Şair Suavi Kemal Yazgıç’a "Edebiyat Geleneğimizin Temellerinden Birisi Olarak Divan Şiiri" konulu anketimiz bağlamında, diğer şairlere sorduğumuz gibi, şu soruları sorduk. Aldığımız cevapları paylaşıyoruz..
Divan şiiri sizin için ne anlam ifade ediyor?
“Divan şiiri” diye ayrı bir şiir kabul etmiyorum. Şiiri böylesine kategorize etmenin bizzat şiire yapılmış bir imha teşebbüsü olarak görüyorum. Bu adlandırma bana bir şey ifade etmiyor. Oryantalist bir bakış açısıyla yapılmış ve kötü niyetli bir isimlendirme bence bu yapılan.
Sizce Divan şiiri bugün sürdürülebilir mi? Niçin? Nasıl?
"Divan şiiri" tanımlaması ve isimlendirmesi o şiiri "durdurmanın" bir adı idi. Ne Fuzuli ne Baki "Divan şairi" diye adlandırılmayı hak etmiyor. Eğer Divan şiiri demek yerine "şiir”, Divan şairi yerine "şair" demekle yetinirsek temasımız daha fazla olur. O şiire Divan şiiri diyerek "devam ettirilmesi" ve o şiirle temas kurma ihtimalimizi imha ettik. Şiir "devam ediyor". Şiir yaşadığı sürece Fuzuli de yaşamaya devam eder. Akademisyenlerimiz bu veballe yaşamaya mahkûmdur.
Şiirinizde Divan şiirine mahsus hangi unsurlara yer verdiniz, yer vermek istersiniz?
Mazmunları çok önemsiyorum. Kimi yorumların aksine mazmunun imgeden farklı olduğu kanaatindeyim. Bence imgeyi daha ferdi, daha keyfi bir hayale, mazmunu ise kolektif bilinçaltına daha yakın duran sadık bir rüyaya benzetebiliriz. Sadık rüya görmek, hayallerden uzak durmak ise sadece mesai ile olmuyor. Nasip ve atmosfer meselesi. Ancak imge yerine mazmuna niyet edersek en azından “hacca niyet eden karınca” misali oluruz.
En son ne zaman Divan şiiri okudunuz?
O büyük ummandan sadece bir katre okudum. En son Şeyh Gâlib'in Esrar Dede'nin vefatından sonra yazdığı mersiyeye göz attım. Okudum demeye ise cesaret edemiyorum.
Kendinize yakın hissettiğiniz Divan şairi/şairleri var mı? Neden? Nasıl?
Sebk-i Hindi (Nef'i, Naili, Neşati, Fehim-i Kadim), Şeyh Galip, Fuzuli…
Cevat Akkanat sordu