Gazete ve dergileri incelediğimiz köşemizde bugün Osmanlı’dan bir hanım ve çocuk dergisi karşımızda: “Âyîne” 1800’lü yılların sonlarında yayın hayatına başlayan dergi, o dönemde türünün tek örneği.
TANZİMAT DÖNEMİYLE GELEN DEĞİŞİMLER
Derginin yayınlandığı dönemde dünyada yaşanan gelişmelere bağlı olarak (Fransız ihtilali, sanayi devrimi vb.) tarihin seyri gün geçtikçe değişiyor, Osmanlı Devleti’nde yaşanan siyasî ve ekonomik krizler yeni kararların alınmasını zorunlu kılıyordu. Tanzimat dönemiyle birlikte bir takım değişiklikler, modernlik olarak kendini göstermeye başlamıştı. Şüphesiz bunların en mühimlerinden biri Osmanlı kadınının hayatını yakından etkileyen çeşitli yayınların neşredilmesiydi.
Dönemin genel kabul görmüş sorunlarının arasında kadınların eğitimsizliği ve çocukların içinde bulundukları durum yer alıyordu. Çocukların ilk andan itibaren en yakınında olan annelerin bu durumu, bir şeylerin yapılması gerektiğini gösteriyordu.
ÂYÎNE YAYIN HAYATINA BAŞLIYOR
Sultan Abdulaziz ile başlayıp Osmanlı’nın son devrine kadar devam edegelen bir süreçte “Âyîne” mecmuası o dönem Osmanlı toprağı olan Selanik’te, 14 Kasım 1875 Pazar günü yayın hayatına başlamıştır. Mecmuanın ilk sayısındaki “Mukaddime” başlıklı yazıda, çıkış amacı ve ismiyle ilgili bilgilendirmeler yapılmıştır. Kadınların eğitimlerinin bir sorumluluk olduğu ve bilhassa annelik müessesesinin kıymeti itibariyle kadının eğitiminin çocukların geleceği açısından da önemli olduğu da mukaddimede vurgulanmıştır. Yazının devamında, kadınların tabiatları gereği ziynete ve süslenmeye düşkün olduklarından ve bu noktada aynaya ihtiyaç duyduklarından bahsedilmiş; eğitimle, ahlâklarını ve fikirlerini süslemelerine vasıta olması maksadıyla mecmuanın adının ayna manasına gelen “Âyîne” olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
DERGİNİN SAYFALARI ARASINDA KARŞIMIZA ÇIKANLAR
Dergide ahlâk temalı yazılar, tarih yazı dizileri, haberler, hikâyeler ve okuyucu mektuplarına yer verilmiştir. Kadının eğitimi, görevleri, aile ilişkileri ve çocuk eğitiminde etkisi olacak yazılar da yayınlanmıştır.
“Âyîne, kadının tahsil görmesi gerektiğinin önemine vurgu yaparak cahil bırakılmasının toplum için ne kadar zararlı olduğunu insanların görmesine yardımcı olmuştur. Dünyanın en aziz nimeti olan evlatların insanlığa yararlı olacak şekilde büyümesi, onlara verilecek güzel terbiye ile mümkündür. Çocuklara terbiye vermek annelerin vazifesi olduğundan bunun usulünü bilmek için özellikle kadınların tahsil görmeleri gerekmektedir. Zira cahil bir kadın, akıllı bile olsa çocuğu ve eşi ile olan ilişkisinde edep ve hukuku korumaya muktedir olamayacağından ve terbiyesiyle sorumlu olduğu evladını kötü ahlâktan korumaya akıl erdiremeyeceğinden mensup olduğu aileye layıkıyla hizmet edemez.”[1]
Dergide, çocuklara yönelik eğitici, öğretici yazılara verilmiş ve annenin tahsilli olmasının çocuğun hayatında oluşturacağı etkilere değinilmiştir. Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren başladığı hayatta nelerle karşılaşacağına anne ve babası tarafından hazırlanmaktadır. Allah’ın bir mucizesi olan evlat yine ebeveynlere Allah’ın bir emanetidir. Bu emanete en güzel şekilde sahip çıkılıp toprağa ekilen bir fidan gibi her türlü duruma karşı hazırlıklı olması açısından iyi bir eğitime tâbi tutulmalıdır. Anne ve çocuk arasındaki bağ sadece annelik bağından ibaret değildir. Asıl meselelerden biri de çocuk dünyaya geldikten sonra nasıl yetiştirilmesi gerektiğini bilmektir.
Ayrıca çocukların ahlak ve terbiyelerinin bozulmaması için ailenin muhafazasına vurgu yapılmıştır. Bu sebeple eğlence mekânlarına gitmelerine pek sıcak bakılmamış, hatta karagöz oyunları dahi eleştirilmiştir. Böylelikle öğrendikleri yanlış kelimelerin hayatlarında oluşturacağı tahribata dikkat çekilmiştir. Diğer bölümlerde ahlâk ve terbiye, okuyucu mektupları, bağış kampanyası gibi bölümler de mevcuttur.[2]
Âyîne, dönemin toplumsal sorunlarına eğilmiş, kadınlar tarafından çıkarılan bir dergi olma özelliğiyle de ayrı bir önem arz etmektedir. Dergide vurgulanan temel düşünce insanın ilim sahibi olması, kendini her daim yetiştirmeye çalışması, kötü ve faydasız işlerden, alışkanlıklardan uzak durarak güzel ahlâk sahibi olması ve bunu pekiştirecek işlerle meşgul olmasıdır.
Keşke o çağlara yetişebilseymişim diye hayıflanıyorum. Kadının değerli olduğu zamanlarmış. Yazıyı beğendim