Yaz ayları kimilerine tatil ama bazılarımıza aktivite için en uygun günler. Yaz boyunca Anadolu’dan etkinlik haberleri gelmişti. Bunlardan biri de Alanya Anadolu Gençlik Derneği’nin yaz aylarını değerlendirmek için öğrencilere yönelik hazırladığı okuma kampı.
Alanya Anadolu Gençlik Derneği olarak güzel bir etkinlik yaptık yaz aylarını değerlendirmek için. Lise düzeyi öğrencileri için hazırlanan okuma kampında kitaplar okuyup rehber öğretmen Mustafa Esen eşliğinde kriterleri yaptık. Okuduğumuz kitaplar Türkiye’nin fikir hayatına yön veren önemli isimlerdi:
M. Akif Ersoy’un Asım’ı, Sezai Karakoç’un Diriliş Neslinin Amentüsü, Hakan Albayrak’ın Batının Soykırımcı Tabiatı, Dr. Ali Şeriati’nin İnsanın Dört Zindanı, İbrahim Paşalı’nın İstanbul Kriterleri, Dücane Cündioğlu’nun Hakikat ve Hurafe’si, Rasim Özdenören’in Kafa Karıştıran Kelimeler’i, İsmet Özel’in Taşları Yemek Yasak’ı, Mustafa Kutlu’nun Ya Tahammül Ya Sefer’i, Mustafa Yahya Çoşkun’un Kayıp Halife’si. Bunları kampa katılan tüm arkadaşlar okudu.
Bu kitapları okuduktan sonra kampın verimli geçtiğini söylememek mümkün mü? Kitap okumalarının dışında kampta Mecid Mecidi’nin Baran ve Söğüt Ağacı gibi eserlerini izledik. İsmet Özel ve İbrahim Tenekeci şiirleri okuduk.
Ben neler öğrendim
Omzumdaki yük hafiflesin, üzerimdeki vebal azalsın diye katıldığım kampta İsmet Özel’den şu mısralar zıpkın gibi çakıldı yüreğime:
Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde
Bin demir kapıyla hesaplaşmaktan omzun çürümelidir
Bin çeşit güneşle ovulmalıdır gaddar ellerin
Yürü yangınların üstüne kendi alevini de getir
Çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin
Ki ölüm her yerde uyanıktır.
![]() |
Toplantı |
Evet böyle bir verimden bahsetmek istiyorum. Kelime dağarcığımın gelişmesinden değil... Elimdeki kalemin, temas ettiği kâğıdın bir hakikati olduğunu öğrendim. Sezai Karakoç'un kavramlarıyla yaşamayı öğrendim. Kopenhag yolunda, hakikatin Boşnakça konuştuğunu, Kopenhag kriterlerine giden yolun Boşnak, Hırvat ve Sırp cesetleriyle dolu olduğunu öğrendim. Hayata bir Asım, bir “diriliş eri” olarak bakmayı öğrendim. Bir bölünmüşlüğü ortadan kaldırıp yek vücud olmamamız gerektiğini öğrendim. Gaipte bir halife olduğunu, onun hepimizde mevcut olduğunu, ve o halifeyi tahtına oturtmanın gerekliliğini hatta zorunluluğunu öğrendim. Batıyı Hakan Albayrak'dan, Sezai Karakoç'un "Masal" şiirinden anladım. Kaybolan değerlerimizi yine Sezai Karakoç'un "Balkon" şiirinden anladım. İstanbul sokaklarında, Süleymaniye'yi görmeyen, gördüğünde aleyküm selam demeyen insanlar olduğunu kavradım. Taşların yenmeyeceğini de (!) İsmet Özel'den öğrendim. Öğrendim ve rotamızı öğrendiklerimin ışığı aydınlatacak inşallah. İşte böyle bir kamp geçirdik. Kamp sürecinde bize yardımcı olan Mustafa Esen hocamıza ve bize bu ortamı sağlayan Alanya Anadolu Gençlik Derneği'ne teşekkür ederiz. Kendilerinden Allah razı olsun.
Kampa katılan diğer arkadaşlarımıza bir kaç soru sorduk düşüncelerini aldık:
Kamp nasıl geçti? Kamptan neler kaldı sende?
