Seyyide dergisi 10. yılına 53. sayısı ile girdi. İstikrarlı bir dergi. Özgün dosyalar ve titiz çalışmalarla varlığını hissettiren Seyyide’nin sahibinden yayın kuruluna, editörlerine kadar bütün isimler kadın. Yazar kadrosu da kadınlardan oluşuyor. Kültür, sanat, edebiyat, aile konuları dergide kendine yer bulan türler arasında.
53. sayının dosya konusu 28 Şubat: “Gri bulutlu bir hava ve korku: 28 Şubat”
Derin bir kalp kırıklığı
Fatma Toksoy dergide Sibel Erarslan ile bir söyleşi gerçekleştirmiş. 28 Şubat döneminde Erarslan’ın yaşadıkları ve yaptığı çalışmalar var söyleşide. İmza kampanyaları, üniversite önlerinde eylemler, hukuk karşısında verilen mücadeleden bahsediliyor söyleşide: “Yaradılışın sanatı vardır kadın varlığında. Biz hukukuyla uğraştık. Örtünmenin içkin değeriyle uğraşamadık. O hicaptır. Ama benim yaşımdakiler için örtü, bir kimlik mevzuuydu.”
Sibel Erarslan’ın gazeteciliğe 28 Şubat sürecinde başladığını öğreniyoruz. İlginç bir başlangıç bu: “Gazeteci olmamı bir bakıma 28 Şubat’a borçluyum. Yazar Yaşar Kaplan 1999’da tutuklandı. Daha doğrusu gözden kayboldu, hastanelerde, karakollarda bulamadık. Eşi bulununcaya kadar nöbetleşe yazdığı köşede yazalım dediydi. Akit gazetesinde yazmaya başladım.”
Üzerine yapışıp kalan derin izlerden de bahsediyor Erarslan. Unutulmayacak ve ızdırabı dinmeyecek acılardan: “Benim arkadaşlarım öldü. Yurtdışına gidip de dönmeyenler oldu, tabutlarıyla gelenler oldu.”
Hayatın her alanında 28 Şubat’ın etkisi vardı. Bunu birebir yaşayanlar daha yoğun hissetse de bu hassasiyeti taşıyan herkes bu derin darbeden nasibini aldı zamanında. Sibel Erarslan, öğrencilik yıllarında başlayan zulmün iş hayatına atılınca da karşısına çıktığından bahsediyor. Hem üniversitenin hem baronun yasakçı zihniyetinin hayatı yaşanmaz kılmak için yaptıkları ayak oyunlarına şahit oluyoruz: “Diplomamı 2017’de alabildim. İlk girebildiğim duruşma 28 Şubat Davası’nın duruşmasıdır.”
Öğrencilik yıllarından itibaren yaşadığı zulme kendi cümleleri ile şahit oluyoruz. 28 Şubat’ı tanımlaması da bütün kırık yüreklere tercüman olacak cinsten: “28 Şubat derin bir kalp kırıklığıdır bende, gri bulutlu bir hava ve korku…”
Darbelerin tamamı millete yapılmıştır
Dergide 28 Şubat’a dair düşüncelerine yer verilen isimlerden biri de Ali Yalçın. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı. Türkiye’nin üye sayısı bakımından en büyük sendikasının genel başkanı. 28 Şubat’tan etkilenen kesimlerin ilk sıralarında memurlar da geliyor. Başörtüsü zulmü, çalışma ortamlarında ibadetin engellenmesi gibi birçok sorunla yüz yüze gelen bir kitle vardı 28 Şubat’ta.
Ali Yalçın; 28 Şubat’tan günümüze uzanan çizgide yaşanan gelişmelerin kısa bir özetini sunuyor ve bir genellemeyle bütün darbelere de gönderme yaparak bir gerçeği tekrar dile getiriyor: “Türkiye’de darbelerin tümü millete karşı yapılmıştır. İç ve dış vesayet odakları, Türkiye’nin kendisi için çizilen ve sonu yabancılaşmaya varan kulvardan her çıkma denemesinde devreye darbeleri almışlardır.”
Millete olan inancı vurguluyor Yalçın. Milli iradenin gücünden bahsediyor: “Millet darbenin üzerinden beş yıl geçmeden darbecilerin kuklası olan siyasi partileri parti çöplüğüne gönderdi.”
Gelinen noktayı da bir esenlik bildirisi olarak işaret ediyor Yalçın: “Türkiye artık yeni bir yola girmiştir. Milletin değerleri hiçbir kısıtlamaya maruz kalmaksızın demokratik sistem içerisinde yönetime taşınabilmekte, milletin değerleri ve inançları öz yurdunda garip, öz vatanında parya muamelesi görmemektedir.”
28 Şubat’a dair anılar, yaşanmışlıklar, söyleşiler, 28 Şubat’tan kareler derken dopdolu bir sayı ile unutturmuyor Seyyide dergisi 28 Şubat’ı. Hafızaları diri tutmakta fayda var. Rehavet en büyük kayıp olur bütün kazanımlar için.
Mustafa Uçurum