Bugüne kadar yayınını dijital mecrada sürdüren kültür, sanat ve edebiyat dergisi Daima Edebiyat’ın ilk kez matbu olarak yayımlanan 13. sayısı okurlarını selamladı geçtiğimiz günlerde. Kültür, sanat ve edebiyat sitesi edebiyatdaima.com ekibi tarafından yayına hazırlanan dergi, 2022 Ocak ayında başladığı yolculuğunu aylık periyotta devam ettiriyordu. Daima Edebiyat, 2022’yi deneyimli ve yeni isimlerden oluşan 222 yazar ve şairin özgün katkısıyla nihayete erdirdi. Dergi, 2023’te matbu olarak yayımlanma kararı alarak tüm enerjisi ile yayın hayatına devam etmekte olduğunu ilan etti.  

Deneme, kitap incelemeleri, öykü, şiir, röportaj, sinema yazıları, resim, küçürek öyküler gibi edebiyat ve sanatın farklı alanlarını Daima Edebiyat’ta görmek mümkün. Her ay farklı ve özgün temalarla yola çıkan dergi bu ay “YOLLAR VE KAYBOLUŞLAR” teması ile çıktı. Otuz dokuz yazar ve şairin imza attığı 13. sayı iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısım tema içerikli metinleri, ikinci kısım ise tema dışı içerikleri kapsıyor. 

Daima Edebiyat’ın ilk yazısı, aynı zamanda derginin yayın yönetmeni olan Muhammet Erdevir’den. “Yollar Kaçışlara, Kaçışlar Yollara” adlı yazısı ile insan içindeki yol ve kaçış paradoksuna ışık tutarak kaçış, kayboluş, yola düşme hallerini dile getiriyor yazar. Milton’un Kayıp Cennet’teki bir sözü ile bitiriyor yazısını. “Zihin, neresi olmak isterse orasıdır; kendisi içinde cehennemi cennete, cenneti de cehenneme dönüştürebilir.”

“Kayıp Aranmıyor” denemesiyle Ahmet Menteş’i görüyoruz diğer bir sayfada. “Çünkü onu arayacak olanlar da kayıp. Herkes bir köşede mahvını taleple meşgul; tüm vasıflardan soyunmuş, yolların sonsuzluğuna kul.” diyerek herkesin mayasında bir kayboluşun olduğunu vurguluyor.

Kapak çizimi dâhil altı adet başarılı çizim ve buna ek olarak bir de “İdil, Yollar ve Anılar” adlı yazı Emine Gündüz Menteş’e ait.

Hande İkbal, Muhammed İkbal’in; “Öykünmekten daha iyidir kendini yok etmek/
Kendin ara yolunu, Hızır’ı beklemeyi terk et”
epigrafıyla açılan “Kül Coğrafyası” adlı şiirle okurlarının karşısında.

İbrahim Halil Çelik “Rastlaşma”,  Jale Önder Darıcı “ Yolu Bitenlerin Öyküsü”,  Şeyda Başer Eroğlu  “ Yolda Bir Cenaze Namazı”, Uğur Demircan “Yolcu” , Hüseyin Kılıç “ İzmir’in Dağlarında” , Semanur Bozok Sabuncu “Yolcu”, Benül Merve Kubanç  “Ayak İzleri”, Aysel Ertan “ Tren”, Ahsen Dalca Korkutan “Bir Gün Yolda Gidiyoruz”, Merve Yurtsever “Bu Bir Yanlışlık Senfonisi”,  Rümeysa Oğuz “Mürekkep Lekesi”, Gazel Yiğit “Sessizlerin Yolu”, Fatih Selvi “Omza El Fobisi”  öyküleri ile Daima Edebiyat’ın 13. sayısına katkı sunan yazarlardan.

Zübeyde Andıç “Güllerin Hüznü” ve Buket Uçar “Kalemimin Peşinde” adlı öyküleri; Nurhan Ceylan “Yol Üzgün Bir Telaş”, Yasemin Coşkun “Penceresiz Kale”, Zuhal Kara Başaran “Yollar ve Kayboluşlar” adlı denemeleri ve Işık Sungurlar “ Kimliğin Kayboluşu: Uzaktan Kumandalı Kız” adlı incelemesi ile bu sayıdalar.

Adnan Semih Dumlupınar “Bir Öğle Vakti Pencere Manzaraları”, Meryem Genel Çilingir “Cebimdeki Tanrı”, Büşra Yalçınkaya “Bilmeden Adım Atanlara”, Aykut Akgül “Endişe”, Büşra Badeci “Yol Saati”, Münür Karagöz “ Kurgusuz Keder”, Sündüs Arslan Akça “Ucu Yanık Ezgiler”, Ömer Keser “Butimar”, Fatma Aksu “Derkenar”, Hasan Ulaş “Kabuk Atıyor Yara”, Oğuz Ertürk “Düğüne Geç Kalan”, Hatice Kübra Öktem “Azaldıkça”, Sevda Altınkaya “Set”, Yasin Gedik “Cennetüstü”, Erhan İksamuk “Seyit Ali”, Suzan Yörük “Zamanda Sus/Pus Çığlığı”  şiirleriyle dergiye katkı sunmuş. Arka kapakta ise son söz yerine Murat Serdar Çakıroğlu “Yollar ve Kayboluşlar” adlı şiiri ile son noktayı koyuyor. Çakıroğlu’nun “Uygunsuz Adım” adlı ilk şiir kitabının birkaç hafta önce yayımlandığını da belirtmek lazım.

Sibel Duyul Yılmaz