Tipik 'kadın dergisi' algımızı kırıyor Nihayet

'Bilgiye doymuş bir dünyada yaşama sanatı!' sloganıyla yepyeni bir dergi okuyucuyla buluştu: Nihayet... Gül Hanım Gürsoy derginin ilk sayısına değindi.

Tipik 'kadın dergisi' algımızı kırıyor Nihayet

Uzun zamandır ilk kez okuduğum-takipçisi olduğum dergiler dışında bir dergi, başından uzun bir süre kalkmadan kendini sayfa sayfa okuttu bana. Şüphesiz yeni bir dergi olmasından dolayı merakımı celbeden bir tarafı vardı fakat içeriği böyle güzel olmasa nasıl okuturdu kendini?

Tipik kadın dergisi algısını kırıyor

Nihayet dergisi, tipik kadın dergisi algımızı kırıyor. Aslında bakmayın kadın dergisi deyivermiş olmamıza, ekibinin hanımlardan oluşması bizi böyle bir söyleme götürse de editörü sadece kadınlara seslenen bir dergi olmadıklarını/olmayacaklarını söylüyor: “Sadece kadınlara değil; evi, mahrem zamanları, paylaşmayı, güzel insan hikâyeleri dinlemeyi, sokaklarda aylak aylak dolaşmayı, köpek sesini, kedi bakışını, mimoza kokusunu, dalında fesleğeni, esnaf dostluğunu, ihtiyar duasını seven herkesin okuyacağı bir dergi olacak.”

Tipik bir kadın dergisi değil evet, mutfak/yemek köşesinde yemek tarifi vermek yerine, yemek bahsini; nimet ekseninde ve şükrümüzü artıracak bir vesile olarak “Nihayet Mutfak” köşesinde işliyorlar. Alışveriş/Moda sayfalarında kadını ön planda tutup üzerinden moda devşirmek yerine yine moda hakkında ama işin sosyolojisi üzerine yazılıp çizilecek ne varsa “Bu Bir Reklamdır” köşesinde ele alınıyor.

Dergi durarak görmenin yeridir

Nihayet dergisi editörü Fatma Barbarosoğlu, Yeni Şafak Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyor; gündelik meseleler üzerine, muvakkat sayılabilecek şekilde zamana sesleniyor. Biz biliyoruz ki zamana karşı durmadan koşar bir gazete, ikinci kez okunmaya değer görülmez çoğu zaman. Gazete gelip geçer. Dergi öyle midir? Dergiyi durmanın, durarak düşünmenin yeri olarak niteliyor Barbarosoğlu. Kadın Aile, Dergah, Anlayış ve İzlenim dergilerinden kiminin mutfağında yer alan, kimine de yazılarıyla katkı sunan Fatma Barbarosoğlu, Nazife Şişman ile tecrübelerini birleştirip genç bir ekiple birlikte yola revân olmuşlar. Bu genç ekipte Ayşegül Tozal, Ayşegül Nalçacı ve Şeyma Kaya yer alıyor.

Nihayet, oturma odası sıcaklığında okuyucuyla buluşan bir dergi”, böyle söylüyor Barbarosoğlu. Oturma odasını, oturma odası muhabbetlerini sevenleri hedef kitle olarak belirlemişler. Derginin bahsi geçen üst başlığı beni uzun uzun düşündürdü: “Bilgiye doymuş bir dünya…” Hakikaten böyle. Herkes her şeyi biliyor, bilincinde güya. Ama esas iş yaşamak, ki yaşamak bir sanat. Yaşamdan güzellikler devşirebilmek sanat. Bu sanatın icrası hakkında ipuçları veriyor Nihayet.

Bir hikaye üzerinden 5 kişilik bir okuma

Dergi ekibi daha önce hiç rastlamadığım bir okuma gerçekleştirmiş ve bunu dergiye taşımışlar. Ömer Seyfettin’in “Kurumuş Ağaçlar” hikayesinden yola çıkarak günümüz dünyasına açılımlar yapmışlar. Tek bir hikaye üzerinden 5 kişilik bir okuma gerçekleştirmişler; hem okumaların zenginliği hem de bakış açıları noktasında payıma çok güzel notlar düştü. “Ölümün Teselliye Nakış Vuran Yüzü” köşesi de, beni ayrıca etkileyen, eskilerin inceliğini hatırlatan, “nerde o eskiler!” diye yakınmama değil, yaşatmama/ anlatmama vesile olacak bir köşe.

Hâsılı, dosya konuları, röportajları ve diğer dolu dolu köşeleriyle kitap hacminde bir dergi Nihayet. Gündelik hayata dair dimağımıza güzellikler düşürecek, hayata bakışımızı farklı kılacak bir dergi olmaya talip. Emeği geçenlere müteşekkiriz, muvaffakiyetler dileriz.

 

Gül Hanım Gürsoy yazdı

YORUM EKLE

banner36