Farklı ülkelerin mizah kültürleri (video)

Ülkelerin kültür zenginliklerinden biri olan mizah, modern dünyada dilden basılı yayına taşınma imkanı buldu. Mizahın bu yeni alanında çeşitli türleri de oluştu. Çizgile bürünen mizah, karikatürle kendini ifade etti. Karikatür, çizgi roman ve diğer türlerde eserlerle farklı ülkelerin mizah kültürünü araştırdık.

Farklı ülkelerin mizah kültürleri (video)

Yunanistan'da mizah

Siyasi karikatürlerin her dönem ilgi gördüğü Yunanistan'da çizgi roman alanında çeviri eserler revaçtaydı. Ancak günümüzde Yunan çizerlerin sayısında artış gözlemleniyor. Bir çizgi roman kütüphanesine sahip olan Yunanistan'da, bu yayınlar eğitim alanında da kullanılıyor. Ancak ülkenin mizah dergisi kültürü zayıf.

Sanatın birçok alanında önemli bir yere sahip olan Yunanistan, çizgi roman ve karikatür açısından ise zayıf kalıyor. Ülkede herhangi bir mizah dergisi bulunmuyor. Kısıtlı sayıda çıkan çizgi romanlar ise yaygın değil. Atina'da bulunan ülkenin tek çizgi roman kütüphanesinde bulunan eserlerin birçoğu yurt dışı kaynaklı çeviri eserler.

Çizgi Roman Müzesi Müdiresi Lida Çeney, müze ve Yunanistan'ın mizah kültürüyle alakalı şu şekilde konuştu: “Yunanistan'ın çizgi roman ile ilişkisi biraz tuhaf, çünkü hiç bir zaman kültürümüzde buna yer yoktu. Daha çok siyasi karikatürlere sahibiz. Çok sayıda karikatüristimiz var ama çizgi roman yazarımız ve çizerimiz yok. Yunanistan çizgi romanla Mickey Mouse gibi Disney kahramanlarından sonra tanıştı. Sonrasında ise Asteriks, Red Kid ve Ten Ten çok moda oldu. Şimdilerde ise hem çizgi roman üretiminde hem de okuyucuların ilgisinde hatırı sayılır bir değişim gözleniyor. Yurt dışı için çalışan bir çok Yunan çizer de var. Okullarda da çizgi romanlar artık yavaş yavaş bir eğitim aracı olarak kullanılmaya başlıyor. Bu da Yunanistan'ın bu konuda ilerleme kaydetmeye başladığını gösteriyor.”

Lida Çeney, çizgi romanda düşük performans gösteren Yunanistan'ın mizah dergisi kültüründe hiç varlık gösterememesine ilişikin olarak şu şekilde konuştu: “Eleftherotipia gazetesinin verdiği bir mizah eki vardı. O kapandıktan sonra herhangi bir mizah dergisi kalmadı piyasada. Ekonomik kriz bu piyasayı da etkiledi. Şimdi bazı gazeteler bir kaç sayfalarını bazen karikatürlere ayırmaya çalışıyorlar. Ama tabii ki yeterli değil. Karikatürler ülkemizde daha çok internet üzerinden yayılıyor.”

Yunanistan'ın ismi en çok duyulan çizeri Arkas. Dünyaca ünlü bu çizerin kim olduğu ise hiç bilinmiyor. Arkas takma adını kullanan çizer, gerçek kimliğini hep gizli tutuyor. Eserleri on farklı dile çevrilen Arkas'ın onlarca kitabı bulunuyor. Ancak hayranları Arkas'ı sadece eserleri aracılığı ile tanıyor.

Arnavutluk'ta mizah

Farklı halkların bir arada yaşadığı Balkan coğrafyasında en gelişen mizah türlerinden biri de fıkra. Bir Balkan ülkesi olan Arnavutluk'ta da fıkra kültürü, yazılı mizah eserlerinden çok daha yaygın. Ülkenin en ünlü karikatüristlerinden olan Buyar Kapeciu bunun sebebini, yarım asır Arnavutluk’ta egemen olan komünist rejime bağlıyor. “O dönemlerde eleştiri yapamazdınız, imkansızdı.” diye de ekliyor.

