Osmanlı'da kağıdın tarihine ışık tutan müze (video)

İbrahim Müteferrika Osmanlı Devletinde basımevi kurup, Türkçe kitap yayımlayan ilk kişi. 1727 yılında Osmanlı topraklarına Darü't-Tıbâati'l Amire adlı ilk matbaayı kurdu. Çeviri kitaplarıyla kültür hayatını canlandıran bir dil bilimci olarak hafızalardaki yerini aldı.

Osmanlı'da kağıdın tarihine ışık tutan müze (video)

Osmanlı Devleti sınırlarındaki ilk Türk matbaasını kuran bir yayımcı, çeviri kitaplarıyla kültür hayatını ihya eden bir dil bilimci İbrahim Müteferrika. Macar asıllı matbaacı, 1670 yılında, bugün Romanya topraklarında yer alan Erdel Prensliği'nde dünyaya geldi. İbrahim adını Osmanlı tebaasına katılıp Müslüman olduktan sonra, Müteferrika lakabını ise saraydaki görevinden dolayı aldı.

İbrahim Müteferrika, Uniterian mezhebine bağlı ilahiyat kolejinde eğitim gördükten sonra papaz olarak vaizlik yapmaya başladı. Katolikliğe muhalif olarak var olmaya çalışan diğer Hristiyan mezheplerin yasaklanan kitapları ile karşılaşması ve Müslüman Türklerin tezlerini duyması onu İslamiyet'e yaklaştırdı.

1710 yılında kaleme aldığı Risale-i İslamiyye adlı eserinde, Tevrat, Zebur ve İncil'in yasakalanan parçalarını gizlice okuduğu ve Peygamber Efendimiz'in müjdelendiğini görmesi üzerine İslamiyet'i seçtiğini yazdı. Müslüman olduktan sonra İstanbul'a gelerek Osmanlı Devleti tebasına yöneldi.

Sahip olduğu dil bilgisine, İslami bilimleri de ekledi. Kısa sürede Sadrazam İbrahim Paşa'nın dikkatini çekti ve Osmanlı sarayında görev aldı. 1716'da müteferrikalık görevine getirildi. Ardından Osmanlı devletine sığınan Macar prensi Ferenc Rakozci'nin mihmandarlığını yaptı. Sarayda Divan-ı Hümayun katibliğine kadar yükseldi.

Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin oğlu Said Efendi'nin de desteğini alarak 1727 yılında Osmanlı topraklarına Darü't-Tıbâati'l Amire adlı ilk matbaayı kurdu. İbrahim Müteferrika'nın İstanbul'daki evinin alt katında faaliyete geçen matbaanın 1729'da ilk basılan kitabı Vankulu Lügatı oldu.

Matbaada 17 taş baskı kitabın yanı sıra harita da neşredildi. Hayatı boyunca matbaacılık faaliyetlerine devam eden İbrahim Mütefferika 1745'de İstanbul'da vefat etti.

Bu müze Osmanlı'da kağıdın tarihine ışık tutuyor

İbrahim Müteferrika'nın adı bugün bir müzede yaşıyor. Osmanlı Devleti döneminde matbaacılığın merkezi olan Yalova'da kurulan bir müze: İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi. Bugün kağıt üretim atölyesi olarak hizmet veren müze yüzyıllara meydan okuyan belge arşivine de sahip.

Geleneksel usüllerle üretilen fligramlı kağıtlar, Müteferrika matbaasından çıkan ilk taş baskı kitaplar ve Türk kültür hazinesine ait arşiv belgelerin hepsi Osmanlı Devleti döneminde matbaacılığın merkezi olan Yalova'da kurulan İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi'nde muhafaza ediliyor.

Müze, 1745'te İbrahim Müteferrika'nın 'Yalakabad' adıyla kurduğu kâğıthanenin anısına, 2013 yılında açıldı. Projesi mimar Emre Arolat tarafından çizilen ve tasarım ödülü alan İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi, 120 yıl aradan sonra kağıt üretim serüvenini devraldı. Müzede halen budanan ağaç dalları, eskimiş elbise lifleri ve plikler kullanılarak farklı renklerde ve farklı boyutlarda geleneksel yöntemlerle kağıtlar üretiliyor.

Müzenin müdürü Aytekin Vural, İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi'ndeki çalışmalarıyla ilgili şu şekilde konuştu: "En önemli olan gelenekseli yakalamaktı bizde. Kağıdı beyazlatırken bile kimyasal kullanmıyoruz. Geleneksel yolu takip ediyoruz. Belki haftalar sürüyor, kaya kireci ile haşlayıp gölgelerde kurutuyoruz. Osmanlının el yazmalarından aldığımız bilgilerden yararlanıyoruz. Soğan kabuğundna tutup nar kabuklarıyla haşlamaya, yine üstünü parlatmamak için kimyasal kulanmamaya dikkat edıyoruz.”

İçerisinde kurulan kağıt üretim atölyesinde ziyaretçiler, kendi kağıdını üretme imkanı buluyor. Müze aynı zamanda İslam kültürüne ait ebru, kat'ı ve hat sanatlarının nakış nakış işlendiği kağıtların yerli üretim olmasını sağladığı için ayrı bir önem taşıyor.

Zengin bir belge kütüphanesine sahip müzede, kağıdın tarihsel sürecinin yanı sıra kağıdın doğuşundan önce varlığını sürdüren papirüs, parşömen ya da kil tablet gibi yazı yüzeylerine ait belgeler de bulunuyor. Sergilenenler arasında 1798'de Avrupa'da ilk kâğıt üreten makinanın maketi, yazı takımları, eski diplomalar ve orjinal taş baskı kitaplar dikkat çekiyor.

