Lirik şiir ağlak şiir demek değildir

Mustafa Aydoğan, Yedi İklim’in Mayıs sayısında kendisiyle yapılan röportajda lirizmin küçümsenmesi meselesi ile metafizik ve ilahi olanın küçümsenmesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu düşünüyor..

Lirik şiir ağlak şiir demek değildir

 

Yedi İklim dergisinin Mayıs 2013 (278) sayısında Mustafa Aydoğan’la yapılmış bir söyleşi var. Söyleşiye, yıllıklar ve lirik şiir konu edilmiş. Ama yıllıklardan ziyade lirik şiir bahsi daha bir ön plana çıkmış söyleşide.Mustafa Aydoğan

Lirizm, şiirimizde özellikle son otuz-kırk yıldır yanlış anlaşılmış bir şey aslında. Lirik şiir bu yüzyılın ilk yirmi yılından itibaren de şiir ortamından dışlanmış bir türdür. Bir bakıma lirizm geleneğinin Cumhuriyete getireceği katkılardan çekinilmiş ve ancak özü atılarak ya da dönüştürülerek kabul görmüştür. İşte Mustafa Aydoğan’nın tespitleri de tam bu noktada önem kazanıyor. Aydoğan, lirizmin küçümsenmesi meselesi ile metafizik ve ilahi olanın küçümsenmesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu düşünüyor. Asıl dikkate değer tespiti ise Aydoğan’ın, lirik şiirin bir form kaygısı taşımadığını, daha çok öze ilişkin olduğunu ve lirik şiirin ağlak durumlardan ve temelsiz duygu yoğunluğundan ziyade metafizik bir dikkat ya da manevi duruluğa dayandığını belirtmesidir. Ve Cahit Zarifoğlu’nun ‘Her fikrin karşılığı bir duygu vardır’ sözüyle de bu düşüncesini belirginleştirmesidir.

Lirizmi lirizm yapan kökendeki duyuş yitmiştir

Aslında Aydoğan’ın düşüncelerine katılmamak mümkün değil. Lirik şiirin modern edebiyatımızda yanlış anlaşıldığına da… Ama Cumhuriyet dönemi edebiyatımızda lirik şiirlerin yazıldığına pek ihtimal vermemek lazım. Lirik şiir diyebileceğimiz türle modern şiir arasında, cumhuriyetin ilk dönemlerinden Yedi İklim dergisiitibaren bir kopma yaşanmıştır çünkü. Cumhuriyetle birlikte geleneksel lirizm, inşa edilen yeni zihinsel kaideden dolayı kırılma yaşamıştır. Hatta aşırı denecek derecede maddeleşmiş, daha açıkçası Aydoğan’ın belirttiği manevi duruluktan çıkıp duygu şehvetine dönüşmüştür. Yani Zarifoğlu’nun belirttiği, duygunun arkasında fikir de kaybolmuş, ortaya sadece bir duygululuk ve sululuk çıkmıştır.

Lirizmin, son yıllarda laik ya da bencil olarak adlandırılmasının kaynağında bu vardır. Dışlanmasının da. Çünkü lirizm hak ettiği gayreti, duyarlığı ve teknik ilgiyi yeni yüzyıl yazınında tam görememiştir. Özellikle de romantizm gibi bazı akımların lirizmin havuzunu bulandırmasıyla daha da flulaşmış ve ana hatlarını kaybetmiştir. Lirizmi lirizm yapan kökendeki duyuş yitmiştir. Bir anlamda bundandır cumhuriyet tarihinde birkaç isim- şair dışında (mesela Sezai Karakoç, o da zaten Cumhuriyet şairi şeklinde görülmemiştir) lirik şiir yazmayı pek kimse başaramamıştır. Sonuçta Cumhuriyet şiiri birkaç lirik şiir haricinde kayda değer ürünler verememiştir.

Doğrusu Mustafa Aydoğan’ın bu konuda söyledikleri epey zihnimizi açıyor. Aydoğan’ın lirizm için söyledikleri, ileriki dönemlerde bu konuyla ilgilenenlere birçok yönüyle aynı bahse kaynaklık edecek türdendir. Ama lirizmin, bizim şiirimizde küçümsenmesinin bunlarla sınırlı olmadığını da bilelim.

 

Adem Kalan yazdı

YORUM EKLE