Bugün ülkede çok sayıda karikatür dergisi yayınlanmıyorsa da günlük gazetelerin baş sayfalarında eleştirel karikatürlere rastlamak mümkün. 60 yıllık meslek hayatında farklı rejimlere şahitlik eden Buyar Kapeciu da şimdi siyasi bir gazetede çiziyor. Bu dönemde komik bir şeyler bulmanın kolay olduğunu söyleyen sanatçı, "Bazı siyasiler kendilerini karikatürlerimde görmedikleri zaman üzülüyorlar, çünkü karikatür aslında güncel olma ve öne çıkma durumudur’’ diyor.

Kapeciu, karikatür ve çalışmalarıyla alakalı şu sözleri söyledi: “Biz bir yanlış gördüğümüz zaman onu karikatürize ederiz. Bizim işimiz bu. Eskiden siyasiler bizi tehdit ederlerdi. Ama şimdi durum değişti. Çünkü karikatürü olan kişi değerlidir, bu yüzden karikatüre değer görünür. Ama yanlışları da vardır. Biz de o yanlışları gösteririz. Karikatüristlerin bir sözü vardır; ‘Bir karikatür, bir politikacı için tehlikelidir. Ama daha tehlikeli olanı, o kişinin karikatürünün olmamasıdır.’’

Yıllarını bu işe veren karikatürist, başkent Tiran’daki ofisinde çalışmalarını sürdürüyor. Gelişen teknolojiye rağmen halen elle çizmeyi tercih ediyor. Çizdiklerini bilgisayar ortamına aktarılıp boyanıyor ve yazı ekleniyor. “Kendimi bildim bileli çiziyorum” diyen Arnavut karikatürist Kapeciu, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Karikatüre yönelişim ilkokul yıllarına uzanıyor. En fazla çizmeyi sevdiğim siyasi kişiliklerden biri başbakanımız Edi Rama. Geçen yıllarda düzenlenen bir karikatür sergisine geldiğinde karikatürlerime atfen esprili bir dille, 'Ben bu kadar renkli ve çirkin mi giyiniyorum’' dedi. Bence bu da mizahın bir parçasıdır.”

Geçen aylarda 'U Dönüşü’ adlı bir kitabı yayımlanan Buyar Kapeciu'nun 'İki Kere Mat', 'Hem Şöyle Hem Böyle’ ve ‘Keman İçin Az Kullanılmış Tel’ adlı kitapları da mevcut. Dünyanın farklı ülkelerinde sergiler açan Kapeciu çocuklar için çizgi film çalışmalarıyla da biliniyor.

Rusya'da mizah

Rus tarihi boyunca mizah, baskılara direnerek varlık mücadelesini sürdürdü. Avrupa'dan gelen karikatür sanatıysa, Ekim Devrimi'yle birlikte farklı bir boyuta geçti. Ülkede karikatür denince akla ilk gelenler, Ekim Devrimi'nin ardından 1922'de kurulan Krokodil dergisi ve Komünist Parti'nin halkın giderek ilgisini çeken karikatür sanatını kontrol altında geliştirebilmek için 1936'de kurdurduğu Soyuz Multfilm.

60'larla birlikte karikatürde yaşanan patlama sürecinde ise ünlü Çeburaşka figürü ortaya çıktı. Ünü bütün dünyaya yayılan bu sevimli kahraman, 1980'de Moskova'da yapılan olimpiyatların da simgesi oldu. Bugünse Rusya'da karikatür gazete sayfalarına hapsolmuş durumda. Krokodil'in bir zamanlar bir milyona yakın sattığı ülkede mizah konusunda tam bir sessizlik hakim. Buna bağlı olarak da karikatüristler sadece sokakta çalışarak hayatlarını idame ettirebiliyor.

Karikatürist Vasili Potapov, bugünkü durumla alakalı şu şekilde konuştu: “Sovyetler'i baskılar ve mizaha dönük yaklaşımı açısından eleştirmek mümkün. Fakat teknik olarak karikatürle ilgili konuşmamız gerekecek olursa o dönemin seviyesini tekrar yakalamamız zor. Hem eğitim, hem de imkanlar bugünle kıyaslanamayacak kadar ilerlemişti. Tabi insanların bakış açısı da önemli rol oynadı bunda. Eskiden insanlar iktidarla alay edilmesinden hoşlanırdı. Bunu sadece bir hükümet idaresi gibi değil de daha geniş düşünün. Yani okulda, orduda, ailede iktidar kimde ise onu hedefe koymak insanları güldürürdü. Oysa şimdi insanlar güleceklerse de kendilerine gülmeyi tercih ediyor. Burada çalışmak benim için iyi. İnsanlarla iç içeyim, bir mizahçı başka ne ister?"

