Sinemanın ve tiyatronun hakikati…
Sinemanın ve tiyatronun hakiki olanını aradığımız 56. sayımızla merhaba diyoruz okurlarımıza…
Hakiki sinema ve hakiki tiyatro nedir, onu arayalım. Sırf güldürü, küfür-kıyamet temalı sinema ve tiyatrolara hakiki diyebilir miyiz? Hayatımız hep gülerek geçmediğine göre hakikiden uzaktır. Hep ağlamalı hep yaslı mıdır hakiki tiyatro, hakiki sinema? Eh hayatımızın tümü gözyaşıyla mı geçiyor? Birkaç gün evvel bir yakınını kaybeden insan bile birkaç gün, birkaç hafta, birkaç ay sonra gülmeye başlar… Şu cevabı versek sanki yanlış olmaz: Bizim olan, bizi anlatan, bizden olan şeydir, hakiki olan…
Sinemamızın, tiyatromuzun hakikisini de böyle bulabiliriz. Güzelliği, sanatsallığı bir yana; derdimizi işleyen sinema hakikidir. Güzel eserleri işleyen hakikidir. Belki bu göreceli bir tanıdır ama din, tarih ve değerler mefhumunun karşısında sağlamasını yaptığımızda bu sonuca kavuşmamız zor olmasa gerek… Efektleri çok güzel olan AMA tarihi gerçeklikten fersah fersah uzaklıktaki bir film yahut bir dizi için ‘hakikatten’ bahsedebilir miyiz? TV dizileri ve filmleri bu fersah fersah uzaklık örnekleriyle doludur. İsim zikretmek yersiz…
Kötü film nedir, kötü oyun nedir? Biraz ilgi duyan herkes cevaplayabilir yahut her iki ‘nedir’e örneğini de çok rahatlıkla bulabilir, biz bunu ilgilisine, meraklısına penceresine bırakalım. Bizim arayışımız ‘hakikiliği’ üzerine… Perdesinde ‘İslâm’ olan ve manevî değerlerimize münasip, tarihi ve manevi büyüklerimizin hatırlarını âlî tutan filmler için hakiki’ diyebiliriz. Eski sinemaları düşünelim: Evet güldürüyor, evet çok büyük ustalar oynamışlar ama hocalar, hacılar ya sapık ya hırsız ya kurnaz tilki ya paragöz… E nerede kaldı hakikilik? Bu bildiğimiz, koca bir yalan oldu! Dertlisi olan da elbet hakikisini bulacaktır. Sektör her ne kadar kabare, güldürü üzerine oynasa da yahut romantizm adı altında erotizme dökülse de ‘hakiki filmler’ az değil ve geçmişten günümüze baktığımızda ‘hakiki’ olanlar gittikçe azalıyor. Hele ki ebedîlik kavramıyla birleştiğinde -ki tiyatrodan daha ziyade sinemanın ebedîliği üzerine konuşulabilir- örnekler çoktan aza iniveriyor!
Yazımız kaç kalbe ve kaç bakışa dokunur bilmeyiz ama bu yazının kılavuzluğunda herkesin zihninde hakiki sinema/tiyatro eseri belirmiştir, zannederiz.
Tahir Ceyhun Yıldız
Dilhâne Yayın Kurulu Üyesi
Dosya: Sinema ve Tiyatro
Söyleşi: Yusuf Duru
Okumak İçin: https://dilhane.net/dijital-dergi/agustos-2022