletti bir tuhaf” diyen bir aşk adamıydı Düzgünman.

Mustafa DüzgünmanÂşıklara vefâ gönlümüzün borcudur

Ömrünü fîsebîlillah İslam’a ve gelenekli sanatlarımıza adayan Düzgünman, 12 Eylül 1990 tarihinde göçtü. Arkasında, görünürde binlerce fotoğraf, harikulade ebru örnekleri ve levha koleksiyonu bırakan Düzgünman, esasında yetiştirdiği talebelerini de bıraktı. Günümüzde bu vesileyle devam ediyor bu sanatlar ve kıyamete kadar gidecektir inşallah.

Her 12 Eylül geldiğinde görsel ve yazılı medyada tarihimizi kirleten ucubeler hakkında ağız dolusu laflar söylenirken, programlar yapılırken, Allah’ın “El Mübdi” isminin tecelli ettiği Düzgünman ve nice düzgün adam es geçiliyor ne yazık ki. Hatırlayan sadece birkaç talebesi, akrabaları, ahbabları ve vefâlı insanlar. Yine de tek isteğimiz Düzgünmanlar başımızdan eksik olmasın. Mekânı cennet olsun.

Hamza Aslan yazdı