“İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından”[1]
Bilmiyor kalabalıklar yağmura bakmayı cam arkasından. Şiir mutlu bir azınlığa yazılıyor. Kalabalıkların bilmemesi yağmuru izlemenin verdiği keyfi azaltmıyor. Üstelik nadide bir zevki mutlu bir azınlıkla paylaşmanın cilası ekleniyor keyfe.
Şiir ansızın çıkar karşınıza. Can Acer'in ilk şiir kitabındaki ilk şiiri Demirin Demiri Kesme Sesi ile böyle ansızın karşılaştım. Sosyal medyanın bazı güzellikleri yok değil. Şu dizeleri beni vurdu ve hemen kitabı edinmek istedim:
“dinle bir kaç kelimede anlatayım
ölüm denir sıcaklığının yatağı senden önce terk etmesine”
Kitap elime geçip okumaya başladığımda daha birçok dize, derinimde etkiler uyandırdı. İyi bir şair ve güzel bir kitapla karşılaşmıştım.
Ketebe Yayınları’ndan 2021’in Şubat ayında yayınlanan kitabın adı: Demirin Demiri Kesme Sesi. Şiir kitapları isimleri ile kendilerini ayırırlar. Can Acer ilk kitabı için özgün ve çarpıcı bir isim seçmiş. Bu sesi hatırlamayanlar bir dinlesinler. Bir müzik gibi mi çınlayacak kulağınızda yoksa odayı terk etmek mi isteyeceksiniz? Bu öyle farklı frekanstaki bir ses ki kimi kişiye huzur veriyor. Kimisini ise ağır rahatsız ediyor.
“İnsandan insana şükür ki fark var
Birine cennetse birine zindan
İyi ki bilmiyor kalabalıklar”[2]
Özellikle rahatsız olanların hanımefendiler olduğunu, sevenlerinse çocukluğunda bisikletinin tekerine şaşal su şişesi takarak çıkardığı sesten haz alan erkek milleti olduğunu kestirmek güç değil. Şair de şiirinde bunun farkında:
“severdi baban
demirin demiri kesme sesini
annen geceleri bir dalgın beyaz işlerdi”
Kitap üç bölümden oluşuyor: Ölümün Üstünlükleri, Gettomobil ve Sebepsiz Telif. İlk bölümün adında geçen “ölüm” sanırım kitapta en sık rastladığımız kelime. Şiirleri okurken tekrar tekrar ölüme rastlıyor, ölüm üzerine düşünüyoruz. Belli ki şairin ölümle bir alıp veremediği var. Ve bu hesaplaşma kitap boyunca sürüyor.
“ötekine bırakıldı doğurmanın acısı
ölümüyse sen anlatacaksın”
Bu mısralarda yine demirin demiri kesme sesi işitiliyor. Kitapta bulunun üç bölümde toplam yirmi altı şiir bulunuyor. Beni en fazla etkileyen şiir ‘Taşra Yetimhanesi’ oldu. İşte o şiirden bir parça:
“omuzları dar çocuklar arasında
boşalttım çantayı: örgü kazak, eskimiş ceket
çarşafı serdim uzandım ranzaya
gıcırdamaya başladı altında devlet”
Arınmak şiirinde şair günahlarına tövbe ediyor. İnsanın ağzının ortasına inen bir yumruk tadında şu dizelerle şiiri bitiriyor:
“başka bir söz etmeyeceğim
alıştım ağzımdaki kanı tükürmeyeceğim”
Şenlikname’de ise şiir boyunca bahsettiği gülmeyi, şiirin sonunda toz ediyor:
“gülmek toz gibi dağılır
keder toz demekse de lügatta
Gitmez bir yere, kalır”
Yatakhanelerin soğukluğunu yemiş bir şairin ilk kitabı “Demirin Demiri Kesme Sesi”. İyi şiiri uzun uzun övmeye gerek kalmıyor. Şiir kendini her sözden güzel anlatıyor zaten. Şair kitabın son dizelerinde alenen ilan ediyor şiirinin ne için yazıldığını:
“sadece gerçeğe itiraz edilmelidir
şiirlerim bunun için”
Jaguar Kitap’ın çok beğendiğim sloganı “mutlu azınlığa”. Bilhassa şiir okuruna yakıştırıyorum. İyi bir şiir, sağlam bir kitapla karşılaşmanın verdiği mutluluğu şiir okurları anımsayacaktır. Can Acer şiirini kurmuş. Vakitlice keşfetmenizi öneririm.
Muhammed Emin Avcı