Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun bir projesi olarak 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'de Dünya Ruh Sağlığı Günü, ruh hastalıklarının toplumda farkındalığını ve anlaşılırlığını artırmak amacıyla kutlanmaktadır. Biz de bu amaç doğrultusunda toplumun genelini etkisi altına almış, özellikle yetişme çağındaki genç nesil ve çocuklarda etkilerinin gözle görülür bir hal aldığı bilgisayar oyunları ve internet bağımlılığına dikkat çekmek için konuyu mercek altına alıyoruz.
İçinde bulunduğumuz modern bilgi çağının en önemli gereksinimlerinden biri şüphesiz internettir. Teknolojinin insan hayatına kattığı sayısız faydalar var fakat internet kullanımının uçsuz bucaksız bir hal alması ve kişinin teknoloji kullanımı üzerinde kontrolünü kaybetmesi çok ciddi zararlara da sebep olabiliyor.
Yetişkin veya çocuk fark etmeksizin teknoloji kullanım süresi attıkça düşünce süreçlerinin kısaldığı, insanlar arasındaki duyarlılığın azaldığı ve çeşitli sağlık problemlerinin yaşandığı görülmektedir. Bireylerde obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca ve fobik düşüncelerin arttığı gözlenmektedir. Günümüzde internet bağımlılığı olarak adlandırılan bu durum özellikle çocukların kişisel gelişim süreçlerini oldukça olumsuz etkilemektedir. İnternet kullanımı ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların öz güvenlerinin düştüğü, sosyal gelişimlerinin gerilediği ve saldırganlık davranışlarının arttığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar neticesinde bu sebepten çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığı ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıkları ortaya çıkarmıştır.
Uzmanlar bilgisayar oyunlarının zihinsel fonksiyonlarda bozulmaya yol açtığını belirtiyorlar. Nitekim yapılan araştırmalarda bilgisayar başında fazla zaman geçiren çocukların hiperaktivite bozukluğu özellikleri taşıdıkları da saptanmıştır.
Yukarıda açıklanmış olan konuların daha iyi anlaşılabilmesi için bu alanda önemli çalışmalara imza atmış olan psikiyatrist Prof. Dr. M. Kemal Sayar'ın "İnternet Bağımlılığı" başlıklı yazısından şu örneği vermek uygun olacaktır:
"Ali 12 yaşına girdiği zaman ailesi ona okuldaki derslerine yardımcı olması açısından bir bilgisayar ve internete girmesi için gerekli olan diğer cihazları da almıştır. Ali, kısa sürede, internette yoğun olarak kullanılan elektronik posta (e-mail) ve sohbet odalarını keşfetmiş ve kullanmaya başlamıştır. Ali'nin ailesi ilk haftalarda onu izleyerek 18 yaşından küçük olanların kullanmaması gerektiği sitelere girip girmediğine emin olmuş ve daha sonra Ali'yi kendi haline bırakmışlardır. Ali ise internette geçirdiği zamanın çoğunu internette tanıştığı insanlarla sohbet ederek ve internet üzerinden oynanan oyunlarla oyalanarak geçirmektedir. Fakat problemler daha sonra ortaya çıkmaya başlamıştır. Ali çoğu zamanını odasında bilgisayar başında geçirmekte ve ailesi ile zaman geçirmesi istendiğinde huysuzlanmaya başlamıştır. Buna ek olarak sabahlara kadar bilgisayar başında olduğundan okuldaki notları hızla düşmüştür. Önlem olarak ailesi bilgisayarı odasından kaldırmıştır. Bu durum karşısında Ali daha saldırgan olmaya ve ailesine kendisine zarar vereceğini söylemeye başlamıştır. Ve sonuç olarak ailesi bu durumu bir profesyonele danışmaya karar vermiştir."
Kemal Sayar; "Bu örnek belki de bu yazıyı okuyan çoğu insana abartılı geliyor olabilir." diyor. Ancak bu konu üzerinde yapılmış olan araştırmalara bakıldığında olayın ciddiyeti daha açık bir şekilde görülecektir.
10 Ekim "Dünya Ruh Sağlığı Günü"ne istinaden değindiğimiz bu önemli konu üzerinden önce biz yetişkinlerin konunun idrakine varması gerekmektedir. Yetişen yeni neslin bu konuda aileler tarafından bilinçlendirilmesi, internet kullanımı ve bilgisayar oyunları konusunda gözetim altında tutulması gerekmektedir.