Yazara dair

Önce sosyal medyadan tanıyıp sonra kitapları okunan insanların basılı olarak yazdıkları genelde beklenen tatmini vermez. Çünkü göze hitap eden bir fotoğrafın altına 2-3 paragraflık hoş bir yazı yazmakla girişi, gelişmesi ve sonucu olan, belli bir bütünlük arz eden, dil kurallarına uyulan, kendi içinde tutarlı bir kitap yazmak hayli farklı işlerdir. Öte yandan insanın ekrandan, herhangi bir bedel ödemeden çok da entelektüel bir doyum amacı olmadan okuduğu gönderi ile bir kitabı edinip ona özel vakit ayırarak, onu ciddiye alarak yaptığı okuma arasında beklenti farkı oluşması da değerlendirme kriterlerini değiştiriyor. Ve kitap bittiğinde ‘iyi bir kitap okudum’ hissini yakalamak zor oluyor.  

Tuğba Coşkuner, tanışma kitabımız Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları ile bu hissi yakalatan bir yazar oldu. Elbette onun en büyük farkı, önce tanınıp sonra kitap yazan değil, zaten kalemiyle tanındığı için takip edilen bir yazar olması.

Yazar sınıfın çalışkan kızı gibi. Temiz ve düzenli giyinmiş, muhakkak ödevlerini yapmış, öğretmenin sınıfa girer girmez ödevleri kontrol etmesini bekleyen ve ona ne kadar da hakkını vererek ödevini yaptığını göstermek isteyen öğrenci. Teneffüste tüm sınıfı organize edip oyun oynayan.  Sonra zil çalınca anında oyunu bırakıp sorumluluğu başına koşabilen. Zaman zaman biraz çok bilmişliğiyle arkadaşlarını sinirlendirse de bu bilişleri ile üstünlük taslamayan haliyle sevilen...

Kitaba dair

Üzerindeki yazılar göze biraz kalabalık gelse de çizim, renk ve fikir olarak oldukça başarılı bir kapakla karşılıyor kitap okuyucuyu.

Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları kitabı özetle her çocuğun bir çiçek olduğunu, bazılarının gül bazılarının kaktüs, sardunya, tavşan kirazı ya da kılıç çiçeği olabileceği gerçeğini izah ediyor bize. Ve hangi çocuğun hangi çiçek olduğunu bilemediğimiz takdirde, yanlış muamele ile elimizde nasıl da solup gidivereceklerine dair samimi bir dert taşıyor. Bu yönüyle kitap enneagram tiplerini biraz daha zenginleştirip çiçeklere uyarlamış da diyebiliriz belki. “Bu her çocuk özeldir” mesajını sadece eğitimci kimliği ve pedagoji bilgisi ile sunmuyor bize. Çok fazla alanda okuma yapmanın getirdiği zenginliği kullanarak, kitaplar ve doğayla harmanlanmış okuma zevki veren metinlere muhatap oluyoruz.

Bununla birlikte, çeviri kitaplarda rastladığımız fakat bizim yaşantımıza, dilimize yerleşmemiş bazı örnek, öneri ve tabirlere rastlıyoruz ara ara.

Uyuz birer baş belası’ tam bir Amerikan filmi repliğini anımsatıyor mesela.

Ya da öğrencilerle etkinlik olarak ‘yaşayan yerli kabile üyeleriyle iletişime geçmek’ önerisi biraz havada kalıp ‘Ben bu kitabı okuyanların dünyasına ait bir cümle değilim’ diye haykırıyor adeta.

Son olarak kitapta mülteci çocuklar için de bir çiçek düşünülmüş olması yazarın letafetine yakışır bir detay idi.

Yayınevine not

Kitap aynı zamanda yazarın da editörleri arasında bulunduğu Cezve Kitap tarafından basılmış. Okurken göze çarpan hatalardan bazılarını yeni baskılarda düzeltmek isterlerse diye yayınevine gönüllü bir hizmet yaparak not aldım.

Sf 15

‘Bazı öğrencilerin üzerinde öyle hoş bir etki bırakırsınız ki göçene dek dünyaya salındıklarına için şükrederler.’

Sf 34

‘Bu çocuklara şikayet ettikleri şeylerin listesini tutmasını isteyin’

Sf 66

‘... korku diğer canlılara karşı nazik ve düşünceli davranmaya ne yer ne de aman bırakır’

Sf 80

‘...abla ve abilerin gerek okumak gerekse iş bulmak daha erken evden ayrılması.’

Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları, Tuğba Coşkuner

Cezve Kitap, 2020

Sümeyra Çelebi