Davud el-KayseriDavud el-Kayseri'nin Risâle fî ma’rifeti’l-mahabbeti’l-hakîkiyye ve El-İlmü'l-Ledünnî isimli risaleleri Prof. Dr. Mehmet Bayraktar tarafındanLedünni İlim ve Hakiki Sevgi adıyla Kurtuba Kitap'tan yayımlandı. Kurtuba Kitap yayınevince yine Mehmet Bayraktar’ın daha önce yayımlanmış olan Davud Kayseri isimli doktora tezi de yeniden basıldı.

Kayserili Davud bize varoluş  veren şeyin “bağışlanan bilgi” olduğunu, bu bilginin sevgiyi netice verdiğini ve bu sevgiyle hem alemi, hem insanları sevmeyi bellediğimizi, bunun da bizi Allah’a ulaştıracağını, söyler.

 

Din ve milletin şerefi!

Davud el-Kayseri, İbn Arabi'ye bağlanan tasavvufi düşüncesiyle Osmanlı'nın en büyük alimlerinden biridir. Ona "din ve milletin şerefi" anlamına gelen "şerefü'd-din ve'l-mille" lakabı verilmiştir. Ekberi ekolün sürdürücülerinden biri olan Davud Kayseri, İbn Arabi Okulu'nun Anadolu'da ulema nazarında da, halk arasında da tanınmasını, Osmanlı ve İran başta olmak üzere bütün İslam dünyasında etkili olmasını sağladı. İranlı düşünür, mürşid Kaşani’nin onun üzerindeki etkisi de hayli büyüktür ve onun hocasıdır. Davud Kayseri’nin astrofizik ilminde hayli önemli görüşler ileri sürdüğü yakın zaman araştırmalarıyla anlaşılmaya başlanmıştır [Tabiatın enerjiden meydana geldiği görüşünü savunan ilk kişidir. Kainata “küll unsur”, suya beyaz atom, varlıklara sabit öz, der. Yeni bir fiziki zaman anlayışı savunur].

Davud el-Kayseri

Osmanlı eğitim sisteminin banisi sayılır. 1330’da Orhan Gazi’nin çağrısı üzerine İznik'e gelerek yeni yapılan medreseye Baş Müderris (Müderris-i ‘Amm) oldu. Hayatının sonuna kadar burada Talebe yetiştirdi ve Eserler yazdı.

6. asırdan bu yana İslam Düşüncesindeki önemi ve tesiri hala devam etmekteyse de günümüzde fazlaca tanındığı söylenemez. Zamanımız ilim erbabının da onu yeterince tanıyıp, değerlendirebildiği ve ondan istifade edebildiği [birkaç istisna dışında; makaleler, anma programları vb.] söylenemez. En önemli eseri yazdığı Füsus şerhidir [Matlau Husûsı'l-Kilem fî Meânî 'Fusûsu'l-Hikem]; Hasan Şahin, Turan Koç ve Seyfullah Sevim tarafından yapılan tercümesi ile birlikte 1997’de Kayseri Belediyesi tarafından yayınlanmıştır.

Davud el-Kayseri1350 yılında vefat eden Kayserili Davud İznik'te medfundur. KabriDavudi Kayseri Çınarı olarakta bilinen İznik Topkapı kapısının yakınındaki 1252 yıllık Topkapı Çınarı yanındadır. [Çınarın mahkemede Eşrefoğlu Rumiye şahitlik ettiği söylenir. Malumdur Davudi Kayseri ve Eşrofoğlu Rumi İznik’te komşudurlar.] Kabrinin hemen yanında evi bulunan, adeta Davud Kayseri’nin türbedarı haline gelmiş Nigar Teyze’nin anlattıklarına göre naaşı bu çınarın kolları arasında bulunmuştur. Nigar Teyze; “sanki çınarın kolları bir kundak gibi onu sarmalamıştı” diyor.

Ledünni İlim ve Hakiki Sevgi kitabını oluşturan risaleler daha önce Mehmet Bayraktar tarafından Resail ismiyle  Davud Kayseri’nin sekiz risalesinden oluşan bir kitap olarak 1997’de Kayseri Belediyesi’nce yayınlanmıştır.Kitap iki risaleden oluşuyor. “Birinci risalede Davud el-Kayserî Ledünnî İlmi (el-ilmü'l-ledünnî) konu edinmektedir; ikincisinde ise, Hakiki Sevgi (el-muhabbetü'l-hakîkîyye) kavramını ele almaktadır.

Davud el-Kayseri

İlim su gibidir

Davud el-Kayserî Ledünnî  İlmi “Hayat Suyu” sembolüyle anlatmıştır. Çünkü  ilim, su gibidir. Nasıl hayatın ve canlılığın kaynağı su ise, ilim de bütün varlığın kaynağıdır. Allah, varlığı ilmiyle yaratmıştır. Hayatın ve varlıkların sırrı ilimde ve suda çözülmüştür. Bu sırra vakıf olmak için Hızır gibi bu hayat suyundan içmek gerekir; yani başka bir ifadeyle ledünnî ilme sahip olmak gerekir. İnsanı gerçek manada, Hızır'ın durumu gibi, hem ruhen, hem de bedenen ölümsüz kılan şey, hayat suyu veya ledünnî ilimdir.

Davud el-KayseriDavud el-Kayserî'ye göre, sevgi bilginin neticesidir. Dolayısıyla bilgi, sevgiden daha öncelikli ve önemlidir. Allah'ı sevmek demek, O'nu hakkıyla bilmek ve gereği gibi kulluk etmek demektir. Diğer varlıkları sevmek, onların varlıklarını ve haklarını korumak demektir. Sevginin, sözde kuru sevgi olmaması için hakiki sevginin neticelerini göstermek gerekir. O halde hakiki sevgi son tahlilde çıkarsız sevgidir. Bu da Allah için sevgidir. “ 

Davud Kayseri’nin İbn Arabi’yi anlmak için ve sadece onun bir takipçisi olarak okunması pek doğru görünmüyor. Onun İbn Arabi’ye bakışı, anlama usulleri bile farklıdır. Peygamber ve velilerce ulaştırılan bilgiyiilm-i ledün olarak görmesi, ilm-i ledün’ün de insana ebedi hayatı bahşeden hayat suyu (maü’l-hayât/âb-ı hayât) olduğunu söylemesi, alemle insan arasında kurduğu bağlar, sevgiye bağlı varlık anlayışıyla ileri sürdüğü ayrıksı düşünceler bunların sadece birer örneğidir. Mısır, Şam, İran ve Endülüs düşüncelerini birleştiren merkezi bir şahsiyettir Kayserili Davud. Eserleri yayınlanıp, hakkında ciddi çalışmalar yapılabildikçe onun kendine özgü düşünceleri olan, özgün ve orijinal bir düşünür olduğunu daha iyi anlayacağız.

 

Yulun Eke haber verdi

yuluneke (at) gmail.com