Rus karikatürü için o eski ihtişamlı günlere geri dönüş ihtimali çok zayıf. Yeni nesil de karikatüre karşı ilgisiz. Dünya sinemasına damga vuran animasyon örnekleri mizahçılar ve karikatüristler için yeni bir yol gibi görünüyor. Vasili Potapov, animasyon usûlünün yakında elle çizimi tarihe gömeceğini söylerken, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ben animasyon dünyasına uyum sağlayamadım. Elle çizimi tarihe gömecek yakında bu usûl. Belki daha hızlı, daha renkli, fakat giderek duygusunu her geçen gün daha fazla kaybediyor. Bize bu topraklarda mizahla ilgili avantaj sağlayan, her türden insanın bol olması. Şurası çok açık ki Batı mizahı Rusya'da pek prim yapmıyor. Amerikan mizahında konu bilindik, seyirci ve gülme efektleri hazır. Bir izleyici olarak bana ne ihtiyaçları var ki? Bana bu ısmarlama alkış ya da kahkaha zevk vermiyor, espri ne kadar güçlü olursa olsun."

Türkiye'de mizah

Türkiye'de tiyatro, piyes, orta oyunu gibi sahne sanatlarındaki dallar, süreç içinde Batı'daki benzerlerinden farklı bir şekilde gelişti. Batı'da dram örnekleri ağırlık kazanırken, Türkiye’de verilen eserlerde mizah kendisini gösterir biçimde ağırlık kazandı.

İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Rıdvan Şentürk, Türkiye'deki mizah anlayışı ve tarihi ile ilgili şunları söyledi: "Mizah gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken çok derinlikli birşeydir. Drama kadar, trajedi kadar düşündürücüdür. İnsanın dünyada ne şekilde, hangi şartlarda var olduğunu anlamlandırmada bize yeni perspektifler sunar, yeni bir dünya görüşü sunar. Trajediden çok daha fazla metafizik ilişkileri vardır; varlıkla, zamanla, mekanla."

Yaklaşık beş asırlık orta oyun geleneği trajediden daha çok komediye yönelirken bu türde de çok sayıda eser verildi. Özellikle Tanzimat döneminde Türk mizahının çehresi geniş bir çerçeve kazandı. Modern tiyatroda ise komedi, Teodor Kasap ve Direktör Ali Bey’in Fransız edebiyatının etkisiyle yazdıkları eserlerler ile gelişti. Bu tiyatro eserlerini Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”, Ziya Paşa’nın “Zafername Şerh”i, Namık Kemal’in imzasız fıkra ve yergileri izledi. 2. Meşrutiyet’le birlikte Türk mizah edebiyatı büyük gelişme gösterdi.

Baha Tevfik, Peyami Safa, Ömer Seyfettin, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon gibi birçok yazar da mizah türünde yazılar kaleme aldı. Sinemanın Türkiye'ye gelişiyle birlikte komedi türü beyazperdeye de yansıdı. Çok partili dönemde mizah kapsam ve konu bakımından büyük zenginlik kazandı. Hicvin ilk figürleri olan Hacivat – Karagöz’den günümüze gelinceye kadar komedi Türkiye’de gördüğü ilgiyle yaşama fırsatı buldu.

Türk insanının komediye bakışıyla alakalı Rıdvan Şentürk şu şekilde konuştu: "Bizdeki komedi, basitlik, sadece eğlenceye yarayan, güldürmeye yarayan, düşündürmeye yaramayan, toplumsal ilişkilerde yapıcı özellikleri olmayan, daha çok tahrip edici bir anlatım türüymüş gibi bir yargı var. Böyle basitçe bir yaklaşım var. Bu kesinlikle doğru değil, dram ne kadar yapıcı olabiliyorsa komedi bir o kadar daha, belki daha da fazla yapıcı olabilir. Hacivat ve Karagöz oyunlarını, orta oyunlarını düşünün. Bize orada nasıl çok kültürlü, çok kimlikli, etnik aidiyetin küçümsenmediği, hiçbir şekilde önemsenmediği, daha çok birlikteliğin, birlikte olmanın, toplumun bütününün önem kazandığı çok renkli bir dünya sunulduğunu görebiliriz."



Barış Mutlu, Gencer Tatar ve Derya Özcan haber verdi

YORUM EKLE