İbrahim Müteferrika Müzesi, Müteferrika matbaasından çıkan eserlerden oluşan dünyanın en pahalı koleksiyonlarından birine sahip. İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi, kağıt üretim atölyesi ve yüzyıllara meydan okuyan belge arşiviyle Osmanlı yayın kültürüne ışık tutuyor.

Osmanlı'da yerli kağıt üretimi

Yazı ile sözü buluşturan bir zenaat, kağıt üretimi. İcad edildiği günden itibaren kendisinden önce kullanılan yazı yüzeylerinin kaderini değiştirdi. Birbirinden farklı kültürde duyguların, düşüncelerin yansıtıldığı fikir ve sanat eserleirnin taşıyıcısı oldu. İslam dünyasında 5. yüzyılda başlayan bu zenaatin, Orta Asya'da da bilindiği düşünülüyor.

Kağıt kelimesinin Orta Asya Türk dillerinde ağaç kabuğu anlamına gelen kagat, kagaz, kagas, kağaz gibi sözcüklerinden türediği yazılı kaynaklarda yer alıyor. Geleneksel kağıt üretimi Osmanlı devleti döneminde yüzyıllarca usta eller tarafından yürütüldü. Yalova'ya bağlı Elmalık köyünde açılan kağıthane, Osmanlı'da yerli kağıt üretiminin de başlangıcı oldu.

Bugünse geleneksel yöntemlerle kağıdın üretildiği, Yalakabad Kağıthanesinin yerini, İbrahim Müteferrika Müzesi bünyesinde açılan atölye aldı. Kağıdın sanat eserine dönüştüğü İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi yerli kağıt üretimi için en büyük kaynak.

Kağıt üretim serüveni, dibekte dövülme işleminin ardından kağıdın pürüzsüz hale getirilerek parlatılığı aher ve mühre işlemiyle son buluyor. Böylece farklı boyut ve renklerde kuşe kağıtlar elde ediliyor. Yılda 100 binin üzerinde ziyaretçi alan İbrahim Müteferrika Müzesi'nde hizmet veren kağıt atölyesi, misafirlerine kendi kağıtlarını üretme imkanı da sunuyor. Atölye, yüzyılları aşarak bugüne ulaşan geleneksel kağıt üretimini, Türkiye genelinde de yayarak gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.

Matbaa neden geç geldi bu topraklara?

El yazısıyla eser çoğaltma tekniği Osmanlı Devleti döneminde 18. yüzyıla kadar varlığını sürdürdü. Matbaanın gelişimiyle hattatların kaleme aldığı eserler, taş baskıda hayat buldu. Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul'da azınlıkların herhangi bir kısıtlama olmadan matbaa işlettiği bilinse de, 1727 yılında çıkan fermanla bu kurum resmiyet kazandı.

Nadir eser uzmanı Hüseyin Türkmen Bey, Osmanlı'daki kitap üretimi teknikleriyle ilgili şu ifadeleri kullandı: “Avrupa'da 1400'lü yıllarda başlayan matbaa geleneği İstanbul ve Osmanlı'da 1728'de bilfiil kuruluyor. 1729'da ilk kitabımız İbrahim Müteferrika tarafından basılıyor. Takriben 250 yıllık bir gecikme olmuş kabul ediliyor. Ama incelediğimizde şu ortaya çıkıyor ki, sosyal bir ihtiyaç olduğunu düşünürsek buna bir ihtiyaç yoktu. En büyük sebebin dini tutum olduğunu söylüyorlar. Halbuki matbaanın kurulmesı için veren fetva verilmişti.”

Bazı kaynaklar 18. yüzyılda sayıları yüzbinleri bulan hattatların varlığının Osmanlı döneminde matbaaya duyulan ihtiyacı giderdiğini kaydediyor. Ancak Osmanlı'da matbaanın gelişim serüveni tartışma konusu olarak varlığını sürdürüyor.

Matbaanın ilk yıllarda rağbet görmemesinin ve geç gelmesinin sebebi hakkında ise Hüseyin Bey şu ifadeleri kullandı: “Bu gecikmenin nedeni matbaacılığın Avrupa'da da Osmanlı'da da çok fazla gelişmemiş olması. O şartlarda yazma geleneğiyle kitap üretmek çok daha seri ve ucuzdu. Mesela Vankulu Lugatı basıldığında çok okunan bir kitap, çünkü sözlük medreselerde hemen herkesin okuduğu başucu eser. O gün için çok fahiş bir fiyata satılıyor. Ama bu kitabın el yazması İstanbul'da sahaflarda o dönemde çok daha ucuza temin ediliyordu.”

Matbaacılık, Osmanlı devletinde 19. yüzyılda Tanzimat'la beraber büyük ilgi uyandırmaya başladı. Kağıt fabrikalarının kurulması süreci etkiledi. İstanbul kağıt fabrikasının kurulması, ithalat-ihracat dengesi ve bunların neticesinde kağıdın ucuzlaması ve matbaa yöntemlerinin daha seri uygulanır hale gelmesi ile matbaacılık önem kazandı. O dönem Abdülhamid Han'ın politikaları ile bir kültürel devrim gerçekleşti.

 

Ayşe Sonuşen haber verdi

YORUM EKLE