![]() |
Samet Sönmez |
Samet Sönmez: Okuma kampında değerli yazarlarımızın seçkin kitaplarını okuma fırsatı buldum. Kampın üzerimdeki en büyük etkisi hayatı bir "Asım" olarak veya bir "Diriliş eri" olarak bakmayı öğretmesidir. Düşünce hayatımı kamp öncesi ve kamp sonrası diye ayırmak mümkün. Çünkü artık bir davamın olduğunun farkındayım ve bu davanın bir eri olmam gerektiğini biliyorum.
Kampa katılmadan önce bir akrabamın kitaplığında gördüğüm Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, İsmet Özel, Nuri Pakdil, Hakan Albayrak gibi yazarlara artık aşina olmuştum. Ancak hiç birini okuma fırsatım olmamıştı. Daha doğrusu özgüvenim yoktu. Anlayamayacağımdan korkuyordum. Bu kampı duyunca fırsatı kaçırmamam gerektiğini düşündüm ve hiç tereddüt etmeden geldim. İlk başta diğer arkadaşlarımın tatil yaparken benim kitap okumam zoruma gidiyordu. Ancak bu kampta öğrendim ki bir Müslüman’ın tatili olmamalıdır.
En çok hangi kitapları beğendin, hangi kitapları okurken sıkıldın?
Okuduğum her kitap fevkalâde güzeldi. Fakat Rasim Özdenören'in Kafa Karıştıran Kelimeler'i ve Dücane Cündioğlu'nun Hakikat ve Hurafe'si üzerimde daha büyük bir tesir bıraktı. İsmet Özel-Taşları
![]() |
Sedat Aktaş |
Yemek Yasak ve Mustafa Kutlu-Ya Tahammül Ya Sefer'i okurken biraz sıkıldım. Ancak bu, yazarların üslubuna tam olarak alışamadığımdan dolayıdır. Söz konusu yazarların diğer kitaplarını okurken bu sıkılganlığın gideceğinden eminim.
Kampa niçin katıldın ve nasıl geçti?
SEDAT AKTAŞ: Böyle bir kampın irfan ve düşünce bakımından faydalı olacağını düşündüğüm için katıldım. A.G.D okuma kampında usta kalemlerin kitaplarını okuyarak hepimiz yeni kültürler kazandık. Bir Sezai Karakoç, bir İsmet Özel 'in fikirlerini, engin düşüncelerini öğrendik. Hepimiz artık birer diriliş eriyiz. Bu tür programların arttırılması gençlerin tatillerde boş gezmeleri yerine bu programlara katılmaları kendilerine yeni bir ufuk açacaktır. Kitapları okuduktan sonra yaptığımız beyin fırtınaları, kitabın kritikleri çok yönlü düşünmemize yardımcı olmuştur. İlmi ve felsefi yönde çok büyük bilgiler edindik.
En çok hangi kitapları beğendin?
En çok Diriliş Neslinin Amentüsü ve Taşları Yemek Yasak'ı beğendim.
![]() |
Mustafa Yılmaz |
Okuma kampını değerlendirir misin Mustafa?
Mustafa Yılmaz: Kampı özetle değerlendirmek gerekirse, bu kamp bizim için bir dönüm noktasıydı. Yeniden doğuşun bir başlangıcıydı. Okumak, okumanın tadına varabilmek gerçekten çok güzeldi. Biz gençler için hayatın anlamını bulabilmek, hayata doğru açıdan bakabilmek çok güzeldi.
Yeni şeyler, önceden hiç farkına varmadığın şeylerden bahseden bir yazar var mıydı okudukların arasında?
Evet vardı. Nerdeyse bütün kitaplarda yazarlar yeni bir şeylerden bahsetmişler. Biz insanların kanına kadar işleyip de farkında olmadığımız şeylerden bahsetmiş yazarlar. Mustafa Yahya Coşkun’un Kayıp Halife’sinden çok beğendiğim bir bölümü belirtmek istiyorum:
![]() |
Burak Tekiner |
"Yatağını düzeltmekten aciz olanın dünyayı kurtaramayacağını biliyordu. Bunu bir kaide olarak benimsiyordu ama lafı kendisine ilk söylediğinde verdiği cevabı da mıh gibi saklıyordu aklında: Dünyayı kurtarmayı yatak toplamakla mukayese edebilecek kadar sığ düşünen bir adamın ilmi ile amel etmem. Aslında söylediği şeye kendi de inanmıyordu. Çünkü düzgün çakılmamış bir çivinin nalı: bit nalın bir atı, bir atın bir kumandanı, ve bir kumandanın da bir savaşı kaybettirebileceğini biliyordu.
Burak Tekiner haber verdi.