Bin yıldan uzun bir süre önce, öğrenmenin ve bilgeliğin merkezi olarak kabul edilen Irak'ın başkenti Bağdat'ta bilimsel çalışmalarıyla ünlü İbn-i Heysem adında bir bilgin yaşardı. O dönemde İslamiyet Altın Çağı'nı yaşıyor, Müslüman bilim insanları bilim, matematik, astronomi ve daha birçok alanda heyecan verici keşiflere imza atıyordu. Genç Heysem, yaşadığı kentte hüküm süren bu heyecana kendini fazlasıyla kaptırmıştı. O kadar kibirliydi ki, sürekli yetenekleriyle böbürlenip duruyordu. Derken bir gün ünü Irak'ın sınırlarını aşarak Mısır'a kadar gitti.
Heysem'in yeteneklerini duyan Mısır halifesi El-Hâkim onu derhâl huzuruna çağırdı. Heysem'in şansına halifenin lakabı "Deli Halife" idi. Deli Halife, Heysem'in böbürlenmelerini işitmiş ve en çok da yüzyıllar boyunca kimsenin yapmayı başaramadığını yapabileceği iddiası dikkatini çekmişti: Heysem, Nil Nehri'nin azgın sularının taşmasını önleyebileceğini iddia ediyordu. Halife, Heysem'den bu iddiasını kanıtlamasını istedi. Heysem ise Halife'nin isteğini reddederse öldürülmekten korkuyordu çünkü El-Hâkim, kafasına estiği gibi kelle almasıyla meşhurdu. Ona boşuna "Deli Halife" demiyorlardı!
Aylarca süren araştırmaların, ardı ardına başarısızlıkla sonuçlanan deneylerin, düş kırıklığının ve öfkenin ardından Heysem, kendisine verilen bu görevi başarıyla yerine getiremeyeceğini kabullendi. Nil Nehri'nin taşkınlarını durduramayacağı gibi tarihe de beceriksizliğiyle adını yazdıracaktı. Başarısızlığının bedelini canıyla ödeyeceğinin farkında olan Heysem, Halife'nin karşısına yeniden çıktığında aklını yitirmiş gibi davrandı çünkü İslam hukukunda akıl sağlığı yerinde olmayanlara ölüm cezası verilemeyeceğini biliyordu. Planı işe yaramıştı. El-Hâkim onu ev hapsiyle cezalandırdı. Söylentilere göre Heysem tam on yıl boyunca evden dışarı adımını atmadı. Eve hapsolduğu süre boyunca Heysem, gerçeklik arayışını hız kesmeden sürdürerek optik bilim ve ışık üzerine yaptığı eski çalışmalarına geri döndü. Bu kez vaktini daha iyi değerlendirecek ve bilim camiasındaki kötü şöhretini herkese unutturacaktı.
Bir efsaneye göre Heysem, bir gün karanlık odasında otururken dışarıdan gelen bir ışık huzmesinin duvardaki iğne deliği kadar küçük bir delikten geçerek karşısındaki duvara vurduğunu görmüş ve ışık huzmesinin aydınlattığı yerde dışarıdaki dünyanın tepetaklak bir gölgesi belirmiş. Bunun üzerine Heysem, ışık huzmesinde beliren gölgeyi kontrollü bir deneye dönüştürebilmek için bir adet kutu, bir parça kâğıt ve kutuda delik açabilmek için küçük bir iğne bulmuş ve kendine bir iğne deliği kamerası yapmış. Kamerasıyla çeşitli gözlemler yapmış ve bu gözlemlerinin sonuçlarını not almış.
Böylece ışığın gözden dışarı değil içeri doğru yol aldığı ve düz bir çizgi hâlinde ilerlediği teorisini kanıtlamayı başarmış. O zamanlar ışığın insan gözünden çıktığına ya da göze bilinmeyen bir elementin girmesiyle görülebildiğine inanılıyormuş.
Bu esnada Heysem'in şansına Deli Halife, bir gün birdenbire ortadan kaybolmuş ve Heysem nihayet serbest kalmış. Özgür bir bilim insanı olarak her geçen gün daha da sıkı çalışmış ve dönemin en başarılı bilim insanlarından biri olmuş. Deneyler yapmış, teorilerini kanıtlamış ve kitaplarda okuduğu sözde "bilimi" körü körüne takip etmeyi reddetmiş. Odasının duvarlarına vuran güneş ışığını seyrederken yaptığı bir keşifle ufuk çizgisinin alacakaranlıkta neden gül rengine büründüğü, yıldızların neden gündüz değil de gece ortaya çıktığı gibi daha önce pek çok bilim insanının kafasını kurcalayan sorulara yanıt bulmuş. Hatta bu keşfi dünya atmosferinin derinliklerinin incelenmesinden, dünyanın ilk kamerasının icat edilmesine varana dek yüzyıllar boyunca yapılan çeşitli bilimsel çalışmaların fitilini ateşlemiş.
El Heysem'in kendisinden yüzlerce yıl sonra dünyaya gelen "Yerçekiminin Babası" Isaac Newton, Alman astronomi dehası Johannes Kepler ve İngiltere'nin ilk "gerçek" bilim insanı Roger Bacon gibi günümüzde büyük bir saygıyla andığımız bilim insanlarına ilham verdiği söylenir.
İlginç Bilgi:
El-Heysem'in adı bazı kaynaklarda Alhazen olarak çevrilmiş olup, El-Heysem'in çalışmalarını onurlandırmak adına ayda bir kratere ve galaksimizde dolaşan bir asteroide Alhazen adı verilmiştir. Bir dahaki sefere teleskopla gökyüzüne baktığınızda bakalım 59239 numaralı Alhazen asteroidini görebilecek misiniz?
Kaynak: Dünyayı Değiştiren Sıra Dışı Müslümanlar