Hayırlı işleri takdir etmek başlı başına bir erdemdir. Siyasi veya başka sebeplerle yapılan güzel işleri görmemek insaf değildir.
Lakin bir de işin şu boyutu vardır ki takdir ettiğiniz kişiler devlet büyükleri olunca, sözlerinizin arkasında başka şeyler arayan insanlar da çıkar. Mesela su-i zan ile nefsani bir sebepten dolayı bu övgüyü yaptığınız düşünülebilir.
İmam hatiplerin açılması, Kur’an ve Siyer-i Nebi dersleri önemli icraatlar
Her ne kadar da hakkı sahibine teslim edelim diye düşünsek de, başkalarının hakkımızda su-i zan yapacağı kaygısından dolayı bazen takdirlerimizi ifade etmekte cimri davranıyoruz. Fakat bazı meseleler var ki tam da toplumun duyarlılıklarını karşıladığı için, toplumda bir sevinç meydana getiriyor. O zaman sevinçlerimizi bir şekilde paylaşmak elzem oluyor.
İşte yıllardır preslenen, sıkıştırılan ve kendi yurdunda misafir pozisyonuna sokulan inançlı insanlarımız İmam Hatipler yeniden açıldığında böyle bir sevinç yaşadı. Yine aynı sevinci Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri seçmeli ders olarak belirlenince de yaşadı.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle taşı ve toprağı bile Müslüman olan bu ülkenin halkı, elbette ki bu güzel icraatları hayata geçiren Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Ömer Dinçer Bey’i unutmayacaktır… Tıpkı İmam Hatip okullarını ilk defa açan merhum Tevfik İleri’yi hiçbir zaman unutmadığı gibi… Daima rahmet ve dua ile yad edecektir.
Biz de buradan Bakanımızı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bu konudaki kararlılıklarından dolayı tebrik ediyoruz. Allah bu işte tüm emeği geçenlerden razı olsun.
Bakan Ömer Dinçer’e bir not ulaştırmıştım
Türkiye’de oluşan bir güzellik de şu oldu: Eskiden vatandaşlar için bakanlarla ve bakanlıkların üst düzey yöneticileri ile konuşmak veya iletişim kurmak neredeyse imkânsızdı. Çok şükür şimdi öyle bir ortam yok… Çeşitli vesilelerle devlet büyüklerimizle iletişime geçmek mümkün…
Ben de bu ortamdan faydalanıp tecrübelerimi paylaşmak adına bu senenin Nisan ayında Milli Eğitim Bakan Ömer Dinçer Bey’e bir not ulaştırmıştım. Üç madde halinde Din Kültürü dersleri ile ilgili önerilerimi sunmuştum. Bu önerilerim şunlardı:
1.Milyonlarca öğrenci Din Kültürü kitaplarını okuyor. Bu kitaplar ise öğrencilerin aklî ve kalbî ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmelidir.
2.Din Kültürü kitaplarında tamamen “kıssa” üzerinden dinî meseleler işlenmelidir. Çünkü çocukların aklına ve kalbine en fazla hitap eden yöntem budur. Bu yöntem sayesinde çağın getirdiği imanî problemlere de bir çözüm sunulmuş olur.
3.Ders kitapları Mekke ve Medine döneminin öncelikleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Mesela Mekke döneminde “iman” meselesi ön plana çıktığı için ilk sınıflarda iman konusu ağırlıklı olmalıdır. Daha sonraki sınıflarda ibadet ve ahlak ağırlıklı olarak bu devam eder.
Bakandan teşekkür mektubu geldi
Aslında basitmiş gibi görünen ancak benim çok önemli olduğunu düşündüğüm bu önerilerimi Sayın Bakanımıza ilettim. On gün kadar sonra adresime Bakan Bey’in imzası ile bir teşekkür mektubu geldi. Doğrusu böyle bir şey beklemiyordum. Bu mektup benim gibi bu konuda dertli olan insanların fikirlerine değer verildiğini düşünmeme sebep oldu.
Gerçekten Bakan Bey’in bu uygulaması da takdire şayan bir uygulama. Ben inanıyorum ki iyi niyetle gönderilen her öneriye Bakan Bey aynı şekilde teşekkürlerini iletiyordur. Doğrusu bu konuda siyasi veya ideolojik bir ayrım yapacağını asla düşünmem. Dolayısıyla önerileri olanlar bir şekilde bunu mutlaka ilgililere iletmeliler.
Aydın Başar yazdı