Şairini takip ettirecek ilginç ve canlı bir şiir

Cengizhan Genç'in 'Bahçelievler' şiiri için denetimli lirizm denilebilir. Kendini acıya koyvermek yok mu, tabii ki var. Her aşk şiirinde bu vardır. Ömer Yalçınova yazdı.

Şairini takip ettirecek ilginç ve canlı bir şiir

1992 doğumlu Cengizhan Genç’in Edebiyat Ortamı dergisinde (sayı: 43, Mart-Nisan 2015) yayımlanan şiirinin ismi: “Bahçelievler”. Bir de Hece’nin Nisan-2015 tarihli 200. sayısında bir şiiri var. İsmi “Kapı”. Biz daha çok “Bahçelievler” üzerinde duracağız, çünkü o, şairin “Kapı” şiirinde kısmen de olsa karşılaştığımız muğlaklığından uzak bir şiir.

Bahçelievler” açık bir şiir. İlk önce bu yönüyle dikkat çekiyor. Açıklık yalnızca tema yönünden değil, Cengizhan Genç’in ifadeleri ve tasvirleri yönündendir. O, aşırı soyutlamalara, kapalılığa, sembol ve imge kullanımına şiiri kurban etmemiş. Saklanmamış, bir şeyleri saklayarak ifade etmeye çalışmamış. Zaten kim neyi saklayacak? Cengizhan Genç berraklıktan konuşur. Durduğu yer gayet berraktır. Çünkü kendine güvenir. Suçluluk duygusu içinde değildir. Komplekslerini şiirleştirmeye çalıştığı da söylenemez. Şiirin neredeyse her yönü açık, somut, gerçekçi. Bu, bakışındaki açıklığı ve netliği de gösterir. Bir şeyleri dayatma, göstermeme, oyun oynama derdinde değildir.

Bahçelievler şaire ayna vazifesi görür

Bahçelievler” sesli bir şiirdir. Kendine kapanmayan, dışarıyı da görebilen, kendinden başka sevdiklerini veya eleştirdiklerini de bünyesinde taşıyabilen bir şiir. Onları da konuşturur, yerli yerine koymaya çalışır. Her şeye hakkını verir, anlamlandırır, renklendirir ve kendi söyleyeceklerine paravan yapar. Yaşantı odaklı olduğu için gördüklerini, işittiklerini ve düşündüklerini es geçmez. Bir organizma oluşturmaya çalışır. Bir bütün olarak dünyaya bakar, yaşadıklarını konumlandırır. Bütünü olduğu gibi şiirine taşımaya çalışır. Şiir, o bütünden çıkar. “Bahçelievler” bütünlüklü, birçok alasız gibi görünen ayrıntıları uyumlu bir şekilde taşıyabilen bir şiirdir.

Şair, “Bahçelievler” şiirinde kastırmıyor. Olduğu gibi konuşuyor. Hayal kurmuyor. Atıp tutmuyor. Bir yandan tasvir ederken, diğer yandan kendini anlatıyor. Şiir, konuşan kişide toparlanıyor. Her ne kadar Bahçelievler diye bir mekandan söz etse de etkin olan, kendini ön plana çıkaran, yani hedef tahtası olarak gösteren, konuşan kişidir, şairdir. Birinci tekil şahıs anlatım söz konusu olduğu için şairdir diyoruz. Yoksa şiirde konuşan kim? Şair mi, yoksa şair başka birini mi konuşturmuş gibi tartışmalara girmek istemiyoruz. Fakat şu söylenebilir: Cengizhan Genç, “Bahçelievler”de bir karakter ortaya çıkarmaz. Bir karakteri kendi ağzından konuşturarak anlatma derdinde değildir. Onda mesela Malatyalı Abdo yoktur. Veya İsmet Özel’in Yusuf anlatımıyla karşılaşılmaz. “Bahçelievler”de konuşan kişi hem konudur hem de biçim, yani sesin, ahengin, bununla birlikte temanın derlenip toparlandığı yegane unsur. O, biraz da Bahçelievler’in kendisidir.

Çünkü mekanı da kendinde toplar. Mekan Bahçelievler’dir. Fakat anlatım tamamen şaire özgüdür. Şiire o şekilde giriş yapılır: “Bahçelievler Ankara’nın bir semtidir/ Sağında bir bina, solunda bir bina vardır/ O iki binanın ortasında bir ilkokul/ O ilkokulun karşısında bir başka ev”. Şair konuşurken rahattır. Acıyı sonraya bırakır. Acıyı sonraya bırakması için önce ayaklarının, yani sözünün oturacağı, sağlam bir yer arar. Burası Bahçelievler’dir. Fakat şiirin amacı, bir semt anlatımı değildir. Amaç semtte yaşananlar, o semtle bağlantılı duygu, düşünce ve gözlemlerdir. Yani şairin kendisidir. O semtten yola çıkılarak yakalanmış şiirdir. Bahçelievler, bir nevi konuşan öznenin söyleyeceklerine, somut bir anlatım imkanı sunar. Bahçelievler şaire ayna vazifesi görür, çünkü “Bahçelievler” şiirindeki mekan, sanırım yeryüzünün hiçbir yerinde yoktur. Orası şiirde, şairin bakışlarıyla şekillendirilmiştir.

Şairini takip ettirecek ilginç ve canlı bir şiir

Şiire yeni bir üretim, dizayn etme dersek, şiirle yeryüzünü yeniden ürettiğimiz ve dizayn ettiğimiz söylenebilir. Buna anlamlandırma deyip işin içine psikolojiyi ve felsefeyi de sokabiliriz. Fakat şiir için, bunların hepsi hem geçerlidir, hem de geçersiz. Şiir her zaman bir adım önde, bir karış üstte olmak zorundadır. “Bahçelievler” şiiri de bu şekilde söylediklerinin bir adım önünde, söyleneceklerin bir adım üstündedir. Rahatlığı, doğrudanlığı, pervasızlığı ve etkileyiciliği de bu yüzdendir. Onda Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı” vardır. Şekil itibariyle tabii, yoksa anlam ve atmosfer açısından farklı şiirler. “Göğe Bakma Durağı” diye bir durak yapıldı mı bilmiyorum ama, Turgut Uyar’ın yaşanan, somut bir deneyimden, böyle yeniden bir üretim yaptığı açıktır. “Bahçelievler”de de Cengizhan Genç, mekanın yeniden üretimine kaydığı, yeniden şekillendirip, renklendirdiği, olanı, yani kendinde olanı ortaya koyarak, okuyucuya değişik, alışılmamış, görülmemiş, mevcut olandan farklı bir mekan sunduğu için başarılıdır.

Çünkü Cengizhan Genç’ten bir tane var. Onun şiirinden de bir tane olmak zorunda. Şiirindeki mekan da bir tanedir. Sözü çok uzattık, farkındayım.

Bahçelievler” için denetimli lirizm denilebilir. Kendini acıya koyvermek yok mu, tabii ki var. Her aşk şiirinde bu vardır. Fakat Cengizhan Genç, acıyı, aşkı veya feveranı mekanın üzerine atarak, mekan üzerinden konuşarak, denetimi ele geçirir. Söyleyişe zarar verecek, anlatımı kapalı hale getirecek, şiiri dağıtacak duygu fazlalığını üzerinden atar. Bu yönüyle “Bahçelievler”, şairini takip ettirecek, ondan yeni şiirler bekletecek ilginç ve canlı bir şiirdir.

 

Ömer Yalçınova yazdı

YORUM EKLE

banner36