Ülke topraklarının büyük bölümü işgal altındayken filizlenmeye başladı Türkiye Cumhuriyeti. Mondros Ateşkes Anlaşması'nın ardından ordu terhis edildi ve yeni bir ordu kurma çabası başladı. Halkı işgal güçlerine karşı direnişe çağıran gazeteler yayınlandı, camilerde vaazlar verildi. Bütün bu mücadelelerin en önemlilerinden biri de kendi varoluşunu anlatan marşıydı.
Halkın moralini yükseltecek marş teklifi, ilk olarak 7 Kasım 1920'de ilan edildi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın verdiği ilanla İstiklal Marşı yarışması açıldı ve bu marş için 500 lira para ödülü kondu. Yarışmaya katılan 724 şiir istenilen nitelikte değildi.
Uzun bir aradan sonra Türkiye'ye gelen Mehmet Akif Ersoy da ülkenin içinde bulunduğu zor şartların sancısıyla kıvranmaktaydı. Fakat para ödüllü bir şiir yarışmasına katılmak Mehmet Akif'in mizacına göre değildi. Arkadaşları tarafından ödülün bağışlanması şartıyla yarışmaya katılması için ikna edildi milli şair.
İstiklal Marşı'nın ilk sözleri Ankara'da, mum ışığında Taceddin Dergâhı’nın duvarlarına kazındı. Her kelimesine yüzlerce vatan evladının canını feda ettiği özgürlük marşı Mehmet Akif'in kalemiyle en güzel ifadesini buldu.
1 Mart 1921'de Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Mehmet Akif'in şiirini ilk kez okudu. Bu tarihi günde mecliste tarifsiz bir heyecan yaşandı. Marşın okunması şiddetli alkışlarla defalarca kesildi. 12 Mart 1921'e gelindiğinde ise TBMM tarafından İstiklal Marşı'nı Türkiye Cumhuriyeti'nin milli marşı olarak kabul etti.
Hamza Türkyıldız yazdı