Edebiyat dergileri, var oldukları günden bu yana kim ne derse desin önemini hiç yitirmeden edebiyat dünyamızın nabzını tutmaya devam ediyor. Teknolojiye karşı birçok kalemizi kaybetsek de dergiler hâlâ dipdiri bir heyecanla gündemimizde kendine yer buluyor. Dergilerin yeni sayıları büyük bir heyecanla çıkıyor, ses getiren sayılar okuyucuları derginin heyecanına ortak ediyor.
Dergi takip etmek aynı zamanda edebiyat gündeminden de haberdar olmak demektir. Edebiyatın en yeni ürünleri dergilerde kendilerine yer bulur. Fakat bu ürünleri takip konusunda yaşanan sıkıntılar düşünülünce imdadımıza yıllıklar yetişiyor. Bazen yoğunluktan, imkânsızlıklardan ulaşılamayan dergilerin kısa bir özeti mahiyetindeki yıllıkların sayısı artık iyice azalsa da Edebiyat Ortamı Öykü Yıllığı’nı gönül rahatlığıyla takip edebiliriz. Edebiyat Ortamı dergisinin 50. sayısıyla birlikte okuyuculara verilen yıllığı hazırlayanlar ise Sadık Yalsızuçanlar ve Yunus Nadir Eraslan.
Edebiyat Ortamı dergisi, öykü yıllığı konusundaki titizliğini aynı hassasiyetle yürüterek her yıl okuyucularını yıllık ile buluşturuyor. Bu yılki yıllığın hacmi de göz dolduruyor; 543 sayfa. Sadık Yalsızuçanlar isminin olması bile yıllığın takip edilmesi için önemli bir sebeptir. Üretkenliğiyle, öyküdeki ustalığıyla, kendine has sesiyle Yalsızuçanlar, günümüz öyküsünde mutlaka takip edilmesi gerekenlerin başında gelmekte. Yunus Nadir Eraslan ise Edebiyat Ortamı dergisinin yeni yayın ekibinden bir isim. Sunuş yazısında Yalsızuçanlar’ın şu ifadeleri önemli: “Öncelikle Yunus Nadir Eraslan’ı, bu çilesine değen çalışmasından ötürü candan kutluyorum. O’na şükran borçluyuz.”
Öykünün yükselişine yakışan bir yıllık
Bir öykücünün titiz çalışması olan bu yıllığın sayfalarını gönül rahatlığıyla aralayabiliriz. Öykü dünyasının içinden isimlerin böyle bir çalışmada yer alması çok önemli. Yıllığın kapağında iki isim yazsa da sunuş yazısından da anlaşıldığı üzre yıllık Yunus Nadir Eraslan’ın bir ürünü.
2015 yılında öykünün yaşadığı çıkış inkâr edilemez bir seviyedeydi. Bu hacimli çalışma da bunun bir ispatı. Dergide Handan Acar Yıldız, Naime Erkovan, Necip Tosun, Rasim Özdenören ve Sadık Yalsızuçanlar ile yapılan söyleşiler yer alıyor. Bu söyleşileri bile derinlemesine okumak öykümüzün serencamını sunması açısından önemli. Söyleşilerin biri hariç diğerlerini Yunus Nadir Eraslan yapmış. Usta isimlerle yapılan söyleşileri çok önemserim. Adeta bir öykü atölyesi tadında gerçekleşen bu söyleşilerden alınacak çok önemli mesajlar vardır.
Yunus Nadir Eraslan’ın yetkin soruları neticesinde keyifle okunacak söyleşiler ortaya çıkmış. Handan Acar Yıldız ile “İnatçı Leke” merkezli bir söyleşi gerçekleştirilmiş. Yıldız, kitabının bütün köşelerini gönül rahatlığıyla açmış okuyucuların nazarına. Rasim Özdenören, “Uyumsuzlar”dan başlayıp aşka ve sözcüklerin gizemli dünyasına uzanan keyifli bir söyleşi ile hepimize unutulmayacak mesajlar veriyor. Necip Tosun’un öykü üzerine söylediği her söz değerlidir. “Günümüz Öyküsü” merkezli söyleşi özellikle öyküye gönül vermiş gençler için bir kaynak niteliğinde olmuş. Sadık Yalsızuçanlar, en verimli yazarlarımızdan. Söyleşinin merkezini 2015’te çıkardığı “Terk” ve “Yüz” kitapları oluşturuyor. Naime Erkovan söyleşisini ise Bünyamin Demirci yapmış. Öykü, gerçeklik ve fantastik dünya çerçevesinde bir söyleşi yapılmış Erkovan ile.
Yıllıkta dergilerde yer alan öykü üzerine yazıların da yer alıyor olması çok önemli bir seçim olarak dikkat çekiyor. Öykü üzerine yazılan yazıları da dikkatle okumakta fayda var. Öykünün açılımlara ihtiyacı olduğu için öykü kuramı üzerine yazılan yazılar da önem arz etmektedir.
2015 yılında çıkan öykü kitapları, öykü ödülleri de yıllıkta yer alıyor. Necip Tosun, 2015 yılının öyküsü üzerine genel bir değerlendirmede bulunuyor ve 2015’te çıkan bazı kitaplar üzerine değerlendirmeler yapıyor.
Edebiyat Ortamı yıllığı titizlikle hazırlanmış, göz dolduran bir çalışma olmuş. Altmış beş öykü seçilmiş yıllık için. Özenli, isabetli bir seçim olmuş bu.
Yıllıktan çıkan sonuç şudur; Edebiyat Ortamı Yıllığı devam edecek. Bizlere düşen de her yıl bu öykü yıllığını merakla beklemek.
Mustafa Uçurum
