Bazı dergiler vardır, heyecanla alırız onları kitapçıdan, büyük bir iştiha ile okur ve faydalanılsın diye bir başkasına veririz. Başkasına veririz; çünkü sağladıkları faydayı bir süre sonra unutturan cinstendir bu dergiler. Bazı dergiler de vardır, onları da merakla alıp okuruz. Fakat bu türden dergiler gündelik oyun uğraşlarıyla beklentimizi boşa çıkarmış olduklarından onları ya çöp kovasına atarız ya da sofra altlığı yaparız. Bazı dergilerin ise her yeni sayısının biran önce çıkmasını merakla harmanlanmış bir heyecanla bekleriz, alır okuruz, öpüp başımıza koyarız. Ve ileriye dönük bir kayıt olsun diye kitaplığın en müstesna yerinde muhafaza ederiz. Karagöz dergisi, bu kategoriler arasında üçüncü sıradan yerini almış bir dergidir benim için.
2008'in şubat-mart ayında yayın hayatına başlayan Karagöz dergisi 7. sayısıyla bir yaşını doldurmuş durumda. Elbette ki birçok kişi tarafından, bir yıl önce yayın hayatına “Genç Şair Geber” dosyasıyla giren ve ayağının tozuyla ortama ne haber diyen Karagöz'ün bir yıl sonrasında neler yapabileceği kestirilemiyordu. Bugün ise; Türk Şiirinin Tabuları, Yeninin İmkânsızlığı, Teknoloji Ve Şiir, Manifestosuz Şiirler ve Edebiyat Ortamı gibi çok çetrefilli mevzuların üstesinden gelerek gösterdiği derinlikli performans Karagöz'ün istikametini daha da bir netleştirmiş durumda. Karagöz'deki bu akışkanlık ve meselelere derinlikli yaklaşım dinamiği, deyim yerindeyse, ortam içerisinde bir rekabet piyasası oluşturmuş durumda. Bu açıdan Karagöz dergisinin başlangıcından beri almış olduğu rotanın birçok edebiyat takipçisini meraklı bir heyecana sevk ettiği söylenebilir.
KARA KUZUM KARA KUZ
Bir yıllık yayın hayatında, cesaret gerektiren birçok önemli dosyayı okur önüne çıkaran Karagöz dergisi bu noktada edinmiş olduğu özen ve samimiyeti koruyarak yoluna devam edeceğinin işaretini her sayısında yineliyor. Her sayısına birbirinden zor ve ilginç konuları davet eden Karagöz, 7. sayısıyla da edebiyat meraklılarına arşivlik bir belge sunuyor. Bir önceki sayısında edebiyat ortamının “neliğini” sorgulayan dergi, yeni sayısında şiir millet ilişkisini ele alıyor. Şiirin milletle olan ilişkisini birbirinden zengin metinlerle irdeleyen Karagöz dergisi; şiirleri, sinema ve hikâyeleriyle de taptaze bir soluk getiriyor ortama. Dergide, şiir millet ilişkisi bağlamında, Hakan Şarkdemir Milletin İlliyeti Milliyetin İlleti başlıklı yazısıyla konuyu kuramsal açıdan irdelerken, Osman Özbahçe Şiirimizin Büyük Çağı yazısıyla millet noktasından kalkarak modern Türk şiirin güzergâhını netleştiriyor. Enis Akın ise Milleti Temsil Neyi Temsil Eder sorusunu dil üzerinden cevaplayarak “Burası Türkçe” nidasını yükseltiyor. Konuyu değişik açılardan ele alan bir diğer dikkat çekici yazı da Murat Üstübal'ın, internet dünyasının oluşturduğu dile dikkat çeken e- Millet yazısı. Ayrıca, Mehmet Akif ve Yahya Kemal arasındaki algı ve şiir farklarını derinlemesine belirginleştiren bir diğer kayda değer yazı da Hakan Şarkdemir'in kaleminden çıkma olan Süleymaniye'nin İki Şairi başlığını taşıyor.
Her edebiyat dergisinde görüleceği gibi Karagöz de girizgâhını şiirin öncülüğüne bırakıyor. İlk sayısından itibaren iyi şiir iddiasından vazgeçmeyen Karagöz bu sayısında Serkan Işın, Vural Kaya, Yavuz Altınışık, Emre Öztürk, Evren Kuçlu, Hakan Şarkdemir, Murat Üstübal, Enes Özel, Osman Özbahçe, Berk İybar ve Oğuz Karakaş'ın şiirleriyle okurlarını bekliyor.
Bu sayının tek hikâyesi ise dergiye yeni katılan Esma Tarakçı'ya ait. Olduğun Yerde Kal Evlat başlıklı hikâyede; “Geçmişyiyen”, “Biz ahir zamanda yaşayan ahırdan çıkma soylularız”, “Nobran oldukça etraftaki bekçiler kemiksiz de yaşar”, “Ölüler ölümsüzlüklerine güvendiklerinden intihar etmişlerdir”, “Neye inanmamız gerektiğine karar veriliyor. Eğitim beton binalara sıkıştırılıyor” gibi daha çok şiire yaklaşan hayli dikkat çekici cümlelere rastlamak mümkün. Yazarın ilk hikâyesi olmasına rağmen ayakları yere basan bir içeriğe sahip. Tarzın kara olması ve dil kurgulamasındaki sertlik hikâyeyi adeta yeraltı edebiyatına sokabilecek bir güç gösterisine dönüştürüyor.
Dergiye büyük emekler sarf ettiği aşikâr olan Samed Karagöz ise Kıraathane bölümünde birbirinden canlı kitapların tanıtımını Erman Akçay beraberlinde okuyucuya sunuyor. Elbette ki Samed Karagöz'ün, kitap tanıtımı gibi bir hayli uğraşı isteyen böyle bir işin üstesinden gelmesi okur katında dikkatlerden kaçmayacaktır.
Yavuz ALTINIŞIK yazdı
dergiyi kaihl'nin kütüphanesinde görmek mümkün!
ayrıca birinci sayıları için tebrik ediyoruz..